Examples of using "Tirer" in a sentence and their turkish translations:
ateş etmesi
Ateş etmeyin.
Elinden geleni yap.
Tom ateş etmeye başladı.
- Saçımı çekmeyi bırak.
- Saçımı çekmekten vazgeç!
Ateş etmeyi nerede öğrendin?
Vurmak istemiyorum.
- Ondan yararlanmak istiyorum.
- Ondan avantaj elde etmek istiyorum.
Buradan çıkmak istiyoruz.
- Perdeleri çekebilir miyim?
- Perdeleri kapatabilir miyim?
Kim vuruldu?
Bana kendini vurdurtma.
Eline geçen tüm fırsatları değerlendirmeye çalış.
Onu yatırmam gerekiyordu.
Eşzamanlı olarak çekmek durumundasınız.
Onu yataktan dışarıya sürüklemek zorunda kaldım.
Sen bacağından vuruldun.
Bana tetiği çektirme.
Tuvaletin sifonunu çekmeyi unutma.
onunla daha çok gurur duymuyoruz
yani dostluklardan bir şey çıkarmak
1000 yıl sonra verimli ateş yakabiliyoruz
Ben onu en iyi şekilde yapmaya çalıştım.
Ona yardım edilemez.
Üç milletvekili vuruldu.
En iyisini yapmaya çalışmalıyız.
Seni tekrar vurmak zorunda bırakma beni.
Onu açmak için o kapıyı çekmek zorundasın.
Elimizden geleni yapmaya çalıştık.
Sekreterime on kopya yaptırdım.
Yemin ederim seni vururum.
Sifonu çekmeyi unuttun.
onlardan en iyi şekilde yararlanmayı öğrenebiliriz.
insanlardaki gerçek iyiliği ortaya çıkarmanın anahtarıdır
yapmaya devam edersek doğal ekosistem tarafından
Tom vuruldu.
Onlar onu vuracaktı.
Bu durumdan azami şekilde yararlanmalıyız.
Sonuç çıkarmak için halen çok erken.
Oldukça esnek bir çıtanın üstüne. Ve bu şekilde çekebiliyorum.
Havada uçan bir kuşu vurmak zordur.
Geyiği vurmaya gönlü elvermedi.
Böbreğim için ne kadar alabileceğimi düşünüyorsun?
Kötü bir anlaşmayı elden geldiği kadar düzeltmek zorundaydık.
Ben bu küçük odayla ilgili en iyisini yapmak zorundayım.
Başkalarının zayıflığından yararlanmamalısın.
Seni vurmak istemiyorum.
Onun bu ilişkiden bir şeyler kazandığını düşünmek ilk başta çok zordu.
Lütfen ipi çekin.
Plan yapmak, onu uygulamaktan daha kolaydır.
Sunumun içeriğini özetlemek ve bir sonuç çıkarmak istiyorum.
Beyaz güzel bir elbise almaktansa bekâr olmaktan yararlanmayı tercih ediyor.
Bu fırsattan yararlanmalısın.
Onlar düşman tarafından vurulma riskini göze almaya hazırdılar.
Polis kadından bir şey alamadı.
Neredeyse yapılan iş yanına kâr kaldı.
Seni vurmak istemiyorum, fakat zorunda kalırsam, vururum.
Mühendisler, tabiatı anlamaktan ziyade, onu kullanmaya çalışırlar.
Yaramaz çocuklar arkadaşına kızın saçını çekmesi için gaz veriyorlar.
ve o anda pars üstüme atladı ve beni yere yıktı.
Dişi, Ay küçülmeye devam ederken... ...en kara gecelerden en iyi şekilde faydalanmalı.
Kendi hâlindeki vahşi bir hayvan, ziyarete gelen bu garip insan yaratığından ne kazanabilir ki?
"Askerler, ateş emri verdiğimde yüreğime ateş" dedi.
Fırsattan yararlanmalısın.
- Sadece on beş dakika.
- Yalnızca on beş dakika.
Vurulma hakkında endişe etmeden bu caddede yürüyebilmeyi istiyorum.
Yüksek kaliteli kahve için daha büyük bir talep kahve fiyatlarının yükselmesine neden oldu.
Bunun anlamı ne olabilir?
Ben maymuna ateş etmemesi için polisi ikna ettim.
Hiçbir insan onları bilemez, hiçbir avcı barut ve kurşunla onları vuramaz. - Düşünceler özgürdür!
Ve vurmadım. Vuramadım... Son anda, söylemesi utanç verici... Vuracak cesaretim yoktu.
Kendimi vurduğuma inanamıyorum.