Examples of using "Surviving" in a sentence and their turkish translations:
Yaşamayı sürdürüyoruz.
Yaşıyorum.
Tom yaşıyor.
bağlılık sözü almanın iyi bir fikir olacağını düşünüyor .
Tom'un hayatta kalan üç çocuğu var.
en eski ayakta kalan yapılardan da bir tanesi
Benim hayatta kalma şansım nedir?
Hayatta kalan mültecilerin özgürlük gözünde tütüyor.
- Tom hayatta kalma şansına sahip değildi.
- Tom'un hayatta kalma şansı yoktu.
Ormanda hayatta kalmak kolay değil.
İyi iş! Bu çölde hayatta kalmak kolay değil
Bu akıllıca bir yöntem ve iyi bir karardı. Aferin size. Tamam.
- Ailemden sağ kalan tek kişi benim.
- Ailemden hayatta olan bir ben varım.
Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.
Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.
Bu, yaşayan balıklar için ya boğulmak demek ya da ölümüne ezilmek.
Bu adamların nasıl hayatta kaldıklarını görmek oldukça etkileyiciydi.
Bugün ise sağ kalan altı türü var ve iki gruba ayrılıyorlar.
Hayatta kalma olasılığı nedir?
Eğer Tom Mary'ye yardım etmeseydi, onun hayatta kalma şansı olmayacaktı.
Geceden sağ çıkmanın en iyi yolu en ince dala tünemek.
Hayatta kalma şansımız olmadığını benim kadar iyi biliyorsun.
Adamdan uçan kurtulamadığı gibi dalanda kurtulamamış
Onların yarısından daha az sağ kalanı ile beş yüz asker şehre gönderildi.
Asya'nın hayatta kalan birkaç büyük maymunundan biri, birden Scourfield ve rehberine dal fırlatmaya başladı.
Bataklıktan hayatta kalan son filinin sırtında çıkıyor, büyük ihtimalle "Cesur Suriyeli"