Translation of "Tunnel" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Tunnel" in a sentence and their turkish translations:

Le tunnel avec le courant d'air… ou bien le tunnel sans ?

Hava akımı olan tünel mi, hava akımı olmayan tünel mi?

Ou bien le tunnel sans ?

hava akımı olmayan tünel mi?

Le train traversa un tunnel.

Tren bir tünele girdi.

Le train a traversé le tunnel.

Tren tünelden geçti.

Où les déchets sont évacués dans un tunnel

atıklar bir tünele aktarılıyor

On prend le tunnel sans courant d'air ? D'accord !

Hava akımı olmayan tünelden mi gitmek istiyorsunuz? Tamam!

Le nouveau tunnel reliera la France et l'Angleterre.

Yeni tünel İngiltere ve Fransa'yı bağlayacak.

Notre train est passé dans un long tunnel.

Trenimiz uzun bir tünelden geçti.

J'ai vu une lumière au bout du tunnel.

Tünelin bitiminde bir ışık gördüm.

J'ai vu la lumière au bout du tunnel.

Tünelin sonundaki ışığı gördüm.

Le train passa avec fracas au travers du tunnel.

Tren tünelden uğuldadı.

Il est sorti de prison en creusant un tunnel.

Hapishaneden tünel kazarak çıktı.

Cet endroit sera le point de départ du tunnel.

Burası tünelin başlangıç ​​noktası olacaktır.

Pour sortir, on va suivre la lumière de ce tunnel.

Bu tünelden çıkmak için ışığı takip edeceğiz.

Le nouveau tunnel est deux fois plus long que l'ancien.

- Yeni tünel eskisinin iki katı uzunluğunda.
- Yeni tünel eskisinin iki katı kadar uzun.

Ils creusèrent à travers la montagne et construisirent un tunnel.

Onlar dağı kazdılar ve bir tünel inşa ettiler.

Le nouveau tunnel reliera la Grande-Bretagne à la France.

Yeni tünel Büyük Britanya ile Fransa'yı birbirine bağlayacak.

Vous n'êtes pas dans un tunnel sans fin et sans lumière.

Sonsuz ve karanlık bir tünelde değilsin.

On creuse un tunnel et on se fait notre propre grotte.

Bir tünel kazıp düzgün bir kar mağarası yapabiliriz.

J'adore. Vous choisissez le tunnel plein de toiles d'araignées. Très bien.

Buna bayıldım, örümcek ağlı tünelden mi gidelim? Tamam.

Après qu'une explosion a entraîné l'effondrement d'un tunnel, tuant de nombreux mineurs.

ve birçok işçinin ölümüne neden olan bir patlamanın ardından içerisinde çalışılamayacak bir hâle gelmiş.

Ou bien on va dans le tunnel d'eau. Qui dit eau, dit créatures.

Ya da su olan tünelden gidebiliriz. Suyun olduğu yerde yaratıklar da vardır.

Vous voulez explorer le tunnel d'eau ? Très bien, on y va ensemble. Allez.

Demek su olan tüneli keşfetmek istiyorsunuz? Tamam, benimle geliyorsunuz. Hadi.

Le tunnel s'est effondré à cause du tremblement de terre de l'autre jour.

Tünel geçen gün depremden dolayı çöktü.

Quand on emprunte ce genre de tunnel, ce n'est pas drôle de se perdre.

Böyle tünellerde ilerlerken kaybolmak hiç eğlenceli değildir.