Examples of using "Pleuve" in a sentence and their turkish translations:
Korkarım ki yağmur yağacak.
Umarım, yarın yağmur yağacak.
- Korkarım ki yarın yağmur yağacak.
- Maalesef yarın yağmur yağacak.
- Korkarım ki yarın yağmur yağacak.
- Maalesef yarın yağmur yağacak.
Bu kesinlikle yağmur gibi görünüyor.
- Biz yağmur için dua ettik.
- Yağmur duası yaptık.
Maalesef yarın yağmur yağabilir.
Ne olursa olsun, gideceğim.
Korkarım ki bu gece yağmur yağacak.
Korkarım ki bu akşam yağmur yağacak.
Yağmur yağmadan önce çamaşırı içeri alacağım.
Muhtemelen tekrar yağmur yağacak.
Bu gece yağmur yağabilir.
Bu gece yağmur yağabilir.
Yağmur yağacak gibi gözüküyor.
O yağışlı olacağından korktuğunu söyledi.
Ne olursa olsun orada olacağım.
Akşam yağmur yağabilir.
Bu öğleden sonra yağmur yağabilir.
Akşamdan önce yağmur yağabilir.
Korkarım ki öğleden sonra yağmur yağacak.
- Yağmur dinince yürüyüş yapalım.
- Yağmur durduktan sonra yürüyüşe çıkalım.
Tekrar yağmur yağdığına inanamıyorum.
Ne olursa olsun, oyun oynanacak.
Yağmur yağmazsa yarın çimleri biçeceğim.
Bu yağmur şiddetlenmeden önce eve gidelim.
Bu şehir, yağmur yağmazsa yakında şiddetli bir su sıkıntısı yaşayacaktır.
Bir şemsiye al. Muhtemelen yağmur yağacak.
Yağmur yağmasına rağmen futbol oynadık.
Belki yağmur yağar diye şemsiyemi aldım.