Translation of "Population" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Population" in a sentence and their turkish translations:

La population augmente.

Nüfus artmaktadır.

La population croît.

Nüfus büyüyor.

Qui concernera toute la population,

yüksek nitelikli karakteristik özelliklere göre

Afin de nourrir cette population massive,

Ve bu devasa nüfusu besleyebilmek için

Presque deux fois la population américaine.

Neredeyse ABD nüfusunun iki katı.

Quelle est la population de France ?

Fransa'nın nüfusu nedir?

C'est 20% de la population mondiale.

Bu, dünya nüfusunun %20'si.

La population de cette ville croît.

Bu şehrin nüfusu artmaktadır.

- La population de cette ville est en pleine augmentation.
- La population de cette ville augmente.

Bu kasabanın nüfusu artıyor.

- Sais-tu quelle est la population de Boston ?
- Savez-vous quelle est la population de Boston ?

Boston'un nüfusunun ne olduğunu biliyor musun?

Les jeunes représentent 25% de la population.

Nüfusumuzun yüzde 25'i genç.

La population est mécontente du gouvernement actuel.

Halkın geneli mevcut hükümetten memnun değil.

La population mondiale augmente de manière soutenue.

Dünya nüfusu devamlı artıyor.

La population de Suède est en augmentation.

İsveç'in nüfusu artıyor.

La population mondiale a tendance à augmenter.

Dünya nüfusu yükselme eğilimindedir.

La population mondiale augmente d'année en année.

Dünyanın nüfusu yıldan yıla artıyor.

Le maire s'est adressé à la population.

- Belediye başkanı genele hitap etti.
- Belediye başkanı halka hitap etti.

La population de l'île est terriblement exploitée.

Ada halkı korkunç bir şekilde istismar ediliyor.

La population était écrasée sous les impôts.

Halk, vergiler tarafından ezildi.

La population de ce village avait diminué.

Bu köyün nüfusu azalmıştı.

- Les statistiques montrent que la population mondiale augmente.
- Selon les statistiques, la population mondiale est en augmentation.

İstatistiklere göre, dünya nüfusu artıyor.

Autrement dit, non seulement la population mondiale augmente

Basitçe, nüfusumuz yalnızca büyümüyor,

Et ça pénalisera aussi les mouvements de population

ve aynı zamanda insanların dolaşımını,

10% de la population mondiale dans l'extrême pauvreté

aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %10'u

37 % de la population mondiale dans l'extrême pauvreté

aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %37'si

Pas étonnant que la population du cimetière explose.

Mezarlığın nüfusunun patlamasına şaşmamalı.

L'augmentation de la population est un problème grave.

Nüfus artışı ciddi bir sorundur.

L'Europe comporte une population plus faible que l'Asie.

- Avrupa Asya'dan daha küçük bir nüfusa sahiptir.
- Avrupa'nın Asya'dan daha az nüfusu var.
- Avrupa'nın Asya'dan daha az nüfusu vardır.

Quel est la population totale de la France ?

Fransa'nın toplam nüfusu nedir?

Le Japon a une densité de population élevée.

Japonya yüksek bir nüfus yoğunluğuna sahip.

La population de la Terre va bientôt doubler.

Dünya nüfusu yakında ikiye katlanacak.

La population de cette ville diminue chaque année.

Bu şehrin nüfusu her yıl azalıyor.

Sais-tu quelle est la population de Boston ?

Boston'un nüfusunun ne olduğunu biliyor musun?

La population du pays a chuté d'un tiers.

Ülkenin nüfusu üçte bir oranında düştü.

- Il y eut une croissance soutenue de la population.
- Il y a eu une croissance soutenue de la population.

Nüfusta sürekli bir artış vardı.

Où la majorité de la population est de couleur,

nüfusun büyük çoğunluğu olan renkli, beyaz kadınlar

Et considère à tort que 70% de la population,

ve aslında nüfusun %70'i yanlış bir şekilde

En 2020, la population de cette ville aura doublé.

2020 yılına kadar, bu şehrin nüfusu iki katına çıkmış olacak.

La moitié de la population mondiale vit en ville.

Dünya nüfusunun yarısı şehirlerde yaşıyor.

Tokyo a une population de plus de dix millions.

Tokyo on milyondan daha fazla bir nüfusa sahiptir.

La population urbaine des États-Unis est en augmentation.

