Examples of using "Placard" in a sentence and their turkish translations:
Onu dolaba koy.
O, dolabını temizliyor.
O, dolabını temizliyor.
Süpürgeyi dolaba koy.
Ben dolaba baktım.
Bu Tom'un dolabıydı.
Tom grup dışında bırakıldı.
Dolapta saklanan biri var.
- Dolabıma bakma.
- Dolabıma bakmayın.
Tom dolabın kapısını çarparak kapattı.
O dolapta ne var?
Kendimi dolabta sakladım.
Andy gömleğini dolaba astı.
Her ailenin utanılacak bir sırrı vardır.
O tuvalette.
Soldaki dolabı aç. Şişeler orada.
Giyecek bir şey için dolabıma baktım.
Onlar dolapta saklanıyor.
Hey, duydun mu? Susan'ın fırında bir kurabiyesi var.
Dolapta hâlâ biraz yer var.
- Patateslerin dolapta olduğundan eminim.
- Patateslerin dolapta olduğuna eminim.
O, dolapta saklanıyor.
O, dolapta gizleniyor.
Benim dolap alanı tükeniyor.
Taburenin üstünde durursan, dolabın tepesine yetişebilirsin.
daha gelişmiş bir kadın sınıfından biriyle flört etmeye ihtiyacım var.
Ceketimi salondaki dolaba astım.