Translation of "Finir" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Finir" in a sentence and their turkish translations:

- Laissez Tom finir.
- Laisse Tom finir.

Tom'un bitimesine izin ver.

- On va finir ça.
- Nous allons finir ceci.

Biz bunu bitireceğiz.

- On doit finir ça.
- Nous devons finir ça.

Biz bunu bitirmek zorundayız.

Laisse-moi finir.

- Bitirmeme izin ver.
- Bitireyim.

- Laisse-moi juste finir ça.
- Laissez-moi juste finir ceci.

Sadece bunu bitirmeme izin ver.

Nous devrions finir ceci.

Biz bunu bitirmeliyiz.

J'aimerais finir le travail.

Ben işi bitirmek istiyorum.

- J'aime finir ce que j'entreprends.
- J'aime finir ce que je commence.

Başladığımı bitirmeyi seviyorum.

- Il me faut vraiment finir ça.
- Je dois vraiment finir ceci.

Gerçekten bunu bitirmeliyim.

- Juste une seconde. Laisse-moi finir.
- Juste une seconde. Laissez-moi finir.

Bir saniye. Bitirmeme izin ver.

- Tom n'a pas pu finir son dîner.
- Tom ne pouvait pas finir son dîner.
- Tom ne put finir son dîner.

Tom akşam yemeğini bitiremedi.

Je ne peux pas finir.

Şu anda ölemem.

Je viens de finir d'emballer.

Az önce paketlemeyi bitirdim.

Laissez-nous finir notre travail.

İşimizi bitirelim.

J'ai un livre à finir.

Bitirecek bir kitabım var.

Je dois finir mon livre.

- Kitabımı bitirmem gerekiyor.
- Kitabımı bitirmeliyim.
- Kitabımı bitirmek zorundayım.

Je dois finir ça d'abord.

- Önce bunu bitirmeliyim.
- Önce bunu bitirmem gerekiyor.
- Önce bunu bitirmek zorundayım.

Ça ne va jamais finir.

Bu asla bitmeyecek.

Laisse-moi finir mon sandwich.

Sandvicimi yemeği bitireyim.

- Tu avais une semaine pour finir ceci.
- Vous aviez une semaine pour finir ceci.

Bunu bitirmek için bir haftan vardı.

- Je dois le finir avant de sortir.
- Je dois la finir avant d'aller dehors.

Dışarı çıkmadan önce onu bitirmeliyim.

Peux-tu le finir pour midi ?

Öğleye kadar onu bitirebilir misin?

Je dois d'abord finir ce travail.

İlk önce bu işi bitirmeliyim.

Nous devons d'abord finir nos devoirs.

Önce ev ödevimizi bitirmeliyiz.

J'ai réussi à finir le livre.

Kitabı bitirebildim.

Tu peux finir ta rédaction maintenant.

Denemeni şimdi bitirebilirsin.

Il me faut en finir maintenant.

Şimdi buna son vermem gerekiyor.

Je devais attendre Tom pour finir.

Tom'un bitirmesi için beklemem gerekti.

Je ne veux pas finir pauvre.

Sonunda fakir olmak istemiyorum.

Je dois finir d'écrire mon discours.

Konuşmamı yazmayı bitirmeliyim.

Je viens de finir mes devoirs.

Ev ödevimi az önce bitirdim.

Je vais sûrement finir par m'ennuyer.

Sonuçta, muhtemelen sıkılacağım.

Comment cela va-t-il finir ?

Bütün bunlar nasıl sona erecek?

Je vais finir par devenir fou.

Sonunda delireceğim.

Je vient de finir mon dîner.

Akşam yemeğini henüz bitirdim.

La route semblait ne pas finir.

Yol bitmeyecekmiş gibi görünüyordu.

J'ai jusqu'à demain pour finir ça.

Yarına kadar bunu bitirmek zorundayım.

Je ne peux pas en finir ? »

Bu bulmacayı çözebilir miyim?

Je viens de finir de manger.

Yemek yemeği az önce bitirdim.

On sait comment ça va finir.

Bunun nasıl sona ereceğini biliyoruz.

- Trois mois n'ont pas suffi pour finir l'expérience.
- Trois mois furent insuffisants pour finir l'expérience.

Üç ay deneyi bitirmek için yeterli değil.

- Nous devons finir ce que nous avons commencé.
- On doit finir ce qu'on a commencé.

Başladığımız şeyi bitirmeliyiz.

- Tom vient de finir de laver la vaisselle.
- Tom vient de finir de laver les assiettes.

Tom bulaşıkları yıkamayı henüz bitirdi.

- Je suis prêt à en finir avec ça.
- Je suis prête à en finir avec ça.

Bu işi bitirmeye hazırım.

- Nous ne pouvons pas finir ceci d'ici lundi.
- On ne peut pas finir ça d'ici lundi.

Bunu pazartesiye kadar bitiremeyiz.

Qui pourrait finir par une deuxième opération.

bunun sonucunda ise yeniden ameliyat olmaları gerekiyor.

Je dois finir mon travail avant demain.

Ben yarına kadar işimi bitirtmeliyim.

Je ne veux pas finir en prison.

- Hapishaneyi boylamak istemiyorum.
- Hapse düşmek istemiyorum.

Nous allons devoir finir ceci plus tard.

Bunu daha sonra bitirmek zorunda olacağız.

Vous aviez une semaine pour finir ceci.

