Examples of using "Accent" in a sentence and their turkish translations:
O, aksansız konuşur.
Onun aksanı mükemmeldir.
- Aksanımla alay etti.
- Şivemle dalga geçti.
Tom'un Amerikan aksanı var.
Onun iyi bir aksanı var.
Aksanı onun bir yabancı olduğunu göstermektedir.
- Alman aksanıyla İngilizce konuşur.
- İngilizceyi Alman aksanıyla konuşuyor.
Onlar benim aksanımla dalga geçtiler.
Onun farklı bir İngilizce aksanı var.
Tom'un ağır Alman aksanı var.
Benim telaffuzuma güldü.
O İngilizceyi yabancı aksanıyla konuşur.
İrlandalıların telaffuzunu güzel taklit ediyor.
- Şivesini bir yere oturtamadım.
- Nerenin aksanıyla konuştuğunu kestiremedim.
O, İngilizceyi garip bir aksanla konuşuyor.
- Rus aksanıyla İngilizce konuşur.
- İngilizceyi Rus aksanıyla konuşuyor.
O,İngilizceyi istikrarlı bir Alman aksanıyla konuşur.
O, Esperanto'yu hafif bir Fransız aksanıyla konuşuyor.
O bana aksanımdan hoşlandığını söyledi.
Aksanına bakarsak, o Kansai'li.
Onun Amerikan olduğunu aksanından anladım.
Onun aksanından Alman olduğunu söyleyebilirim.
Aksanından anlayabildiğim kadarıyla o bir Fransızdı.
Kendisi Fransız'dı. Aksanından anlayabiliyordum.
Aksanına bakılırsa, o Kyushu'ludur.
Senin aksanın iyi ama telaffuzun biraz zayıf.
Aksanına bakılırsa, o Osaka'lı olmalı.
Aksanından onun Fransız olduğunu anlamıştım.
Onun bir Güney aksanı var.
İngilizce aksanın neden bu kadar iyi?
O kendisini bir Fransız olarak göstermeye çalıştı ama aksanı onu ele verdi.
Garip aksanı yüzünden okuldaki diğer çocuklar onunla dalga geçti.
Yabancı aksan sendromu henüz açıklanamayan, hastanın anadilini daha fazla düzgün şekilde telaffuz edemeyip yabancı bir aksanla konuşmaya başlamasıyla vuku bulan tıbbi bir durumdur.