Examples of using "Throwing" in a sentence and their turkish translations:
İstifra ediyorum.
Sürekli kusuyorum.
- Sen beni kapı dışarı mı ediyorsun?
- Siz beni kapı dışarı mı ediyorsunuz?
Sen kasıtlı olarak yeniliyorsun.
Ben bir şey atmıyorum.
Biz bunu atmıyoruz.
Bazı insanlar taş atmaya başladılar.
Kusuyor gibi hissettim.
Kusacak gibi hissediyorum.
Havluyu atıyorum.
Sami bir parti veriyordu.
...ağını üstüne kapadı.
O, bıçak fırlatma konusunda bir uzmandır.
Tom kuşlara taş atıyor.
Ben kargalara taş atıyorum.
Sen tüm yaşamını boşa harcıyorsun.
Bir erkek çocuğu bir taş atıyor.
Kağıtları odanın içine fırlatıyorlar.
Onları neden atıyorsun?
aradığım tipin tüm özelliklerini yazdım;
O taşı fırlatmanın amacı nedir?
Her zaman ağırlığını hissettiriyor.
Tom bıçak fırlatmada bir uzmandır.
Tom gelecek cumartesi bir parti veriyor.
O, eski gazeteleri atıyor.
Tom her zaman ağırlığını koyuyor.
Öğrenciler birbirlerine kartopu atıyorlardı.
Tom suya taşlar fırlatıyordu.
Tom gölete taşlar atıyor.
hani sen sevgiline o fotoğrafları atıyorsun ya hani!
Beni uçak tuttu ve kusacak gibi hissettim.
Tom, Mary'nin bir parti verdiğini biliyordu.
Keşke eşyaları bana atmaktan vazgeçsen.
Öğrenciler birbirlerine kağıt atıyorlardı.
Tom Mary'nin taşları suya atışını izledi.
Bir çocuk köpeğe taşlar fırlatıyordu.
Soğukkanlılığını kaybetti ve eşyaları fırlatmaya başladı.
Tom'un senin köpeğine taşlar attığını gördüm.
Vazgeçerim.
hemen atıyorsun bir tane mail adamlara
Zor kullanarak istediğini elde eder.
Bizim yerimizde cuma akşamı bir parti veriyoruz.
Neden bu şeyleri ateşe atıyorsun?
Neden bu şeyleri ateşe atıyorsun?
Bu eski fotoğrafların hepsini neredeyse çöpe atıyordum.
Tom diğer bir öğrenciye bir sandalye fırlattığı için okuldan uzaklaştırıldı.
Çocuklar arka bahçede top fırlatıyorlar.
Tom kusuyor.
Onu atmayı düşündüm ama onu saklamaya karar verdim.
"Neden kitapları ateşe atıyorsun?" "Çünkü üşüyorum."
Kalabalıktaki insanların bazıları bira şişelerini atıyorlardı.
Tom gelecek cumartesi Mary için sürpriz bir doğum günü partisi düzenliyor.
O kot pantolonu satın almıyoruz. Parasını sokağa atıyoruz.
Tom eski video kaset çalarını atmak yerine satmaya çalıştı fakat hiç kimse onu almadı bu yüzden sonunda onu attı.
Justin Bieber komşusunun evine yumurta fırlattığı için soruşturma altında.
Bu akşam bir parti veriyoruz.
Çocuk dairesinin penceresinden insanlara yumurtalar atmayı seviyordu.
Kusmak istiyorum.
Yumurta atmak yumurtalar tarafından yapılan hasar 400 doları aşarsa bir suçtur.
Eski mobilyanı atma yerine neden onu hayır kurumuna vermiyorsun?
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
Kendini bir saldırıya atarak savaşın kontrolünü kaybetti ve Bernadotte'nin Kuzey Ordusu
ve onları vantuzlarıyla kaldırıp nazikçe yuvasından atmaya başladı.
Midem bulandı.