Bunu bitirmeniz için 1 haftanız var.

Aujourd'hui, laissons les ouvriers finir plus tôt.

Bugün işçileri eve erken gönderelim.

Je n'ai pas pu finir mes devoirs.

Ev ödevimi bitiremedim.

J'ai eu du travail qu'il fallait finir.

Bitirmem gereken işlerim vardı.

Je veux seulement finir ceci et partir.

Sadece bunu bitirmek ve gitmek istiyorum.

Je ne veux pas finir comme lui.

Onun gibi sonuçlanmak istemiyorum.

Elle a dû finir ce travail hier.

O, işi dün bitirmiş olmalı.

- Puis-je terminer ?
- Puis-je en finir ?

Bitirebilir miyim?

Voyons qui peut finir ceci en premier.

Bakalım bunu yapmayı önce kim bitirebilecek?

Ann vient de finir d'écrire son rapport.

Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.

Je viens juste de finir de déjeuner.

Az önce öğle yemeği yedim.

Je veux finir le travail moi-même.

- İşi tek başıma bitirmek istiyorum.
- İşi kendi başıma bitirmek istiyorum.

J'ai encore beaucoup de travail à finir.

Halâ yapılmamış bir sürü işim var.

Tout d'abord, nous devons finir les devoirs.

Her şeyden önce, ödevi bitirmek zorundayız.

Quand est-ce que ça va finir ?

O ne zaman bitecek?

- Ça ne prendra pas très longtemps pour finir ce travail.
- Le travail ne tardera pas à finir.

İşi bitirmek uzun süre almayacaktır.

- J'ai juste fini de déjeuner.
- Je viens de finir de déjeuner.
- Je viens de finir de dîner.

Ben sadece öğle yemeğini bitirdim.

- Tom vient de finir d'écrire une lettre pour Mary.
- Tom vient de finir d'écrire une lettre à Mary.

Tom Mary'ye bir mektup yazmayı henüz bitirdi.

La planète entière va finir par être atteinte.

tüm gezegen önünde sonunda acı çeker.

Elle vient de finir de faire la vaisselle.

Bulaşıkları yıkamayı henüz bitirdi.

Finir le travail pour mardi sera du gâteau.

İşi salıya kadar bitirmek çok kolay olacak.

Je veux finir ce travail pour 5 heures.

Saat beşe kadar bu işi bitirmek istiyorum.

Il eut du mal à finir son travail.

O, işini bitirmek için çok çalıştı.

Je pensais disposer d'un mois pour finir ceci.

Bunu bitirmek için bir ayım olduğunu düşündüm.

Combien de temps avons-nous pour finir cela ?

- Bunu bitirmek için ne kadar zamanımız var?
- Bunu ne kadar zamanda bitirmek zorundayız?

Je viens de finir de lire le livre.

Kitabı okumayı yeni bitirdim.

Je viens de finir de lire ce livre.

- Sadece bu kitabı okumayı bitirdim.
- Az önce bu kitabı okumayı bitirdim.

Je viens de finir de nettoyer le grenier.

Az önce tavan arasını temizlemeyi bitirdim.

Je viens de finir de nettoyer le garage.

Az önce garajı temizlemeyi bitirdim.

Je devrais vraiment finir ça sur-le-champ.

Şimdi bunu gerçekten bitirmeliyim.

Je dois finir mon travail pour après-demain.

Öbür güne kadar işimi yaptırmalıyım.

Je viens de finir le ménage chez toi.

Sadece senin yerini temizlemeyi bitirdim.

Kate veut finir ses devoirs à 10 heures.

Kate ona kadar ödevini bitirmek istiyor.

Ce bruit va finir par me rendre fou.

O gürültü beni neredeyse deli ediyor.

Je vais finir ce travail dans cinq jours.

Beş gün içinde işi bitireceğim.

Je viens juste de finir mon petit déjeuner.

Az önce kahvaltıyı bitirdim.

Je dois toujours finir de peindre la clôture.

Ben hâlâ çiti boyamayı bitirmek zorundayım.

- Ils veulent quelques heures de plus pour finir le rapport.
- Elles souhaitent quelques heures supplémentaires pour finir le rapport.

Onlar raporu bitirmek için birkaç saat daha istiyor.

Laissez la maladie finir, nous vous battons à nouveau

Hastalık bitsin sizi biz gene döveriz

Yumi ne peut pas le finir en un jour.

Yumi onu bir günde bitiremez.

Je ne peux pas finir ce morceau du puzzle.

Yapbozun bu kısmını bitiremiyorum.

Cela m'a pris cinq heures pour finir le travail.

İşi bitirmek beş saatimi aldı.

Ça m'a pris trois heures pour finir mes devoirs.

Ödevimi bitirmek üç saatimi aldı.

Fais une pause, ou tu vas finir par craquer.

Mola ver, yoksa hayatın kararacak.

Il fera de son mieux pour finir à temps.

Onu zamanında bitirmek için elinden geleni yapacaktır.

J'ai l'impression que ça ne va pas bien finir.

- Bu iyi sonlanmayacakmış gibi geliyor bana.
- Bu iyi sonlanacakmış gibi gelmiyor bana.

Je pense que nous pouvons finir cela plus tard.

Sanırım bunu daha sonra bitirebiliriz.

Je lui ai dit de finir rapidement son rapport.

Ona raporu çabucak bitirmesini söyledim.