Examples of using "Propager" in a sentence and their turkish translations:
ve yaymak
bu virüsü yaymadan
Şimdi ise virüsü kontrol altına alıp yayılmasını engelliyorlar
Fakat yayılacağını akıl edemediler.
Bir yangın senin koşabileceğinden daha hızlı yayılır.
...polenlerini saçacak kuş veya arı yoktur geceleri.
Sporlarını yaymak için ne vakit ne de en ufak esinti vardır.
ve ilk başta semptomsuz olabilirsiniz, bu da virüsün daha hızlı
Otomatik kapıların kesin bir avantajı, insanlar kapı kollarına dokunarak bulaşıcı hastalıklarını yayamayacaklarıdır.