Translation of "Accent" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Accent" in a sentence and their turkish translations:

Il parle sans accent.

O, aksansız konuşur.

Son accent est parfait.

Onun aksanı mükemmeldir.

- Il s'est moqué de mon accent.
- Il se moqua de mon accent.

- Aksanımla alay etti.
- Şivemle dalga geçti.

Tom a un accent américain.

Tom'un Amerikan aksanı var.

Il a un bon accent.

Onun iyi bir aksanı var.

- Son accent laisse penser qu'il est étranger.
- Son accent suggère qu'il est étranger.

Aksanı onun bir yabancı olduğunu göstermektedir.

- Il parle anglais avec un accent allemand.
- Il parle l'anglais avec un accent allemand.

- Alman aksanıyla İngilizce konuşur.
- İngilizceyi Alman aksanıyla konuşuyor.

- Elles se sont moquées de mon accent.
- Ils se sont moqués de mon accent.

Onlar benim aksanımla dalga geçtiler.

Elle a un accent anglais différent.

Onun farklı bir İngilizce aksanı var.

Tom a un fort accent allemand.

Tom'un ağır Alman aksanı var.

Il se moqua de mon accent.

Benim telaffuzuma güldü.

Elle parle anglais avec un accent étranger.

O İngilizceyi yabancı aksanıyla konuşur.

Il excelle à imiter son accent irlandais.

İrlandalıların telaffuzunu güzel taklit ediyor.

Je n'arrive pas à localiser son accent.

- Şivesini bir yere oturtamadım.
- Nerenin aksanıyla konuştuğunu kestiremedim.

Elle parle anglais avec un accent bizarre.

O, İngilizceyi garip bir aksanla konuşuyor.

Il parle anglais avec un accent russe.

- Rus aksanıyla İngilizce konuşur.
- İngilizceyi Rus aksanıyla konuşuyor.

Il parle anglais avec un fort accent allemand.

O,İngilizceyi istikrarlı bir Alman aksanıyla konuşur.

Il parle espéranto avec un léger accent français.

O, Esperanto'yu hafif bir Fransız aksanıyla konuşuyor.

Il m'a dit que mon accent lui plaisait.

O bana aksanımdan hoşlandığını söyledi.

D'après son accent, il est originaire du Kansai.

Aksanına bakarsak, o Kansai'li.

J'ai reconnu à son accent qu'il était étasunien.

Onun Amerikan olduğunu aksanından anladım.

À son accent, je peux dire qu'il est allemand.

Onun aksanından Alman olduğunu söyleyebilirim.

Il était Français, comme je le découvris par son accent.

Aksanından anlayabildiğim kadarıyla o bir Fransızdı.

Il était français. Je pouvais le deviner d'après son accent.

Kendisi Fransız'dı. Aksanından anlayabiliyordum.

À en juger par son accent, il doit être de Kyushu.

Aksanına bakılırsa, o Kyushu'ludur.

Ton accent est bon mais ta prononciation est un peu décalée.

Senin aksanın iyi ama telaffuzun biraz zayıf.

Si on en juge par son accent, il doit être d'Osaka.

Aksanına bakılırsa, o Osaka'lı olmalı.

Sur la base de son accent, je savais qu'il était français.

Aksanından onun Fransız olduğunu anlamıştım.

- Il a un accent du sud.
- Il a l'accent du sud.

Onun bir Güney aksanı var.

Comment ça se fait que tu as un si bon accent, en anglais ?

İngilizce aksanın neden bu kadar iyi?

Il a tenté de se faire passer pour un français mais son accent l'a démasqué.

O kendisini bir Fransız olarak göstermeye çalıştı ama aksanı onu ele verdi.

Les autres enfants à l'école se moquaient de lui à cause de son étrange accent.

Garip aksanı yüzünden okuldaki diğer çocuklar onunla dalga geçti.

Le syndrome de l'accent étranger est une maladie jusqu'à présent inexpliquée, dans laquelle le patient ne peut plus prononcer sa langue maternelle correctement et semble avoir un accent étranger.

Yabancı aksan sendromu henüz açıklanamayan, hastanın anadilini daha fazla düzgün şekilde telaffuz edemeyip yabancı bir aksanla konuşmaya başlamasıyla vuku bulan tıbbi bir durumdur.