Translation of "Worm" in Turkish

And worm tracks?

Solucan izlerinin?

The worm turns.

Sabır tükeniyor.

The worm wriggles.

Solucan kıvrılır.

Tom is a worm.

Tom karaktersiz biri.

Even a worm will turn.

- En sakin bir insan bile bir noktada sinirlenir.
- Kuzu bile kurt olur.

He writhes like a worm.

O bir solucan gibi kıvranıyor.

This is a nematode worm.

Bu bir yuvarlak solucan.

It writhes like a worm.

O bir solucan gibi debeleniyor.

Worm castings continually enrich the soil.

Solucan gübresi sürekli olarak toprağı zenginleştirir.

The early bird catches the worm.

Erken kalkan erken yol alır.

Tom put a worm on the hook.

Tom çengele bir solucan taktı.

Tom found a worm hiding behind the rock.

Tom taşın arkasına saklanan bir solucan buldu.

The worm is being eaten by a bird.

Solucan bir kuş tarafından yeniliyor.

It's the early bird that catches the worm.

- Erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır.
- Erken kalklan yol alır.

The blackbird found a little red worm in the green grass.

Karatavuk çimin içinde küçük kırmızı bir solucan buldu.

He seldom reads an editorial and is not a book worm.

O nadiren bir başyazı okur ve o bir kitap kurdu değildir.

Does a worm scream silently when a fisherman impales it on a hook?

Bir balıkçı onu bir kancaya taktığı zaman, bir solucan sessizce çığlık atar mı?

I ate half the apple before I noticed there was a worm in it.

İçinde bir kurt olduğunu fark etmeden önce elmanın yarısını yedim.

Hookworm is a worm, a parasite of man, that sticks to the small intestine.

Kancalı kurt bir kurttur, ince bağırsağa yapışan bir insan paraziti.

Okay, so we're going to leave the worm and eat some of that cambium instead.

Pekâlâ, solucanı bırakacağız ve bu büyütkendokuyu yiyeceğim.

- When Tom looked down at the apple he was eating, he realized that he had eaten half a worm.
- When Tom looked down at the apple he was eating, he realized he had eaten half a worm.

Tom yediği elmaya baktığında yarım solucan yediğini fark etti.