Translation of "Limites" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Limites" in a sentence and their turkish translations:

Les limites.

sınırlar.

Elle connaît ses limites.

O, kendi sınırlarını bilir.

Je dépassais les limites.

Haddimi aştım.

Tu dépassais les limites.

Sınırı aşıyorsun.

Internet est sans limites.

İnternet sınırsızdır.

Les limites de ma langue sont les limites de mon monde.

Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.

Deux limites guideront cette transformation.

İki dal bu dönüşüme rehberlik edecek.

Il voulait tester ses limites.

O, sınırlarını denemek istedi.

Elle voulait tester ses limites.

O, sınırlarını test etmek istedi.

Je veux tester mes limites.

Ben sınırlarımı test etmek istiyorum.

Son ambition était sans limites.

Hırsının sınırı yok.

Il y a des limites.

Sınırlar var.

L'ignorance n'a pas de limites.

Cehaletin hiçbir sınırı yoktur.

T'as dépassé les bornes des limites.

Haddini aştın.

L'amour ne connaît pas de limites.

Aşk sınır tanımaz.

- C'est important que tu connaisses tes propres limites.
- C'est important de connaître ses propres limites.

Kendi sınırlarını bilmen önemlidir.

Les limites planétaires sont toutes profondément liées,

Gezegensel sınırlar derinden birbirleriyle bağlantılı

Devraient reconnaître les limites de notre analyse.

analizlerinin sınırlılığının farkında olmalı.

La nature ne connaît pas de limites.

Doğa hiçbir sınır tanımaz.

Les progrès de l'homme sont sans limites.

İnsanlığın ilerlemesi için sınır yoktur.

J'ai atteint les limites de mes capacités.

Ben yeteneğimin sınırlarına ulaştım.

La stupidité ne connaît pas de limites.

Aptallık hiçbir sınır tanımaz.

- L'Univers est illimité.
- L'Univers est sans limites.

Evren sınırsızdır.

Mais une vie sans limites entraîne des complications.

Fakat sınırsız bir hayat yaşamanın bedeli de var.

Il est important de connaître ses propres limites.

Birinin sınırlarını bilmek önemlidir.

Quelles sont les limites de la connaissance humaine ?

İnsan bilgisinin sınırları nedir?

La vie dans une oasis urbaine a ses limites.

Şehrin içindeki bir vahada yaşamanın kısıtları vardır.

- Les options sont illimitées.
- Les choix sont sans limites.

Seçenekler sınırsız.

L'intervention humaine sur la nature ne trouve pas ses limites.

Doğadaki insan müdahalesinin hiçbir sınırı yoktur.

- Ne pousse pas les limites.
- Ne tente pas le diable.

Şansınızı zorlamayın.

Dès que j'ai appris à accepter mon corps et ses limites,

vücudumu ve onun sınırlarını öğrendiğim zaman

Ses limites en tant que commandant d'armée ont été horriblement exposées.

bir ordu komutanı olarak sınırları korkunç bir şekilde açığa çıktı.

Ces mêmes limites que j'avais passé ma vie entière à refuser,

Hayatım boyunca inkâr ettiğim

- Le cosmos est-il infini ?
- Le cosmos est-il sans limites ?

Evren sonsuz mudur?

Une boite, c'est un cadre pour votre esprit. Il constitue des limites.

Kutu, zihniniz için sınırlardan yapılmış bir sistemdir.

- L'univers est infini.
- L'univers n'a pas de limites.
- L'univers est sans limite.

Evren sonsuzdur.

Malgré les limites de ses conscrits démoralisés, il s'assura que l'armée de Wellington

Morali bozuk askere alınanların sınırlamalarına rağmen, Wellington'un ordusunun

Je te donnerai tout ce que tu veux dans les limites du raisonnable.

Makul düzeyde istediğin bir şeyi sana vereceğim.

Ce que je veux dire, c'est qu'il y a des limites qui doivent être instaurées et respectées.

Demek istediğim kurulması ve saygı duyulması gereken sınırlar olduğudur.