Examples of using "Venait" in a sentence and their turkish translations:
Bu nereden geldi?
Tom az önce gülümsedi.
Sadece acil sorunlarının dışında
Birinin geldiğini sanmıyorum.
Yabancıya nereli olduğunu sordum.
dedim ya dönemi eski gösterildi sadece
Ve meraklı bir şekilde dışarı çıkıyordu.
Hanımefendi iyi bir aileden geliyordu.
Ses bu yönden geldi.
O gelirse, ona ne söylemem gerekiyor?
O odada ileri geri yürüdü.
Kedim masanın altına geliyordu.
Onun nereden geldiğini bilmiyordum.
O az önce gelmişti.
Bazen Tom eski dostlarıyla görüşmeye geliyordu.
Erken gelmesi istendiği için, erken geldi.
Tom'a Mary'nin geleceğini söyledim.
- Tom, nereli olduğu hakkında hiçbir şey söylemedi.
- Tom, nereden geldiği hakkında hiçbir şey söylemedi.
- Tom Mary'nin akşam yemeği için uğrayacağını söyledi
- Tom, Mary'nin yemek için geldiğini söyledi.
Tom az önce büyük bir hata yaptığını biliyordu.
- Ara sıra oğlum beni ziyarete geliyordu.
- Oğlum zaman zaman beni görmeye gelirdi.
Tom'un Boston'dan geldiğini bilmiyordum.
Saat onu vurduğunda, o ev ödevini henüz bitirmişti.
Sanırım Tom Bostonlu olduğunu söyledi.
Sonra dank etti: bu adaletle ilgiliydi.
zevk almaya yetecek kadar uzun süre çalışmış olduğumdan.
Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
İki yabancı ile tanıştım, biri Kanadalı idi ve diğeri İngiltereli.
Yarın yağmur yağabilir, beyzbol maçı iptal edilecek.
Tom bugün işe gelemeyeceğini söylemek için aradı.
Ben onu aradığımda, o henüz eve gelmişti.
Nehirden gelen serin esintinin tadını çıkardık.
Kapının arkasından tuhaf bir ses duyuldu.
Birisi kapıyı çaldığında, o tam kitabı okumaya başlamıştı.
Tom'un Bostonlu olduğunu bilmiyordum.
Küçük kız, kendisine çiçek teklif etmiş olan çocuğa bir öpücük verdi.
Güneş batıdan doğsa sözümden dönmem.
O, başka bir ülkeden geldi.
Berg sevginin gökyüzünden geldiğini ve yeryüzüne ait olmadığını nazik bir gülümsemeyle Vera'ya açıkladı.