Examples of using "Limite" in a sentence and their turkish translations:
Ucu ucunaydı!
Bu sınırdır.
Çok sınırlıdır.
Son teslim tarihini kaçırdılar.
Bu sınır, geçirgen.
Son tarih yaklaşıyor.
Evren sınırsızdır.
Hiçbir sınırlama yok.
O son teslim tarihini kaçırdı.
Son teslim tarihini kaçırdık.
Son teslim tarihini kaçırdı.
Sonunda sınırıma ulaştım.
O gerçekten çok fazla yedi.
- Hız sınırının üzerine geçmeyin.
- Hız sınırının üzerinde gitmeyin.
Limit yok.
Düşük dereceli bir pasaport seçimlerinizi sınırlar,
Generation Unlimited
Burada hız sınırı nedir?
İkincisi ise toplum.
Son başvuru tarihi 20 ekim.
Hız sınırı yok.
Bu testin bir zaman sınırı yok.
Her şeye bir limit vardır.
Matematikte "limit" kavramı çok önemlidir.
Kutuplarda gece zifiri karanlığa boğulmaz.
Öğrencilere sınırın nerede olduğu gösterilmeli.
Bu işi son teslim tarihinden önce hazırlamalısın.
O içkiden uzak duruyor.
Şimdi, renkçilik sadece Amerika'ya özgü bir şey değil,
Tabi bu bu olaylarla da sınırlı kalmıyor
Ve bu sadece bir iş yeriyle sınırlı kalmaz.
Ama aşılmaz bir çizginin varlığını fark ediyorsun.
Ren, Fransa ve Almanya arasındaki sınırdır.
bunun sonucunda kırılan parça haddinden çok fazla büyük olduğu için
Hayvanların hayatına karışınca çizgiyi aşmış oluyorsun.
Japonya'da ucu ucuna hayatta kalabilen başka bir tür var.
Evren sonsuzdur.
Ben sık sık hız limiti üzerinde araba sürmem.
Korkunç derecede meşgulüm çünkü raporun verilme tarihi yakındır.
Üçler kuralı sadece işimde değil
Flaşlı fotoğraf çekmek bu noktadan itibaren yasak.
Birçok insan hız limitini aşıyor bu yüzden bu kabûl edilebilir olmalı.
Sadece çölün sıcaklığıyla ya da arazinin tehlikeleriyle de değil,
Kolayca öfkelenmememe rağmen, sabrın da sınırı vardır.
Ölüm sadece bir ufuktur ve bir ufuk bizim görüş limitimiz hariç hiçbir şeydir.
Herkes hız limitine uyuyordu, bu yüzden ilerde muhtemelen bir hız tuzağı olduğunu biliyordum.