Translation of "Turns" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Turns" in a sentence and their turkish translations:

Take turns.

Nöbetleşerek yapın.

The worm turns.

Sabır tükeniyor.

We'll take turns.

Sırayla yapacağız.

Let's take turns.

Nöbetleşe yapalım.

We're taking turns.

Biz sıra ile yapıyoruz.

We took turns singing

Sırayla şarkı söylüyorduk

Because it turns out

çünkü ortaya çıktı ki

And the world turns

birde dünya dönüyor üstüne

Milk easily turns sour.

Süt kolayca ekşir.

Tom turns thirteen today.

- Tom bugün on üç oluyor.
- Tom bugün on üçe giriyor.

Let's take turns driving.

Arabayı sırayla sürelim.

We took turns driving.

Nöbetleşe arabayı sürdük.

We slept by turns.

Biz nöbetleşe uyuduk.

Wikipedia turns 15 today.

- Bugün Wikipedia 15 yaşına girdi.
- Vikipedi 15. yılını doldurdu bugün.

We could take turns.

Sıra ile yapabiliriz.

Let's take turns rowing.

Sırayla kürek çekelim.

turns it into a casino

burayı bir casino haline çeviriyor

He really turns me off.

O gerçekten beni bıktırıyor.

The road turns left there.

Yol orada sola döner.

Water power turns the wheel.

Çarkı su gücü çeviriyor.

You agreed to take turns.

Sıra ile yapmayı kabul ettin.

Tom and Mary took turns.

Tom ve Mary sıra ile yaptı.

Heat turns ice into water.

Isı buzu suya döndürür.

Love soon turns into bitterness.

Aşk yakında acıya dönüşür.

Tom and I took turns.

Tom ve ben nöbetleşe yaptık.

The wheel of Fortune turns.

Çarkıfelek dönüyor.

- Tom and Mary took turns driving.
- Tom and Mary took turns with the driving.

Tom ve Mary arabayı sırayla sürdü.

But turns out I was wrong.

ama yanılmıştım.

And everything turns into a head

Ve her şey başa sarıyor

We took turns with the driving.

Biz dönüşümlü olarak araba sürdük.

We took turns driving the car.

Arabayı sırayla sürdük.

A bad penny always turns up.

Kapıdan kovsan bacadan girer.

Let's take turns rowing the boat.

Nöbetleşe kürek çekelim.

Tom and I took turns driving.

Tom ve ben arabayı sırayla sürdük.

We took turns cleaning the room.

Odayı sırayla temizledik.

They took turns driving the car.

Onlar arabayı sırayla sürdüler.

It turns out Tom wasn't lying.

Tom'un yalan söylemediği çıkıyor.

Wait till the light turns green.

Işık yeşile dönünceye kadar bekle.

Tom and Mary are taking turns.

Tom ve Mary sırayla yapıyorlar.

It turns out I still have friends,

Hâlâ arkadaşlarım var,

Because it turns on the attention system,

Çünkü dikkat sistemini,

50 or 100 turns around the sun.

Güneş etrafında 50 veya 100 dönüş.

And turns hunting into a simple reflex.

ve avlanmayı basit bir refleks haline getirdiği ile alakalı.

Because that's what turns an artistic statement

Çünkü sanatsal bir ifadeyi

The environment quickly turns cold and dark,

ve karanlığa dönüştüğünden

He turns a deaf ear to me.

O beni duymazdan geliyor.

If life turns its back on you...

Eğer hayat sırtını sana dönerse...

At low temperatures, water turns to ice.

Su düşük sıcaklıklarda buza dönüşür.

Let's wait here until he turns up.

O gelene kadar burada bekleyelim.

We took turns in washing the car.

Arabayı nöbetleşe yıkadık.

Today my son turns four years old.

Bugün oğlum dört yaşına giriyor.

When water boils, it turns into steam.

Su kaynadığında buhara dönüşür.

This road is full of sharp turns.

Bu yol keskin virajlarla doludur.

After death my soul turns into nothing.

Ölümden sonra ruhum hiçbir şeye dönüşmüyor.

Tom turns 30 three days before Christmas.

Tom Noelden üç gün önce 30 yaşına basıyor.

Everything I do turns into a disaster.

Yaptığım her şey bir felakete dönüşüyor.

