Translation of "épée" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "épée" in a sentence and their turkish translations:

- Tom abaissa son épée.
- Tom a abaissé son épée.

Tom kılıcını indirdi.

Je veux une épée !

Bir kılıç istiyorum!

C'est une belle épée.

Bu güzel bir kılıç.

Donne-moi mon épée.

Bana kılıcımı verin.

Donne-moi ton épée.

Kılıcını bana ver.

Mon épée est ma vie.

Kılıcım yaşamımdır.

J'ai besoin de mon épée.

Kılıcıma ihtiyacım var.

- Il tira son épée en un éclair.
- Il dégaina son épée en un éclair.

O, kılıcını çıkardı.

Et brisèrent son épée en deux.

ve kılıcını kırdılar.

C'est une épée à double-tranchant.

- İki ucu keskin kılıç.
- İki ucu keskin bıçak.

Cette épée a une étrange histoire.

Bu kılıcın tuhaf bir tarihi var.

Cette épée convient à un Prince.

Şu kılıç bir prens için uygun.

Lui donne son épée pour prêter allégeance.

ona bağlılık yemini etmesi için kılıcını verir.

Je veux une épée comme celle-ci !

Böyle bir kılıç istiyorum!

Il a été tué avec une épée.

O, bir kılıçla öldürüldü.

Il nettoya le sang de son épée.

Kılıcındaki kanı yıkayarak temizledi.

Ton épée... En connais-tu la signification ?

Senin kılıcın. Onun önemini biliyor musun?

Il s’est acheté un bouclier et une épée.

O bir kalkan ve bir kılıç aldı.

Lieutenant, ma patience est plus courte que mon épée.

Teğmen, benim sabrım kılıcımdan daha kısadır.

Encore une fois, ils enseignaient comment utiliser un bouclier épée

yine kılıç kalkan kullanmayı öğretiyorlardı

Hardrada se jeta au cœur du combat, sans armure, brandissant son épée à

Diyor . Hardrada, zırhsız bir şekilde iki eliyle

Mon épée peut être émoussée, mais c'est plus qu'il n'en faut pour quelqu'un comme toi.

Kılıcım kör olabilir ama o senin gibi biri için fazlasıyla yeterli.