Translation of "Wasted" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Wasted" in a sentence and their turkish translations:

Tom's wasted.

Tom heba olmuş.

I'm wasted.

Ben heba oldum.

You look wasted.

Sen heba olmuş görünüyorsun.

She wasted time.

O zamanı boşa harcadı.

We were wasted.

Biz boşa harcandık.

Tom wasted time.

- Tom zaman kaybetti.
- Tom boşa zaman harcadı.

- Much time was wasted.
- A lot of time was wasted.

Bir sürü zaman boşa gitti.

Tom was totally wasted.

Tom tamamen heder olmuş.

Love is never wasted.

Aşk asla boşa gitmez.

Let's go get wasted.

- Kafaları çekmeye gideyim.
- Hadi gidip dağıtalım.

Wasted time is irretrievable.

Boşa harcanmış zaman telafi edilemez.

I've wasted my money.

Paramı boşa harcadım.

We've wasted enough time.

Yeterince zaman harcadık.

We were totally wasted.

Tamamen tükendik.

You've wasted my time.

Vaktimi boşa harcadın.

Food shouldn't be wasted.

Yiyecek israf edilmemelidir.

McClellan wasted no time.

McClellan zamanı boşa harcamadı.

I was totally wasted.

Bütünüyle tükenmiştim.

That was money wasted.

Bu boşa giden paraydı.

We just wasted 30 minutes.

Sadece 30 dakika boşa harcadık.

Tom seems pretty wasted already.

Tom zaten oldukça israf edilmiş görünüyor.

We've already wasted enough time.

Zaten yeterince zaman israf ettik.

Your time won't be wasted.

Zamanın israf edilmeyecek.

All the energy was wasted.

Tüm enerji israf edildi.

The Allies wasted no time.

Müttefikler hiç boşa zaman harcamadı.

The money isn't being wasted.

Para boşa harcanmıyor.

Tom is wasted, isn't he?

Tom boşa gitmiş, değil mi?

Sami wasted so much time.

Sami çok zaman harcadı.

- I'm sorry I wasted your time.
- I'm sorry that I wasted your time.

Zamanını boşa harcadığım için üzgünüm.

I shouldn't have wasted my time.

Zamanımı boşa harcamamalıydım.

A lot of time was wasted.

Bir sürü zaman boşa gitti.

We wasted a lot of time.

Çok zaman kaybettik.

You've wasted enough of my time.

Yeterince zamanımı harcadın.

Tom wasted a lot of time.

Tom çok zaman harcadı.

Let's make sure nothing is wasted.

Hiçbir şeyin boşa harcanmadığından emin olalım.

He regrets having wasted his time.

Zamanını boşa harcadığı için pişman.

- Tom is sloshed.
- Tom is wasted.

Tom boşa harcanmış.

Tom wasted no time doing that.

Tom onu yaparak boşa vakit harcamadı.

All the hard work was wasted.

- Bütün uğraşlar boşa gitmişti.
- Onca emek heba olmuştu.

- I'm sorry I wasted so much money.
- I'm sorry that I wasted so much money.

Bu kadar çok parayı boşa harcadığım için üzgünüm.

I regret that I wasted the money.

Parayı boşa harcadığıma pişmanım.

You can't get back the wasted time.

Harcanmış zamanı geri alamazsın.

He regrets his having wasted his money.

Parasını boşa harcadığına üzülüyor.

I wasted all morning waiting for you.

Seni bekleyerek tüm sabahı boşa harcadım.

You've wasted enough of my time already.

Zaten yeterince zamanımı harcadın.

We've already wasted enough time on this.

Zaten bu konuda yeterince zaman israf ettik.

Tom regretted having wasted so much time.

Tom çok zaman israf ettiğine pişman oldu.

Too bad I wasted so much money.

Bu kadar çok parayı boşa harcamış olmam çok kötü.

I feel that I've wasted your time.

Zamanını boşa harcadığımı hissediyorum.

Tokyo wasted no time in taking action.

Tokyo harekete geçmede boşa zaman geçirmedi.

This is how time is all wasted.

Bu zamanın hepsinin nasıl tüketildiğidir.

No part of the pig is wasted.

Domuzun hiçbir parçası boşa gitmedi.

We've already wasted a lot of time.

Biz zaten çok zaman israf ettik.

- It is difficult to make up for wasted time.
- It's difficult to make up for wasted time.

Boşa geçen zamanı telafi etmek zor.

A day without laughter is a day wasted.

Kahkaha olmayan bir gün, boşa harcanmış bir gündür.

I think we've already wasted too much time.

Bence zaten bir sürü zamanı boşa harcadık.

I think we've wasted enough of our time.

Bence zamanımızdan yeterince boşa harcadık.

I think we've wasted enough of your time.