Let's see how this story turns out.

Bu hikayenin nasıl sonuçlanacağını görelim.

Tom turns ninety the day after tomorrow.

Tom yarından sonraki gün doksan yaşına girecek.

turns out to be not true or incomplete.

doğru olmadığı veya eksik olduğu ortaya çıkıyor.

Turns out, it helps to follow the money.

Anlaşılan o ki, parayı takip etmekte fayda var.

Fred and George took turns with the driving.

Fred ve George arayı nöbetleşerek sürdüler.

Nobody knows why he turns down my help.

Yardımımı niçin reddettiğini kimse bilmiyor.

They had to take turns pushing the car.

Arabayı sırayla itmek zorunda kaldılar.

The family members nursed the patient in turns.

Aile üyeleri hastaya nöbetleşe baktılar.

Ice turns back into water when it melts.

Buz eridiğinde tekrar suya dönüşür.

The world turns around sex, money and drugs.

Dünya seks, para ve uyuşturucu etrafında dönüyor.

This particle turns a noun into a verb.

Bu edat bir ismi bir fiile dönüştürür.

Tom and I'll take turns watching your kids.

Tom ve ben çocuklarınıza sırayla bakacağız.

Tom and Mary take turns washing the dishes.

Tom ve Mary bulaşıkları sırayla yıkarlar.

Tom and Mary took turns driving the car.

Tom ve Mary arabayı sırayla sürerler.

We took care of our children by turns.

Nöbetleşe çocuklarımıza baktık.

The boy, it turns out, has already vanished.

Çocuk, o çıkıyor, zaten gözden kayboldu.

The road turns a bit to the west.

Yol biraz batıya doğru döner.

Russian speech without swearing turns into a report.

Küfürsüz bir Rus konuşması bir rapor haline dönüşür.

Boiling water evaporates and turns into a gas.

kaynayan su buharlaşır ve gaz haline dönüşür.

We took care of our horses by turns.

Atlarımıza nöbetleşe baktık.

Tom and Mary took turns with the driving.

Tom ve Mary araba sürmeyi sırayla yaptılar.

Love quickly burns out and turns into hate.

Aşk çabucak yanar ve nefrete dönüşür.

Tom and I agreed to take turns driving.

Tom ve ben sırayla araba sürmeyi kabul ettik.

They took turns drinking from the water fountain.

Sırayla çeşmeden su içtiler.

He turns 20 three days before New Year.

Yılbaşından üç gün önce yirmi yaşına girecek.

Why don't we take turns rowing the boat?

Neden teknede sıra ile kürek çekmiyoruz?

Turns out he had gone through the same pain.

Aynı acıya katlandığı ortaya çıktı.

Well, it turns out that it's become painfully obvious

Acı verici şekilde apaçık ortada ki

Don't worry, it turns out OK in the end."

Merak etme, sonunda her şey iyileşir."

But the rhino reads his moves, turns, and charges.

Fakat gergedan ne yapacağını anlıyor, dönüp saldırıyor.

Now it turns into a kind of visual war

artık bir nevi görsel savaşa dönüşüyor bu iş

It will not be long before he turns up.

Dönüşü uzak olmayacak.

She always turns a deaf ear to my advice.

Her zaman tavsiyemi duymazdan gelir.

It turns out that we became hopeful in vain.

Meğer boş yere ümitlenmişiz.

Tom and Mary take turns taking out the garbage.

Tom ve Mary sırayla çöpü çıkarırlar.

We took turns driving on the way to Osaka.

Osaka'ya giderken arabayı nöbetleşe sürdük.

He turns me on when he wears those clothes.

O, bu elbiseyi giydiği zaman beni heyecanlandırır.

Tom and Mary took turns taking care of John.

Tom ve Mary nöbetleşe Johm'la ilgilendi.

Tom and Mary took turns caring for the baby.

Tom ve Mary sıra ile bebeğe baktı.

It turns out that Tom never graduated from college.

Tom'un üniversiteden mezun olmadığı ortaya çıktı.

My father's factory turns out 30,000 cars each month.

Babamın fabrikası her ay 30.000 araba üretiyor.

A bad wife turns her husband into a shipwreck.

Kötü bir eş kocasını bir gemi enkazına dönüştürür.