Examples of using "Egal" in a sentence and their turkish translations:
Her neyse!
- Umurumda değil.
- Aldırmıyorum.
- Umurumda değil!
Herhangi bir şey olur.
- Herhangi biri işe yarar.
- Kim olsa iş görür.
Neyse sorun değil. Öğle vakti.
Sebebi her neyse
Benim için fark etmez.
Umurunda mı sanki?
Umursamıyor.
Belki de önemi yoktur.
O gerçekten önemli değil.
Tom umursamadı.
Tom umursamıyor.
Önemli olmamalı.
- Sebep fark etmez.
- Sebebin bir önemi yok.
Tom'u umursamıyorum.
- Umurunda değilim.
- Beni umursamıyorsun.
Bana göre hava hoş.
Alice umurumda değil.
Onun kaç para olduğu önemli değil.
Sonuçlarını umursamıyorum.
benim için gerçi çokta önemli değil
büyüklükleri ne olduğu önemli değil
- Hangisini seçtiğin umurumda değil.
- Hangisini seçersen seç, umurumda değil.
- Benim için fark etmez.
- Umurumda değil.
Nereye gitmek istiyorsun? Herhangi bir yere.
- Umurumda değil.
- Umurumda değil!
Benim için fiyatı önemli değil.
Ben ona tamamen kayıtsız değilim.
Başka kimse umurumda değil!
Ben onu artık umursamıyorum.
Ben onu artık önemsemiyorum.
Ne olduğunun önemi yok.
- Benim için hiç fark etmez.
- Benim için hiç önemli değil.
Onlar umursamayacak.
Gerçekten umurumda değil.
Gerçekten umurumda değil.
Tom umursamayacak.
Her neyse.
- Geleceği umurumda değil.
- Geleceğimi umursamıyorum.
Tom notlarını umursamıyor.
Derinizin hangi renk olduğunu umursamıyorum.
Kimin geldiği umurumda değil.
Sonuçlarını umursamıyorum.
Onun ne olduğu umurumda değil.
Ne düşündüğün umurumda değil.
Ne söylediğin umurumda değil.
İstediğin şey umurumda değil.
- Bu önemli değil.
- Önemli değil.
- O önemli değil.
- Önemi yok.
Onların ne düşündükleri umurumda değil.
kimseyi de ilgilendirmiyor boşver
Ne düşündüğümün önemi yok.
Gerçekten umurumda değil.
Beni gerçekten umursamıyorsun.
Artık gerçekten umurumda değil.
Tom umursamıyor, değil mi?
Ne olursa olsun seni yine de seveceğim.
Onun ne yediği umurumda değil.
Ne kadar fakir olduğun umurumda değil.
Bana inanıp inanmadığın umurumda değil.
Ne zaman geldiğin önemli değil.
Artık ne düşündüğün umurumda değil.
Ne istersen yap. Umurumda değil.
O sana ne söylediyse doğru değil.
Hangi yöne dönsek risk faktörü var:
Kimin çıkardığı da mühim değil
Ne olursa olsun, ben hazırım.
Fark etmeyecek.
Ne söylerse söylesin, ona inanma.
Onun ne yaptığı umurumuzda değil.
Kim öyle söylerse söylesin, gerçek değil.
Diğerlerinin görüşlerinin hepsi benim için aynı.
Kimin kazandığı gerçekten umurumda değil.
İnsanların ne düşündüğü umurumda değil.
Bunu nasıl yaptığın umurumda değil. Sadece yap.
Tom'un ne dediği umurumda değil.
- Elbette bunun mantıksız olduğunu biliyorsun.
- Elbette bunun mantıksız olduğunu biliyorsunuz.
Kar yağarsa umursamam.
Kimle tanıştığım hiç fark etmez.
Bunun kaça mal olduğu umurumda değil.
Ne olursa olsun yarın gideceğim.
O kayıtsızlık hakkında bir hava üstlendi.
Benim için fark etmez.
Tom'un ne yaptığı umurumda değil.
O ne derse desin doğru değil.
O ne söylerse söylesin, doğru değil.
Onun ne yaptığı umurumda değil.
O ne giyerse giysin güzeldir.
- Umurumda bile değil.
- Çok da tın.
Mary ne derse desin Tom gidecek.
Tom asla benden hoşlanmadı.
Gerçekten ne olacağı umurumda değil.
Başkalarının ne düşündüğü umurumda değil.
Tom'un ne giydiği umurumda değil.