Translation of "L'horizon" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "L'horizon" in a sentence and their turkish translations:

Et disparaître à l'horizon.

arka plana geçmek olacak.

Regarder au-delà de l'horizon

Ufkun ötesine bak

La pluie s'annonce à l'horizon.

Ufukta, yağmur yağacağına dair belirtiler var.

Le navire apparut à l'horizon.

Gemi ufukta göründü.

Sur ces priorités à l'horizon 2030.

günümüz ile 2030 arasında öncelikler olduğunda karar kıldı.

Elle crée une carte de l'horizon,

Ufkun haritasını çıkarır.

Enfin, le soleil disparaît à l'horizon

Nihayet, güneş ufukta kayboluyor.

Comment ces niveleurs expliquent-ils l'horizon

Bu düzcüler ufuk çizgisini nasıl açıklıyor

Le soleil disparut lentement sous l'horizon.

Güneş ufkun altında yavaşça battı.

De sombres nuages s'assemblèrent à l'horizon.

Karanlık bulutlar ufuk üzerinde toplandı.

Le soleil se lève à l'horizon.

Güneş ufkun üzerinde yükseliyor.

À l'horizon, je vois la terre.

Ben ufukta kara görüyorum.

- Nous pouvions voir des navires ennemis à l'horizon.
- Nous pourrions voir des navires ennemis à l'horizon.

Biz ufuktaki düşman gemilerini görebiliyorduk.

Des vallées brûlantes qui s'étendent jusqu'à l'horizon,

Alabildiğine uzanan ve kavrulan vadiler var.

Je peux voir un bateau à l'horizon.

Ufukta bir gemi görebiliyorum.

Pourquoi perdre espoir quand l'inattendu apparaît à l'horizon ?

Neden beklenmedik bir şeyde umuzsuzluğa düşelim?

Nous avons vu le soleil se coucher derrière l'horizon.

Biz ufkun altında güneşin batışını gördük.

Et il y a tellement de spectres effrayants tapis dans l'horizon.

Ve ufukta çok sayıda korkutucu şey görünüyor.

Ils ont une bande horizontale de cellules photosensibles pour scruter l'horizon.

Gözlerindeki, ışığa duyarlı hücrelerden oluşan yatay hatla ufku tararlar.

Des vallées brûlantes qui s'étendent jusqu'à l'horizon, des falaises de sable abruptes,

Alabildiğine uzanan ve kavrulan vadiler var. Burası dik uçurumları olan kumtaşı kayalıklarla

Il alla sur la plage et regarda par-dessus la mer vers l'horizon.

O plaja gitti, ve denizin üzerinden ufka doğru baktı.

Tom, il ne faut pas nous arrêter trop longtemps ici, le soleil va disparaître à l'horizon, et je crois que nous sommes à une grande distance de la rivière.

Tom, çok uzun süre burada durmamalıyız. Güneş batacak ve sanırım nehirden çok uzaktayız.