Translation of "Dicke" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Dicke" in a sentence and their turkish translations:

Er trägt dicke Brillengläser.

O, kalın gözlük takar.

Wir wurden dicke Freunde.

Sıkı dost olduk.

Maria hat dicke Dinger.

Mary'nin büyük göğüsleri var.

Tom trägt eine dicke Brille.

Tom kalın gözlük takıyor.

Tom hat eine dicke Haut.

Tom'un kalın bir cildi var.

Sie wurden alsbald dicke Freunde.

Onlar çabucak yakın arkadaş oldular.

Dicke Menschen schwitzen im Allgemeinen viel.

Şişman insanlar genellikle çok terler.

Die Stadtbewohner essen gerne dicke Steaks.

Kasaba halkı kalın biftek yemekten hoşlanır.

Tom und Maria sind dicke Freunde.

Tom ve Mary harika arkadaşlar.

Tom und ich sind dicke Freunde.

- Tom ve ben çok iyi arkadaşız.
- Tom ve ben harika arkadaşlarız.

Hast du jenes dicke Buch gelesen?

O kalın kitabı okudun mu?

Madison und Jayden sind dicke Freunde.

Madison ve Jayden en iyi arkadaşlar.

Tom und Mary wurden dicke Freunde.

Tom ve Mary çok iyi arkadaş oldular.

Das dicke Mädchen verzehrt zu viel zuckerhaltige Nahrung.

Şu şişman kız çok fazla şekerli yiyecek tüketiyor.

- Wir waren beste Freunde.
- Wir waren dicke Freunde.

Biz en iyi arkadaştık.

- Wir wurden gute Freunde.
- Wir wurden dicke Freunde.

Biz iyi arkadaşlar olduk.

Plötzlich begannen dicke Regentropfen vom düsteren Himmel zu fallen.

Ansızın büyük yağmur damlaları karanlık gökyüzünden düşmeye başladı.

Ich habe noch nie eine dicke vegane Person gesehen.

- Ben şişman bir aşırı vejetaryen görmedim.
- Hiç şişman bir vegan görmedim.

- Wir sind dicke Freunde.
- Wir sind sehr gut befreundet.

- Biz iyi arkadaşlarız.
- Biz iyi arkadaşız.

- Ich hab die Faxen dicke.
- Mir reicht’s!
- Ich hatte genug.

- Bu kadarı yeter.
- Benden paso.

- Wie dick ist das Brett?
- Welche Dicke hat das Brett?

Tahta ne kadar kalın?

Man muss dicke Socken tragen, damit die Füße warm bleiben.

Ayaklarını sıcak tutmak için kalın çoraplar giymelisin.

Ich habe dicke Finger, also kann ich kein kleines Keyboard benutzen.

Tombul parmaklarım var, bu nedenle küçük bir klavye kullanamam.

Sie liebte dicke Männer, also beschloss sie, zum Buddhismus zu konvertieren.

O şişman erkekleri seviyordu, bu yüzden Budizm'e dönmeye karar verdi.

- Bob und ich sind tolle Freunde.
- Bob und ich sind dicke Freunde.

Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız.

- Es ist vier Zentimeter dick.
- Es hat eine Dicke von vier Zentimetern.

O, dört santimetre kalınlığındadır.

- Tom und ich sind gute Freunde.
- Tom und ich sind dicke Freunde.

- Tom ve ben iyi arkadaşlarız.
- Tom'la iyi arkadaşım.

Wie heißt das dicke Mädchen, mit dem du in der Oberschule zusammen warst?

Lisede çıktığın şu şişman kızın adı nedir?

Natürlich kenne ich dich noch. Wir waren doch dicke Freunde auf der Grundschule!

Tabii ki sizi tanıyorum. İlkokulda iyi arkadaştık!

Ein Buch ist dünn; das andere ist dick. Das dicke hat ungefähr 200 Seiten.

Bir kitap ince, diğeri ise kalın. Kalın olanının yaklaşık 200 sayfası var.

- Tom und Mary wurden dicke Freunde.
- Aus Tom und Maria sind gute Freunde geworden.

Tom ve Mary çok iyi arkadaş oldular.

Den romanischen Baustil kennzeichnen halbkugelförmige Gewölbe, Stützpfeiler, Rundbogenfenster, große ebene Flächen, dicke, zu Verteidungszwecken geeignete Mauern und massive blockartige Formen.

Romanesk tarzı yarımküre şeklindeki tonozlar, sütunlar, kemerli pencereler,geniş düz yüzeyler,kalın,savunmaya uygun duvarlar ve masif bloklu şekillerle karakterize edilir.