Translation of "Reconnaître" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Reconnaître" in a sentence and their turkish translations:

- Elle ne sembla pas me reconnaître.
- Elle n'a pas semblé me reconnaître.

O beni tanımış gibi görünmüyordu.

Est de reconnaître ses torts.

bir parçası da hatalıysanız bunu kabul etmektir.

Il pourra reconnaître les aliments

yiyeceği tanıyarak

Tu devrais reconnaître ton échec.

Başarısızlığını kabul etmelisin.

Tu devrais reconnaître ton fiasco.

Fiyaskonu kabul etmelisin.

Je n'arrive pas à le reconnaître.

Onu tanımıyorum.

Devraient reconnaître les limites de notre analyse.

analizlerinin sınırlılığının farkında olmalı.

- Nous devons reconnaître cela.
- Nous devons l'admettre.

Bunu kabul etmek zorundayız.

Je dois reconnaître que Tom est fort.

Kabul etmeliyim ki Tom güçlü.

Au lieu de nous reconnaître comme nous sommes.

nasıl olmamız gerektiğini buyurması.

Qu'un poulpe en captivité peut reconnaître des humains.

yetiştirilen bir ahtapotun farklı insanları tanıdığını gösterdi.

Tu dois reconnaître le Roi d'Espagne comme souverain.

İspanya kralını senin liderin olarak kabul etmelisin.

Tom ne pensait pas que quiconque puisse le reconnaître.

Tom onu herhangi birinin tanıyacağını düşünüyordu.

- Tu peux facilement le reconnaître étant donné qu'il est très grand.
- Vous pouvez facilement le reconnaître étant donné qu'il est très grand.

Onu kolayca tanıyabilirsin çünkü çok uzun boylu.

Est de reconnaître et d'encourager la passion de mes élèves,

tutkularını tanıyıp geliştirmeyi ve okulda yapılanlarla

Il n'y a pas de honte à reconnaître ses torts.

Birinin hatalarını kabul etmede utanç yok.

C'est grand de ta part de reconnaître que tu as tort.

Hatalı olduğunuzu kabul ettiğiniz için çok büyüksünüz.

- Il a refusé de l'admettre.
- Il ne voulait pas le reconnaître.

O onu itiraf etmeyi reddetti.

Tu as tellement changé que j'ai du mal à te reconnaître.

Sen o kadar çok değiştin ki seni zorlukla tanıyabiliyorum.

Le corps et l'esprit sont des jumeaux, Dieu seul sait les reconnaître.

Vücut ve ruh ikizdir: Sadece Tanrı hangisinin hangisi olduğunu bilir.

Bien sûr, reconnaître notre humanité commune est seulement le commencement de notre tâche.

Elbette, ortak insanlığımızı tanıma sadece bizim görevin başlangıcıdır.

Il portait un masque, de telle manière que personne ne pourrait le reconnaître.

O, hiç kimse onu tanımasın diye bir maske taktı.

Réitérer une erreur sans la reconnaître pour telle, est la plus grave erreur de toutes.

Bir bütün olarak tanımadan bir hatayı tekrarlamak hepsinin içinde en büyük hatadır.

L'art de reconnaître les champignons matsutake est devenu ma passion, culminant par l'écriture d'un livre sur le sujet.

Matsutake mantarlarını tanıma sanatı benim tutkum oldu, bu tutku ona dair bir kitap yazmamla sonuçlandı. .

Cet animal a passé des millions d'années à maîtriser l'art du camouflage. J'ai appris à reconnaître les traces du poulpe.

Bu hayvan, bulunması imkânsız olmayı öğrenmek için milyonlarca yılını harcadı. Ahtapot izlerinin görünüşünü öğrenmem gerekiyordu.