Examples of using "Entschuldigung" in a sentence and their turkish translations:
Özür dilerim.
Üzgünüm...
Üzgünüm, çocuklar.
- Özrün kabul edildi.
- Özür kabul edildi.
Tekrar özür dilerim.
Maalesef suç unsuru
Affet beni! Özür dilerim.
Özrünü kabul ediyorum.
Tom'a bir özür borçlusun.
O bir yazım hatası. Özür dilerim.
O mazeret değil.
Gecikme için özür dilemeliyim.
O bir özür diledi.
Üzgünüm, bir şey yanlış gitti.
Affedersiniz, wasabisiz lütfen.
Tom özür diledi.
Affedersin!
Tom bir özür istedi.
Affedersiniz. Siz kimsiniz?
- Tom'un hiç mazereti yok.
- Tom'un hiç bahanesi yok.
Benim hiçbir mazeretim yok.
Bir özür istedim.
- Affedersiniz, çıkış nerede?
- Affedersiniz, çıkış ne tarafta?
Özür dilerim, sormak zorundaydım.
Sana büyük bir özür borçluyum.
Vicky'ye bir özür mektubu yazdım.
Affedersiniz. Adınız nedir?
Tom Mary'ye bir özür borçludur.
Affedersin, adın ne?
- Özür dilerim.
- Üzgünüm.
Üzgünüm yanlış numara çevirmiş olmalıyım.
Üzgünüm ama zamanı geldi.
Tom Mary'ye özür diledi.
Kusura bakma, lafı uzattım.
Tüm yazım hataları için üzgünüm.
Bu bir yazım hatası. Özür dilerim.
Affedersiniz, saat kaç?
Affedersiniz, bir sorum var.
Affedersiniz, dikkat etmiyordum.
Özrümü geri alıyorum.
Özür dilerim, bir şey mi söyledin?
Affedersiniz fakat telefonunuzu kullanabilir miyim?
Affedersiniz, ama pencereyi açabilir miyim?
Tamam. Özür dilerim.
Affedersiniz, az önce ne dediniz?
Affedersiniz, ama o benim raketim.
Sana bir özür borçlu olabilirim.
Tom özrümü kabul etmedi.
Affedersiniz, metro nerede?
Özür dilerim, senin en sevdiğin insan olabilir miyim?
Onlar içten özürlerini sundu.
- Affedersiniz. Amerikan elçiliği nerede?
- Bakar mısınız? Amerikan Konsolosluğu nerede?
Tekrar özür dilerim.
Oh, üzgünüm.
Üzgünüm başka bir taahhütüm var.
Üzgünüm. Yanlış numarayı çevirmiş olmalıyım.
Üzgünüm, tamamen benim hatam.
- Affedersiniz, nerede bir şarküteri bulabilirim?
- Bağışlayın, nerede bir şarküteri bulabilirim?
- Bağışlayın, nerede şarküteri bulabilirim?
Üzgünüm, treni kaçırdım.
Tom kesinlikle Mary'ye bir özür borçlu.
Bir özürden fazlasını istiyorum.
Bir özrü hak ettiğimi düşünmüyor musun?
Bu tür bir davranış için hiçbir gerekçe yoktur.
Maalesef sizler yüzünüzden bekledi,
Affedersiniz, bu tren Washington Square'e gider mi?
Üzgünüm fakat sanırım sen hatalısın.
O, kabalığı için özür diledi.
Affedersiniz fakat telefonu kullanabilir miyim?
Affedersin, Jorge! Seni görmedim.
Üzgünüm,Tom, ben bu şekilde demek istemedim.
- Affedersiniz.
- Kusura bakmayın.
Korkarım sana bir özür borçluyum.
Tom kabalığı için özür diledi.
Lütfen benim samimi özürlerimi kabul edin.
Affedersiniz, saatin kaç olduğunu biliyor musunuz?
Affedersiniz fakat ben bunu ısmarlamadım.
Üzgünüm. Bu yeri zorlukla bulabildim.
Tom Mary'nin adına özür diledi.
Üzgünüm, kendimle konuşuyordum.
Affedersiniz fakat kitaplarımı buraya bırakabilir miyim?
Affedersiniz, bir sonraki durakta inmek zorundayım.
Özür dilerim. O benim hatamdı.
- Affedersiniz. İngilizce konuşur musunuz?
- Affedersiniz, İngilizce konuşur musunuz?
Üzgünüm, ödevimi yapmayı unuttum.
Ben bir özür istemiyorum. Ben bir açıklama istiyorum.
Affedersiniz, bana sürücü belgenizi gösterebilir misiniz?
Hatamız için içtenlikle özür dileriz.
- Affedersiniz.
- Özür dilerim.
Uyuyakalmak geç kalmak için bir mazeret değildir.
Neden onun affetmesini istemiyorsun?
Affedersiniz,ama bu metro istasyonu için doğru yol mu?
Affedersiniz ama bana istasyona giden yolu söyler misiniz?