Examples of using "Bewegen" in a sentence and their turkish translations:
Sakın kımıldamayın.
Hareket etmeyin, lütfen.
Şimdi hareket etme.
Olduğun yerde kal!
manyetik kutuplar yer değiştirdiğinde
Sincaplar hızlı hareket eder.
Sincaplar çabuk hareket ederler.
Tom, bekle! Hareket etme!
Hareket etmelisin.
İlerler misin?
Seni taşımak zorundayım.
Ama geceleri... ...hareket hâlindedirler.
Salyangozlar yavaş hareket eder.
Hızlı hareket etmek zorundasın.
- Bacaklarını kımıldatabiliyor musun?
- Bacaklarını oynatabiliyor musun?
Hareket edemiyorum.
Kımıldama.
Egzersiz yapmalıyım.
Tom hareket edemiyor.
- Hareket edemedim.
- Taşınamadım.
Biz Kuzeye gidiyoruz
Tom hareket edemedi.
Taşınmak zorundasın.
O hareket edemedi.
Ama çok nazikçe hareket etmeliyiz.
aynı kıtalar gibi onlar da hareket ediyor
Bacaklarımı hareket ettiremiyorum.
Bacağımı kımıldatamıyorum.
Spor yapacak zamanı nasıl buluyorsun?
Şu anda bacağımı zar zor kımıldatabiliyorum.
Oort bulutunun içerisinde kuyruklu yıldızlar hareketli halde geziyor
O, sessizce ve çabucak hareket edebilir.
Tom Mary'yi eve gönmeye çalışıyor.
Bu heykeli çok dikkatli taşımalıyız.
Mary zihin gücüyle nesneleri taşıyabilir.
Tom çok hızlı hareket edemez.
Hareket etmemeleri gerektiğini onlara söyledim.
o zaman nasıl oluyorda hepsi aynı aynı anda hareket edebiliyor?
Hareket etmek zorundayım.
Daha az yemek yiyip daha fazla egzersiz yapman gerekir.
Neden taşınıyoruz?
Çocuk ağır kanapeyi taşımaya çalıştı.
Işık ve ses dalgalar halinde iletilir.
Benim hareket etmemden çok daha hızlı saldırabilirler.
Top aniden ağır çekimde göründü
Sonra, alttaki kollardan iki tanesi yavaşça hareket ediyor.
O hareket edemedi.
Tom ve Mary ağır bagajı taşıyamadı.
Tom hareket edemedi.
Birini bana yardım ettirmeye çalışıyorum.
Tom'u bana yardım ettirmeye çalıştım.
- Tom Mary'yi kabuğundan çıkartmaya çalıştı.
- Tom Mary'nin çekingenliğini yenmesine yardımcı olmaya çalıştı.
Bu taş benim hareket ettiremeyeceğim kadar çok ağır.
Tom Mary'nin yardımı olmadan kitaplığı taşımaya çalıştı.
Sana hareket etmemeni söylemiştim.
Mario o kadar hasta ki zorlukla hareket edebiliyor.
Hadi oradan.
Sen Tom'a yardım ettirebileceğinden emin misin?
Boş yere onun düşüncesini değiştirmeye çalıştık.
Sessizce hareket et.
Tom kımıldamayacak.
Benim bacağım kırık. Hareket ettiremiyorum.
Tom hareket etmeyecekti.
Bu yerinden kımıldamaz! Evet, bundan memnunum.
uçağa bindiler uçak hareket etmek üzereyken
Asker bacağından yaralanmıştı ve hareket edemiyordu.
Kutu o kadar ağırdı ki onu taşıyamadım.
Bar öyle kalabalıktı ki, zorlukla hareket ediliyordu.
Tom'un Mary'yi çamaşırlarını onun için yıkaması konusunda ikna edebilmesi mümkündür.
Hareket eden tembel hayvanları dikkatle izleyerek saatler geçirdim.
uçabildiği için kilometrelerce ilerideki bir yere kolayca hastalığı taşıyabiliyor
Adam kendi başına hareket edemeyecek kadar çok şişman.
Bir kuş kanatlarını oynatmadan havada süzülebilir.
Tom ve Mary'yi John'la oynatmaya çalıştım.
tabak hareket etmeye başlar. Bir tane daha koyalım bundan
Tom, sadece zihin gücüyle nesneleri hareket ettirebildiğini söylüyor.
Önemli olan, alttan kaldırıp nazikçe tutmak, böylece toprak dağılmaz.
Şimdi yönümüzü kuzey-batı yönünde ilerletelim. Ve yine 60 km hızla gidelim.
Kuklalar teller tarafından kontrol edilir.
Elim soğuktan o kadar uyuşmuş ki parmaklarımı hareket ettiremiyorum.
Charles'ı bana yardım ettirmeye çalıştım fakat o etmedi.
Çoğu zaman bu tarantulaları hareket ettirmenin yolu nazikçe üzerine doğru üflemektir.
Lütfen bu taşı buradan şuraya taşıyın.
Ciddi bir hastalıktan dolayı, o birçok insanın yapabildiği gibi vücudunu hareket ettiremiyor.
Tom Mary'ye John'u yardım etmesi için ikna etmeye çalışarak zamanını boşa harcamamasını söyledi.
Bir örnekle durumu inceleyelim şimdi biz şuan batı yönüne doğru 60 km hızla ilerliyoruz.
Ondan, onu, evi oğluna ya da başka birine boyattırmaya ikna etmesi rica edildi.
Ve bu da iki tip maske kullanılarak öksürüldüğünde hava partiküllerinin hareketini gösteriyor:
- Tom'un fikrini değiştirmek için söyleyebileceğim hiçbir şey yok.
- Tom'un fikrini değiştirecek söyleyebileceğim hiçbir şey yok.
Tom'a yapmasını istediğimiz şeyi yaptırmanın bir yolunu bulmak zorundayız.
Lütfen sandalyeyi oradan çekin. Yolda duruyor.