Examples of using "Mahdollisuus" in a sentence and their turkish translations:
Tom'a ikici bir şans verin.
Bir seçeneğin var.
Tom'a bir şans verelim.
Şansımız var mı?
Bir savaş ihtimali var.
Bizim hâlâ bir şansımız var.
Sadece bir şansımız var.
Tom'a bir şans vermeliyim.
Sadece bir şansımız vardı.
Onun bir olasılık olduğunu düşünüyorum.
Tom'un iyi bir şansı var.
Tom'un hâlâ bir şansı olabilir.
Onu mühürleme şansım oldu.
Başaracağına dair küçük bir şans var.
Böyle bir fırsat ancak kırk yılda bir gelir.
Vazgeçme. Hâlâ bir şansın var.
Lütfen Tom'a bir şans ver.
Bu yol, buradan çıkmak için en iyi şansım olacak.
Hangi seçenek panzehri yenilememiz için bize en iyi şansı verir?
Tom'un geç kalacağına dair zayıf bir ihtimal var.
Dolunay ve dolunaya yakın gecelerde en çok şansa sahip.
Bunu toplantıya kadar yapamayacağıma dair zayıf bir ihtimal var.
Ama bu gece Ay parlak. O yüzden flamingoların şansı var.
Gerçekten ne olduğunu bize söylemesi için Tom'a bir fırsat vermeliyiz.
- Bu senin tek şansın.
- Bu senin yegâne şansın.
- Bu senin yegâne imkâniyetin.
- Bu sizin tek şansınız.
Onun bir olasılık olabileceğini düşündüm.
Deney başarılı olmalı. Sonraki şans elli yıl içinde ortaya çıkacaktır.
Sana bir şey sormama izin ver Tom. Gerçekten şansımızın olduğunu düşünüyor musun?
Tom yarın Boston'a hareket edeceği için, bugün bunu ona vermek için son şansımız.
Lütfen bize bir şans ver.
İdeal bir hayatın peşindeyiz, bunun sebebi içimizde onun için başlangıç ve olasılığa sahip olmamızdır.