Examples of using "Führt" in a sentence and their turkish translations:
Bu iz nereye gidiyor?
Tom sadece kendi kendine konuşuyor.
müşteriyi ikna etmek
O kendi kendine konuşuyor.
O bir günlük tutar.
Tom bir günlük tutar.
Seni Boston'a getiren nedir?
Dikkatsizlik çoğunlukla kazalarla sonuçlanır.
- Seni buraya getiren nedir?
- Seni buraya hangi rüzgar attı?
Kararlılık başarının anahtarıdır.
O, bir sürü otel işletir.
Almanya tahıl ihraç ediyor mu?
Seni buraya getiren nedir?
O yol nereye gidiyor?
O bir bloğa sahip.
Onun bir bloğu var.
Tom sık sık kendi kendine konuşur.
Esperanto dostluğa yol açar.
Bu yol nereye götürüyor?
Bu mağaza erkek giyimi sunmaktadır.
Bu dükkân ev aletleri satar.
Onu uzaklaştır.
Tom çok sayıda otel çalıştırıyor.
- Tom rüya günlüğü tutuyor.
- Tom rüya güncesi tutuyor.
Tom bir köpek gezdirici.
ön sevişmeyle devam eden
Çevre kirlenmesi anormal hava koşullarına neden oluyor.
Takeshi İngilizce bir günlük tutar.
Bu yol istasyona götürür.
Tom sakin bir hayat sürüyor.
Tom grup lideri.
- Telefonda konuşuyor.
- Telefonla konuşuyor.
Hangi yol belediye binasına gidiyor.
O sağlıklı bir yaşam tarzına sahiptir.
Bu yol, tren istasyonuna mı gidiyor?
O konfor içinde yaşar.
Zor iş genellikle başarıya götürür.
Tom telefonla konuşuyor.
Bu yol sizi parka götürecek.
Bu yol parka gider.
Bu yol havaalanına gider.
Bu kapı çalışma odasına götürür.
Buraya ne getiriyorsun?
O telaşlı bir hayat sürüyor.
Bu tartışma bizi hiçbir yere getirmeyecek.
Tom telaşlı bir hayat sürüyor.
Bu yolun nereye götürdüğünü düşünüyorsunuz?
Stresin sağlıksız alışkanlıklara yol açması kesinlikle mümkün
Geceleri, su onları bir araya getirir.
Bütün bunlar yeni sorular getiriyor.
O, İngilizce bir günlük tutar.
O bir halt karıştırıyor.
O, günlüğünü İngilizce olarak tutar.
- Tom bir fırıldak çeviriyor.
- Tom bir şeytanlık düşünüyor.
Japonya Kaliforniya'dan portakal ithal eder.
Takımımız iki puan öndedir.
Tom asla hiçbir şeyi tamamlamaz.
Onun gece silahlı gündüz külahlı yaşadığını düşünüyor musun?
Nehir çok büyük miktarda su taşır.
Kontrolsüz bir yaşam sefalete yol açar.
Bunun nereye gittiğini görüyorum.
Bu yol şehre gider.
Bu yol seni müzeye götürecek.
Tom Fransızca bir günlük tutuyor.
Hangi yolun evime götürdüğünü biliyor musun?
Peki bu teknoloji bizi nereye götürüyor?
Doğruca şehir merkezine çıkan ana yol.
3 yıldır bir günlük tutuyor.
Tom telefonda Mary ile konuşuyor.
Ve bu diğer büyük farka yol açar.
İşi babasının yerine yürütüyor.
- Cevap bizi kısır bir döngüye götürür.
- Cevap bizi bir döngüye götürür.
Zor iş her zaman başarıya götürmez.
Komşu, köpeğini yürütüyor.
O asla beni akşam yemeği için dışarı çıkarmaz.
O bir çocuk gibi davranıyor.
Aşırı hız çoğunlukla kazalara neden olur.
Tom her zaman işinden şikâyet ediyor.
Maria ödevini şaşırtıcı bir şekilde çabucak tamamladı.
Tom köpeğini dolaştırıyor.
Deliğin gittiği yönü hissedebiliyorum. Tanrım.
Bıçak Mack mahkemede kendini şöyle savunur, "Sayın Yargıç,
Otele giden yol dar.
Köye giden dar bir yol var.
O, bu akşam Nelson gibi davranıyor.
Büyük bankaların çoğunluğu bu sisteme geçiş yapıyor.
Kaptan, gemi ve mürettebatını kontrol eder.
O, işi oğullarıyla yürütüyor.
O, işleri kızlarıyla yürütüyor.
Tom'un ne kumpas kurduğunu bilmiyorum.
Tom artık babası için işletmeyi yönetiyor.
Sanki bir milyonermiş gibi yaşıyor.
Tom iyi bir şans tılsımı olarak bir tavşan ayağı saklar.
Bir bisiklet yolu doğrudan doğruya evimin önünden geçer.