Translation of "Serpent" in Turkish

0.025 sec.

Examples of using "Serpent" in a sentence and their turkish translations:

Ce serpent ?

Yılanı?

Virons le serpent.

Yılanı uzaklaştıralım.

Regarde ! Un serpent !

Bak, bir yılan!

Attention, serpent venimeux !

Dikkat, zehirli yılan!

Le serpent siffle.

Yılan tıslar.

- Ce serpent n'est pas vénéneux.
- Ce serpent n'est pas venimeux.

Bu yılan zehirli değil.

Un serpent à sonnette !

Bu bir çıngıraklı yılan.

Le serpent a mué.

Yılan derisini değiştirdi.

Un serpent l'a mordu.

Bir yılan onu ısırdı.

Ce serpent est venimeux.

- Bu yılan zehirlidir.
- Bu yılan zehirli.

- J'ai vu, aujourd'hui, un grand serpent.
- J'ai vu un gros serpent aujourd'hui.

Bugün kocaman bir yılan gördüm.

- Pourquoi as-tu tué le serpent ?
- Pourquoi avez-vous tué le serpent ?

Yılanı neden öldürdün?

C'est un sacré serpent, regardez.

Büyük bir yılan, baksanıza.

Regardez ! Un serpent à sonnette !

Şuna bakın! Bu bir çıngıraklı yılan.

Le serpent est-il vivant ?

Yılan yaşıyor mu?

Le serpent a avalé une grenouille.

Yılan bir kurbağayı yuttu.

J'ignorais que vous possédiez un serpent.

Bir yılana sahip olduğunu bilmiyordum.

L'enfant a crié : « Attention, un serpent ! »

Çocuk "Dikkat et, bir yılan!" diye bağırdı.

J'ai été mordu par un serpent.

Bir yılan tarafından ısırıldım.

Je ne suis pas un serpent.

Ben bir yılan değilim.

Pour tenter de capturer ce serpent. Allez.

ve yılanı yakalamayı deneyeceğim. Tamam.

Pour essayer de capturer ce serpent. Allez.

ve yılanı yakalamayı deneyeceğim. Tamam.

Le serpent est-il vivant ou mort ?

- Yılan diri mi yoksa ölü mü?
- Yılan sağ mı yoksa ölü mü?
- Yılan yaşıyor mu yoksa öldü mü?

Le serpent glissant s'échappa de ses mains.

Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.

Elle avait été attaquée par un grand serpent.

O, büyük bir yılan tarafından saldırıya uğradı.

Quel serpent a les crocs les plus longs ?

Hangi yılan en uzun zehirli dişe sahiptir?

Le serpent a avalé le chien tout entier.

Yılan köpeği bütünüyle yuttu.

Ça éclairera un peu. Essayons de retrouver ce serpent.

Bu biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.

Ça éclairera un peu. Essayons de trouver ce serpent.

Bu biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.

Vous voyez ce trou ? C'est un trou de serpent.

Oradaki deliği gördünüz mü? Yılan deliği.

Avant d'administrer un poison, à la manière d'un serpent.

Kabuğu delip aynı bir yılan gibi içeri zehir bırakıyor

Elle a crié quand elle a vu un serpent.

Bir yılan gördüğünde çığlık attı.

Si vous pensez pouvoir capturer le serpent à sonnette d'ici,

Hâlâ o çıngıraklı yılanı yakalayabileceğinizi düşünüyorsanız

Il n'est pas bon de réveiller un serpent qui dort.

Uyuyan yılanı uyandırmak iyi değildir.

Il n'y a pas d'antidote au poison de ce serpent.

Bu yılanın zehirinin bir panzehiri yok.

On recherche un serpent à sonnette, un scorpion et une mygale.

Bir çıngıraklı yılan, bir akrep ve bir tarantula bulacağız.

Je dois faire attention à ne pas tomber sur le serpent.

Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.

Une morsure de serpent à sonnette peut être mortelle, donc prudence.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Je crois que ça a traversé le cuir. Virons le serpent.

Sanırım deriden içeri girdi. Yılanı uzaklaştıralım.

Je dois faire attention à ne pas tomber  sur le serpent.

Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.

Vue depuis le ciel, la rivière ressemblait à un énorme serpent.

Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.

Il était très effrayé à la vue de ce gros serpent.

O, büyük yılanı görünce çok korktu.

- Au cimetière, est dressée une statue d'un serpent qui se mord la queue.
- Au cimetière, se dresse une statue d'un serpent qui se mord la queue.

Mezarlıkta, kendi kuyruğunu ısıran bir yılan heykeli var.

On dit que contrôler la tête d'un serpent, c'est contrôler son corps.

Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.

Qu'il n‘y a pas de serpent plus terrifiant que ce petit piège mortel.

bu küçük ölüm tuzağından daha korkunç yılan az bulunur.

Tous ces facteurs combinés en font le serpent le plus dangereux du monde.

birleşimi sonucunda ona dünyanın en tehlikeli yılanı diyebiliriz.

Il y a un serpent, et tous les médicaments sont sens dessus dessous.

Burada bir yılan var ve tüm ilaçlar... Mahvolmuş.

On dit que contrôler la tête d'un serpent, c'est lui contrôler le corps.

Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.

Vous voulez capturer ce serpent à sonnette en le prenant par la queue ?

Çıngıraklı yılanı kuyruğundan tutarak yakalamamı istiyorsunuz demek?

Cette morsure de serpent est le rappel douloureux du danger d'une telle mission.

Çıngıraklı yılan ısırığı böyle bir görevin ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatan bir gösterge.

Même si vous êtes rapide, vous ne battrez pas un serpent à sonnette.

Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünürseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

Rom Whitaker  est un herpétologiste, mais il a un curieux surnom : L'Homme Serpent d'Inde.

Rom Whitaker bir herpetolojist, ama çok daha ilginç bir unvanı daha var. Hindistan'ın Yılan Adamı.

Et même si vous êtes rapide, vous ne battrez pas un serpent à sonnette.

Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

Ça se rétrécie, là. Je dois faire attention à ne pas tomber sur le serpent.

Burası gittikçe daralıyor. Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyız.

Il dit qu'il a provoqué plus de pertes humaines que n'importe quel autre serpent au monde,

En çok insan ölümünden sorumlu yılan türü olduğunu söylüyor.

Avec sa mâchoire et une morsure plus puissante que celle d'un serpent, c'est un prédateur à craindre.

Çenesi çok güçlüdür ve ısırığı yılandan çok acı verir, korkulacak bir avcıdır.

Dans cette grotte, c'est vous le boss. Vous choisissez. Une morsure de serpent à sonnette peut être mortelle, donc prudence.

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin. Çıngıraklı yılan ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Si vous vous faites mordre par un serpent à sonnette et que vous ne recevez pas d'aide, vous risquez votre vie.

Bir çıngıraklı yılan tarafından ısırılır ve yardım alamazsanız başınız cidden belaya girebilir.

Ça veut dire qu'il est prêt à attaquer. Et même si vous êtes rapide, vous ne battrez pas un serpent à sonnette.

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur. Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.