Bence zamanınızdan yeterince boşa harcadık.

I wish I hadn't wasted so much time.

Keşke çok fazla zamanı boşa harcamasaydım.

I shouldn't have wasted my time reading that.

Onu okuyarak zamanımı boşa harcamamalıydım.

Fadil and Layla wasted little time to try.

Fadıl ve Leyla denemek için biraz vakit kaybettiler.

We shouldn't have wasted our time doing that.

Onu yaparak zamanımızı boşa harcamamamız gerekirdi.

- He's wasted.
- He's out of it.
- He's legless.

O sarhoş.

I regretted having wasted a great deal of time.

Çok zamanı israf ettiğime pişmanım.

I shouldn't have wasted my time watching that movie.

O filmi izleyerek vaktimi boşa harcamamalıydım.

I wonder how much time we've wasted so far.

Şimdiye kadar ne kadar zaman israf ettiğimizi merak ediyorum.

I can't believe I've wasted my time with you.

Zamanımı seninle boşa harcadığıma inanamıyorum.

It's a shame the way natural resources are wasted.

It's a shame the way natural resources are wasted.

- Tom didn't waste any time.
- Tom wasted no time.

Tom boşa zaman harcamadı.

We wasted a lot of time looking for Tom.

Tom'u ararken bir sürü zaman boşa harcadık.

Tom regretted having wasted a great deal of his life.

Tom hayatının büyük kısmını boşa geçirdiğine pişman oldu.

Tom wasted our time reporting a lot of irrelevant details.

Tom bir sürü alakasız ayrıntıları bildirerek zamanımızı boşa harcadı.

Forty percent of food in the United States is wasted.

Amerika Birleşik Devletlerinde yiyeceklerin yüzde kırkı israf edilmektedir.

He regretted having wasted a great deal of his life.

Hayatının önemli bir bölümünü boşa harcadığı için pişmanlık duyuyordu.

- The food didn't go to waste.
- The food did not go to waste.
- The food didn't get wasted.
- The food did not get wasted.

Yiyecek boşa gitmedi.

I just wasted three hours trying to get this thing fixed.

Ben sadece bu şeyi tamir ettirmeye çalışarak üç saati israf ettim.

Looking back at 2010, I think I wasted too much time.

2010'a baktığımızda, sanırım çok fazla zaman israf ettim.

We were hurrying in order to make up for the wasted time.

Kaybolan zamanı telafi etmek için acele ediyorduk.

All you need to do is get back the time you have wasted.

Tek yapmanız gereken şey boşa harcadığınız zamanı geri almanızdır.

I've already wasted a couple of afternoons trying to get this car running.

Bu arabayı çalıştırmaya çalışırken zaten birkaç öğleden sonrayı boşa harcadım.

I shouldn't have wasted my time trying to convince Tom to change his mind.

Tom'un fikrini değiştirmesini ikna etmeye çalışarak zamanımı boşa harcamamalıydım.

When I look back on my life, I realize how much time I wasted.

Hayatımda geriye baktığımda, ben ne kadar çok zamanı boşa harcadığımın farkındayım.

Tom didn't want to waste any more time calculating how much time had been wasted.

Tom ne kadar zamanın boşa harcandığını hesaplamada daha fazla zamanı boşa harcamak istemedi.

Last night, we celebrated a friend's birthday with cases of Champagne, we ended up completely wasted.

Dün gece bir arkadaşınızın doğum gününü, saçıp savurarak tamamen tükettiğimiz şampanya kasalarıyla kutladık.

- We lost a lot of time.
- We wasted a lot of time.
- We've been wasting a lot of time.

Çok zaman kaybettik.

Jim's angry because his date for the movie stood him up and he wasted an hour waiting for her in the rain.

Jim kızgın çünkü sinema randevusu gerçekleşmedi ve yağmurda onu bekleyerek bir saat geçirdi.

When I ask people what they regret most about high school, they nearly all say the same thing: that they wasted so much time.

İnsanlara "Lise yıllarında en çok pişman olduğunuz şey nedir?" diye sorduğumda, hemen hemen hepsi aynı şeyi söylerler: Zamanımızın çoğunu boşa harcadık.

- I'm exhausted.
- I'm worn out.
- I am exhausted.
- I'm really tired.
- I'm dead tired.
- I'm shattered.
- I am shattered.
- I'm knackered.
- I am knackered.
- I'm wasted.
- I'm exhausted!
- I'm bushed.

Çok yorgunum.

By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it.

Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.

- He's paralytic.
- He's as drunk as a fiddler.
- He's wasted.
- He's shit-faced.
- He's piss drunk.
- He's trashed.
- He's tanked.
- He's sloshed.
- He's plastered.
- He's completely gone.
- He's hammered.
- He's out of it.
- He's legless.

O felçli.