Amerika'nın kent nüfusu artıyor.

La population totale du pays est de 300 millions.

Ülkenin toplam nüfusu 300 milyondur.

C'était l'augmentation de la population qui causait la pauvreté.

Yoksulluğun nedeni nüfus artışıydı.

Et est devenue la plus représentée dans la population active.

iş dünyasındaki en büyük jenerasyon oldular.

Si près de la moitié de sa population de jeunes

okuyup yazamayan hiçbir ülke

En enseignant à leur population l'ingénierie, les sciences et l'espace.

bilim ve uzay bilgilerini artırarak gelişimlerini ilerletmekle meşguller.

Nous avons débattu de la question de la population mondiale.

Dünya nüfusu sorunu üzerinde tartıştık.

Quelle est la taille de la population de New York ?

New York City'nin nüfusu ne kadar?

La population d'Osaka est plus grande que celle de Kyoto.

Osaka'nın nüfusu Kyoto'nunkinden daha büyüktür.

Il y a une augmentation rapide de la population mondiale.

Dünya nüfusunda hızlı bir artış var.

Nos enquêtes indiquent que la population soutiendrait la législation proposée.

Bizim anketler halkın önerilen yasayı destekleyeceğini göstermektedir.

Les femmes et les filles, qui constituent 51% de notre population,

Nüfusumuzun yüzde 51'ini oluşturan genç kız ve kadınlara

Deux tiers de la population totale des États-Unis disent : « Jamais ».

Birleşik Devletler genelindeki insanların üçte ikisinin cevabı "Hayır" oldu.

C'est un risque énorme d'avoir une population entière au même endroit.

Bütün bir popülasyonun tek bir yerde olması çok büyük bir risk.

Une population d'environ cent soixante-trois millions d'habitants, et les Maldives

yaklaşık yüz altmış üç milyonluk bir nüfusa sahip olan Bangladeş ve

La population de la Chine est huit fois celle du Japon.

Çin'in nüfusu Japonya'nınkinin 8 mislidir.

La population de Tokyo est plus importante que celle de Londres.

Tokyo'nun nüfusu Londra'nınkinden daha büyüktür.

La population de Shangaï est aussi nombreuse que celle de Tokyo.

Şangay'ın nüfusu Tokyo'nunki kadar büyüktür.

Plus du tiers de la population mondiale vit près d'une côte.

Dünya nüfusunun üçte birinden fazlası kıyı yakınında yaşar.

Nos gouvernements sont devenus des androïdes vivant parmi une population humaine.

Hükümetlerimiz insan nüfusu içinde yaşayan uzaylılar haline geldi.

Depuis la Révolution Industrielle, la population mondiale a plus que triplé.

Sanayi devriminden beri dünya nüfusu üç kattan daha fazla arttı.

La population mondiale augmente en moyenne de deux pourcents par an.

Dünya nüfusu her yıl yüzde iki oranında artıyor.

L'attention portée aux besoins de la population, et non à ses désirs,

Gördüğümüz merakı, yaratıcılığı ve gelişimi ilerleten,

En Chine, Internet n'est encore utilisé que par 56% de la population.

Çin'de hala sadece nüfusun %56'sına ulaşabilmiş halde.

Les trois quarts de la population blanche n'ont pas d'amis non blancs.

beyaz insanların dörtte üçünün beyaz olmayan arkadaşları yok.

Un désastre naturel ou une épidémie pourrait décimer rapidement toute une population.

Bir doğal afet veya salgın hastalık bütün popülasyonu büyük bir hızla ortadan kaldırabilir.

Sont susceptibles de continuer seulement si la population est en bonne santé,

yalnızca popülasyonlarının sağlıklı olmasıyla devam edebilir,

La population de New-York est moins importante que celle de Tokyo.

New York'un nüfusu Tokyo'nunkinden daha küçüktür.

L'augmentation de la population est devenu un problème sérieux dans ce pays.

Artan nüfus bu ülkede ciddi bir sorun haline gelmiştir.

La population du Japon est bien plus importante que celle de l'Australie.

Japonya'nın nüfusu Avustralya'dan çok daha büyüktür.

Le nombre d'inscrits à Facebook est supérieur à la population des U.S.A.

Facebook üyelerinin sayısı ABD nüfusundan daha yüksektir.

La population de ce pays est inférieure à celle des États-Unis.

