Examples of using "Wasted" in a sentence and their turkish translations:
Tom heba olmuş.
Ben heba oldum.
Sen heba olmuş görünüyorsun.
O zamanı boşa harcadı.
Biz boşa harcandık.
- Tom zaman kaybetti.
- Tom boşa zaman harcadı.
Bir sürü zaman boşa gitti.
Tom tamamen heder olmuş.
Aşk asla boşa gitmez.
- Kafaları çekmeye gideyim.
- Hadi gidip dağıtalım.
Boşa harcanmış zaman telafi edilemez.
Paramı boşa harcadım.
Yeterince zaman harcadık.
Tamamen tükendik.
Vaktimi boşa harcadın.
Yiyecek israf edilmemelidir.
McClellan zamanı boşa harcamadı.
Bütünüyle tükenmiştim.
Bu boşa giden paraydı.
Sadece 30 dakika boşa harcadık.
Tom zaten oldukça israf edilmiş görünüyor.
Zaten yeterince zaman israf ettik.
Zamanın israf edilmeyecek.
Tüm enerji israf edildi.
Müttefikler hiç boşa zaman harcamadı.
Para boşa harcanmıyor.
Tom boşa gitmiş, değil mi?
Sami çok zaman harcadı.
Zamanını boşa harcadığım için üzgünüm.
Zamanımı boşa harcamamalıydım.
Bir sürü zaman boşa gitti.
Çok zaman kaybettik.
Yeterince zamanımı harcadın.
Tom çok zaman harcadı.
Hiçbir şeyin boşa harcanmadığından emin olalım.
Zamanını boşa harcadığı için pişman.
Tom boşa harcanmış.
Tom onu yaparak boşa vakit harcamadı.
- Bütün uğraşlar boşa gitmişti.
- Onca emek heba olmuştu.
Bu kadar çok parayı boşa harcadığım için üzgünüm.
Parayı boşa harcadığıma pişmanım.
Harcanmış zamanı geri alamazsın.
Parasını boşa harcadığına üzülüyor.
Seni bekleyerek tüm sabahı boşa harcadım.
Zaten yeterince zamanımı harcadın.
Zaten bu konuda yeterince zaman israf ettik.
Tom çok zaman israf ettiğine pişman oldu.
Bu kadar çok parayı boşa harcamış olmam çok kötü.
Zamanını boşa harcadığımı hissediyorum.
Tokyo harekete geçmede boşa zaman geçirmedi.
Bu zamanın hepsinin nasıl tüketildiğidir.
Domuzun hiçbir parçası boşa gitmedi.
Biz zaten çok zaman israf ettik.
Boşa geçen zamanı telafi etmek zor.
Kahkaha olmayan bir gün, boşa harcanmış bir gündür.
Bence zaten bir sürü zamanı boşa harcadık.
Bence zamanımızdan yeterince boşa harcadık.
Bence zamanınızdan yeterince boşa harcadık.
Keşke çok fazla zamanı boşa harcamasaydım.
Onu okuyarak zamanımı boşa harcamamalıydım.
Fadıl ve Leyla denemek için biraz vakit kaybettiler.
Onu yaparak zamanımızı boşa harcamamamız gerekirdi.
O sarhoş.
Çok zamanı israf ettiğime pişmanım.
O filmi izleyerek vaktimi boşa harcamamalıydım.
Şimdiye kadar ne kadar zaman israf ettiğimizi merak ediyorum.
Zamanımı seninle boşa harcadığıma inanamıyorum.
It's a shame the way natural resources are wasted.
Tom boşa zaman harcamadı.
Tom'u ararken bir sürü zaman boşa harcadık.
Tom hayatının büyük kısmını boşa geçirdiğine pişman oldu.
Tom bir sürü alakasız ayrıntıları bildirerek zamanımızı boşa harcadı.
Amerika Birleşik Devletlerinde yiyeceklerin yüzde kırkı israf edilmektedir.
Hayatının önemli bir bölümünü boşa harcadığı için pişmanlık duyuyordu.
Yiyecek boşa gitmedi.
Ben sadece bu şeyi tamir ettirmeye çalışarak üç saati israf ettim.
2010'a baktığımızda, sanırım çok fazla zaman israf ettim.
Kaybolan zamanı telafi etmek için acele ediyorduk.
Tek yapmanız gereken şey boşa harcadığınız zamanı geri almanızdır.
Bu arabayı çalıştırmaya çalışırken zaten birkaç öğleden sonrayı boşa harcadım.
Tom'un fikrini değiştirmesini ikna etmeye çalışarak zamanımı boşa harcamamalıydım.
Hayatımda geriye baktığımda, ben ne kadar çok zamanı boşa harcadığımın farkındayım.
Tom ne kadar zamanın boşa harcandığını hesaplamada daha fazla zamanı boşa harcamak istemedi.
Dün gece bir arkadaşınızın doğum gününü, saçıp savurarak tamamen tükettiğimiz şampanya kasalarıyla kutladık.
Çok zaman kaybettik.
Jim kızgın çünkü sinema randevusu gerçekleşmedi ve yağmurda onu bekleyerek bir saat geçirdi.
İnsanlara "Lise yıllarında en çok pişman olduğunuz şey nedir?" diye sorduğumda, hemen hemen hepsi aynı şeyi söylerler: Zamanımızın çoğunu boşa harcadık.
Çok yorgunum.
Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.
O felçli.