Translation of "Gros" in Turkish

0.109 sec.

Examples of using "Gros" in a sentence and their turkish translations:

Gros comment ?

Ne kadar büyük?

J'étais gros.

Ben şişmandım.

On doit risquer gros pour gagner gros.

Fazla kazanmak için fazla risk almak zorundasın.

- Regarde ce gros chien.
- Regardez ce gros chien.

- Şu büyük köpeğe bak.
- Şu koca köpeğe bakın.

- Rire et être gros.
- Riez et soyez gros.

Gül ve şişman ol.

- J'ai un gros nez.
- Mon nez est gros.

Büyük bir burnum var.

Quel gros mangeur !

Ne obur biri!

Il gagne gros.

O, oldukça çok kazanır.

C'est le gros.

O büyük olan.

Quel gros camion !

Ne büyük bir kamyon!

Tom est gros.

- Tom şişman.
- Tom şişmandır.

Ils sont gros.

Onlar şişmanlar.

Quel gros gâteau !

Ne büyük bir pasta!

Tu joues gros.

Büyük oynuyorsun.

C'est très gros.

Bu çok büyük.

J'ai été gros.

Eskiden şişmandım.

C'est plutôt gros.

Bu oldukça büyük.

- C'est un gros projet.
- Il s'agit d'un gros projet.

Bu büyük bir proje.

- Ils ont pris un gros risque.
- Elles ont pris un gros risque.
- Ils prirent un gros risque.
- Elles prirent un gros risque.

Onlar büyük bir risk aldı.

- Ton chien est très gros.
- Votre chien est très gros.

- Köpeğin çok büyük.
- Senin köpeğin çok büyük.

- C'est trop grand.
- C'est trop gros.
- C'est bien trop gros.

Bu çok çok büyük.

Gros titres, radio, journaux,

Haber başlıkları, radyo, gazeteler...

C'est un gros mammifère.

Bakın, bu büyük bir memeliye ait.

En gros, c'est ça.

Bu onun hakkında.

C'est un gros mangeur.

O büyük bir yiyicidir.

Je suis très gros.

- Çok şişmanım.
- Ben çok şişmanım.

Un gros typhon approche.

Büyük bir tayfun yaklaşıyor.

Il m’a appelé gros.

Bana şişman dedi.

Ce pain est gros.

Bu ekmek büyük.

Ai-je l'air gros ?

Şişman görünüyor muyum?

Ne deviens pas gros.

Kilo alma.

T'es un gros nounours.

Sen büyük bir aptalsın.

J'ai de gros ennuis.

Başım kötü belada.

J'ai un gros problème.

Büyük bir problemim var.

Je suis trop gros.

- Ben çok şişmanım.
- Ben fazla şişmanım.

C'est un gros problème.

Bu büyük bir sorun.

Nos enfants sont gros.

Çocuklarımız şişman.

C'était un gros projet.

O büyük bir projeydi.

- C'est gros.
- C'est grand.

Bu büyük.

Ce poisson est gros.

Bu balık büyüktür.

C'est un gros choc.

Bu büyük bir darbe.

C'en est un gros.

Bu büyük bir tane.

Je suis si gros.

Çok şişmanım.

Quel gros poids-lourd !

- Ne kadar da büyük bir kamyon!
- Kocaman bir TIR!

- Il a pris un gros risque.
- Il prit un gros risque.

O büyük bir risk aldı.

- Elle prit un gros risque.
- Elle a pris un gros risque.

O büyük bir risk aldı.

- Il en captura un gros.
- Il en a attrapé un gros.

O büyük bir tane yakaladı.

- Ils avaient peur du gros chien.
- Elles avaient peur du gros chien.

Büyük köpekten korkmuşlar.

- Je suis si gros.
- Je suis très gros.
- Je suis très gras.

Ben çok şişmanım.

- Vous avez de gros problèmes maintenant.
- Tu as de gros ennuis maintenant.

Şimdi başın büyük belada.

- Avez-vous lu ce gros livre?
- As-tu lu ce gros livre?

O kalın kitabı okudun mu?

- Je suis si gros.
- Je suis tellement gros.
- Je suis tellement grosse.

Çok şişmanım.

Il était un gros fumeur.

Babam, ağır sigara tiryakisiydi.

C'est mon plus gros pari.

Bu benim en büyük bahisim.

Ce rapport conclut en gros

Rapor basitçe,

Plus gros et plus audacieux.

Daha büyük, daha cesur.

Nous avons un gros chien.

Bizim büyük bir köpeğimiz var.

Il a de gros problèmes.

Onun büyük sorunları var.

Elle a de gros problèmes.

Onun büyük sorunları var.

Il est petit et gros.

O kısa ve şişman.

Je t'envoie un gros fichier.

Sana büyük bir dosya yolluyorum.

Tom m'a décrit comme gros.

Tom bana şişman dedi.

Tom est petit et gros.

Tom kısa ve şişmandır.

Tom a un gros nez.

Tom'un büyük bir burnu var.

Mon nez est trop gros.

Benim burnum fazla büyük.

Je ne suis pas gros !

Şişman değilim!

Elle a des gros seins.

Onun geniş göğüsleri vardır.

- Tom grossit.
- Tom devient gros.

Tom şişmanlıyor.

Je ne suis pas gros.

Şişman değilim.

Il a un gros camion.

Onun büyük bir kamyonu var.

C'est mon plus gros problème.

Bu benim en büyük sorunum.

C'était notre plus gros problème.

Bu bizim en büyük sorunumuzdu.

Cela reste un gros problème.

O büyük bir sorun olarak kalır.

J'ai tiré le gros lot.

- Turnayı gözünden vurdum.
- Büyük ikramiyeyi kazandım.

Ton chien est très gros.

Köpeğin çok şişman.

Votre chien est très gros.

Köpeğin çok büyük.

Eugènie a un gros cul.

Eugenie'nin büyük bir poposu var.

Nous gardons un gros chien.

Biz büyük bir köpek besliyoruz.

Le sandwich était trop gros.

Sandviç fazla büyüktü.

J'ai attrapé deux gros poissons.

Birkaç tane büyük balık yakaladım.

Tom était un gros fumeur.

Tom ağır sigara tiryakisiydi.

Pourquoi es-tu si gros ?

Neden bu kadar şişmansın?

- Plus gros n'est pas toujours un avantage.
- Plus gros n'est pas toujours mieux.

Daha büyük her zaman daha iyi değildir.

- Est-ce que c'est assez gros pour toi ?
- Est-ce assez gros pour vous ?

Bu senin için yeterince büyük mü?

- J'ai donné à Tom un gros câlin.
- J'ai fait à Tom un gros câlin.

Tom'a sıkıca sarıldım.

J'avais entendu qu'il était gros, mais je ne pensais pas qu'il serait si gros.

Onun şişman olduğunu duydum ama o kadar şişman olacağını düşünmedim.

- Mon père me laissa un gros héritage.
- Mon père m'a laissé un gros héritage.

Babam bana büyük bir miras bıraktı.