Examples of using "Whistle" in a sentence and their turkish translations:
- Islık çalamam.
- Ben ıslık çalamam.
O ıslık çalamaz.
Tom ıslık çalamaz.
Düdük üfledi.
Islık çalabilir misin?
Düdüğün nerede?
Islık çalmasına izin verme.
Okulda ıslık çalma.
Tom bir ıslık duydu.
Birinin ıslık çaldığını duydum.
O ıslık çalmayı bilir.
Bir düdüğe ihtiyacım yok.
Ben tertemizim.
İspiyonlamayacağım.
Hakem düdüğünü üfledi.
Tom nasıl ıslık çalacağını biliyor.
Nasıl ıslık çalacağımı biliyorum.
Bu ıslığı kendi başıma yaptım.
Michael Woodford gibi itirafçılar var.
O, bir melodiyi ıslıkla çalmaya başladı.
Polis memuru düdüğünü çaldı.
Islık çalmayı biliyor musun?
Tom kendi kendisine ıslık çalmaya başladı.
Bu tertemiz.
Tom bana nasıl ıslık çalacağımı öğretti.
Tom ıslıkla bir melodi çalmaya başladı.
Mary küçükken oyuncak düdük çalardı.
Tom bir düdük çıkardı ve onu üfledi.
Tom, teneke düdüğü çok iyi çalamaz.
Onlar düdük sesini duyduklarında son hızla başladılar.
Köpeğimi ıslık çaldığımda gelecek şekilde eğittim.
O, düdüğü duyduğunda caddeyi geçti.
Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.
Tren sürücüsü, düdüğüyle kalkışın sinyalini verdi.
Oyuncak düdüğü nasıl çalacağımı bilmiyorum.
Buharlı trenin düdüğü bizi şafakta uyandırdı.
Gemi keskin bir düdükle limandan ayrıldı.
Polis arabayı durdurmak için ıslık çaldı.
Şirket sorunu giderme yerine ispiyoncuyu kovdu.
Biz şafak vakti buharlı lokomotif düdüğü ile uyandırıldık.
Gecenin ortasında birinin ıslık çaldığını duydun mu?
John'un komşusu John'u uyuşturucu satarken görünce, onu ihbar etti.
"Onun üzerinde herhangi bir kir buldun mu?" "Hayır, o tertemiz."
Polis düdüğünü çaldı ve arabanın durması için bir işaret verdi.
Tom gün batımına bakarken rıhtımda tin whistle çalarak oturmayı sever.
Ben dünyadaki tüm kuşların efendisiyim ve sadece düdüğüme üflemek zorundayım ve her biri bana gelecektir.