Examples of using "Autrefois" in a sentence and their turkish translations:
Ben bir zamanlar sana benziyordum.
Tom sigara içerdi.
O burada yaşardı.
Sana saygı duyardım.
Eski güzel günler ne kadar harikaydı.
Geçmişte her şey daha iyiydi.
Geçmişte insanlar at arabasıyla yolculuk ederlerdi.
Bir zamanlar genç ve deliydim.
Biz, parkta oynardık.
Almanya bir zamanlar İtalya ile müttefikti.
O neredeyse imkansızdı.
Burada bir mağaza vardı.
Daha önce, firmaya yürüyerek giderdi.
Afrika'ya bir zamanlar Kara Kıta denirdi.
Ayin Latincede söylenirdi.
Dinozorlar bir zamanlar dünyayı yönetti.
Burada bir hapishane vardı.
Geçmişte dünyanın düz olduğu düşünülüyordu.
eskiden bir enerji santralinin kurulu olduğu bir bölgede.
Bu muhitte bir sanat müzesi vardı.
Buralarda büyük bir gölet vardı.
Tom bana tanıdığım bir çocuğu hatırlatıyor.
Eski dönemlerde veba birçok insanı öldürmüştür.
Buralarda bir kulübe vardı.
İzlanda Danimarka'ya aitti.
Ona saygı duyuyoruz, eskiden dernek başkanıydı.
Bu tepede küçük bir kale vardı.
- "Tanrıların sevdikleri genç ölür", denirmiş eskiden.
- "Tanrıların sevdiği insan genç ölür", demiş eskiler.
Bu tabloyu satın almış olsaydım, şimdi zengin olurdum.
Bir zamanlar Pekin'de yaşadım ama şimdi Seul'de yaşıyorum.
Eskiden çocuklar ip atlardı.
Bir zamanlar Paris'teydim ama o çok uzun zaman önceydi.
Evimin etrafında büyük ağaçlar vardı.
O, Kadın Kurtuluş Hareketinde bir eylemciydi.
Geçmişte şarabı sevmezdim ama şimdi ona bağımlıyım.
O günlerde seyahat etmek çok daha zordu.
Su altında nefes alabilmenin hayalini kurardım.
Boston'da yaşadığını bilmiyordum.