Bu ülkenin nüfusu ABD'ninkinden daha büyük.

La population du Japon est plus importante que celle de Nouvelle-Zélande.

Japonya'nın nüfusu Yeni Zelanda'dan daha büyüktür.

L'accroissement de la population a donné lieu à de graves problèmes sociaux.

Nüfus artışı, ciddi sosyal sorunlara yol açmıştır.

Comment nourrirons-nous tout le monde si la population mondiale continue à augmenter ?

Dünya nüfusu yükselmeye devam ederse herkesi nasıl besleyeceğiz?

La population du Japon est plus importante que celle de la Grande-Bretagne.

Japonya'nın nüfusu Britanya'nınkinden daha büyüktür.

Les États-unis ont déjà un quart de la population mondiale des prisons.

Amerika Birleşik Devletleri dünya mahkum nüfusunun neredeyse dörtte birine sahip.

On ne peut pas isoler la population de la production et de la consommation.

Toplum üretimden ve tüketimden soyutlanamaz.

Et s'est rendu compte que ce n'est qu'en conquérant la population civile qu'il pourrait

yararlandı ve ilerleme kaydedebileceğinin

La population de l'Allemagne fait moins de la moitié de celle des États-Unis.

- Almanya'nın nüfusu Amerika'nın nüfusunun yarısından daha azdır.
- Almanya'nın nüfusu Amerika'nınkinin yarısından daha azdır.

Oslo est la ville la plus grande de Norvège avec une population de 629.313.

629,313 nüfusu olan Oslo Norveç'teki en büyük şehirdir.

Sans habitat, la population d'orangs-outans ne va pas survivre et prospérer sur cette planète.

Habitatları olmadan, orangutan nüfusu başka bir yerde hayatta kalıp büyüyemez.

La population de Londres est beaucoup plus importante que celle de toute autre ville britannique.

Londra'nın nüfusu, diğer tüm İngiliz şehirlerinden çok daha büyüktür.

La population urbaine de la plupart des pays en voie de développement croît très rapidement.

Çoğu gelişmekte olan ülkelerde kentsel nüfus çok hızlı artıyor.

Le président a appelé la population à s'unir pour combattre la pauvreté et la maladie.

Başkan, halkı yoksulluk ve hastalıklarla mücadelede birleşmeye çağırdı.

La population de la Chine est environ huit fois plus importante que celle du Japon.

Çin'in nüfusu Japonya'dan yaklaşık sekiz kat daha büyüktür.

Puisque la Corée du Sud n'a pas de ressources naturelles malgré une forte population, ces entreprises

Güney Kore'nin büyük nüfus dışında doğal kaynakları olmadığı için, bu şirketler

La population mondiale a atteint un milliard pour la première fois en dix-huit-cent-quatre.

Dünya nüfusu ilk olarak 1804'te bir milyara ulaştı.

En 2030, vingt-et-un pour cent de la population aura plus de soixante-cinq ans.

2030'a kadar onun nüfusunun yüzde yirmi biri altmış beş yaşından büyük olacak.

En les pêchant après la libération de leurs œufs, ils ont un impact minime sur leur population.

Yumurtalarını bıraktıktan sonra onları yakalayarak... ...çoğalmalarına pek engel olmazlar.

Pendant la guerre, et d’autres se sont tournés vers des classes limitées de la population pendant des années.

ve diğerleri yıllarca halkın sınırlı sınıflarına yönelirken çok sınırlı kaldı .

La population du Japon est plus grande que celles de la France et de la Grande-Bretagne réunies.

Japonya'nın nüfusu İngiltere ve Fransa'nın bir araya getirdiği nüfustan daha büyüktür.

Les données citées dans l'enquête de King proviennent du livre blanc de l'UNESCO de 1970 sur la population mondiale.

King'in araştırmalarında aktarılan veriler, UNESCO'nun 1970 dünya nüfusundaki beyaz sayfasından alınmıştır.

Le taux d'homicides par armes à feu aux USA est quinze fois plus élevé que dans les autres pays à forts population et revenus.

ABD silahlı cinayet oranı diğer yoğun nüfuslu, yüksek gelirli ülkelere göre 15 kat daha yüksektir.

Je ne pense pas que nous pouvons faire confiance aux sondages pour nous dire ce que pense la population en général au sujet des candidats.

Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.