Translation of "Space" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Space" in a sentence and their turkish translations:

Second, space. Space is limited. Right?

İkincisi, alan. Alan kısıtlı, değil mi?

In physical space.

fiziksel mekânda yaşanıyor.

He needed space.

Onun yere ihtiyacı vardı.

Tom needed space.

Tom'un yere ihtiyacı vardı.

She needed space.

Onun yere ihtiyacı vardı.

Mary needed space.

Mary'nin yere ihtiyacı vardı.

We needed space.

Bizim yere ihtiyacımız vardı.

They needed space.

- Onların yere ihtiyacı vardı.
- İlişkilerine ara verme ihtiyacı hissettiler.

I need space.

Bir yere ihtiyacım var.

I needed space.

Alana ihtiyacım vardı.

- Tom stared off into space.
- Tom stared into space.

- Tom uzaya baktı.
- Tom'un gözü daldı.
- Tom boş boş önüne baktı.

- Give me some space.
- Give me a little space.

Bana biraz yer verin.

- I need some space.
- I need a little space.

Biraz yere ihtiyacım var.

Tom wanted more space.

Tom daha fazla yer istedi.

Get Unlimited Space Now!

Sınırsız Alana Sahip Ol Şimdi!

We have limited space.

Sınırlı alanımız var.

I need this space.

Bu alana ihtiyacım var.

I need more space.

Daha çok yere ihtiyacım var.

Give us some space.

Bize biraz süre ver.

Give me some space.

Bana biraz yer ver.

I have storage space.

Depolama alanım var.

They want more space.

Onlar daha fazla yer istiyor.

We need more space.

Daha fazla yere ihtiyacımız var.

Leave a blank space.

Boş bir alan bırak.

They needed the space.

Onlar yere ihtiyaç duydular.

Tom stared into space.

- Tom uzaya baktı.
- Tom'un gözü daldı.
- Tom boş boş önüne baktı.
- Tom boşluğa baktı.

Why is space black?

Uzay neden siyahtır?

Tom needs some space.

Tom'un bir yere ihtiyacı var.

Space travel is dangerous.

Uzay seyahati tehlikelidir.

I need some space.

Biraz alana ihtiyacım var.

Space is the future.

Uzay gelecektir.

It's not enough space.

Yeteri kadar alan yoktu.

The space shuttles were designed to go to a space station.

Uzay mekikleri bir uzay istasyonuna gitmek için tasarlanmıştır.

We can do space engineering.

Uzay mühendisliğini kullanarak

Work and walk in space.

çalışmayı ve uzayda yürümeyi öğrendi .

Let's give Tom some space.

Tom'a biraz yer verelim.

Tom wants your parking space.

Tom senin park alanını istiyor.

You're parked in my space.

Benim yerime park etmişsin.

You've parked in my space.

Sen benim yerime park ettin.

Moscow looks beautiful from space.

Moskova uzaydan güzel görünüyor.

I just needed some space.

Sadece biraz yere ihtiyacım vardı.

You needed space, didn't you?

Yere ihtiyacın vardı, değil mi?

Tom stared blankly into space.

- Tom boş gözlerle uzaya baktı.
- Tom boş gözlerle önüne baktı.

Tom was staring into space.

- Tom uzaya bakıyordu.
- Tom boş boş bakıyordu.
- Tom boş gözlerle bakıyordu.

Hubble is a space telescope.

Hubble bir uzay teleskobudur.

Give us a little space.

Bize biraz yer verin.

Four-dimensional space is confusing.

Dört boyutlu uzay, kafa karıştırıcıdır.

We don't require much space.

Bizim fazla yere ihtiyacımız yok.

We don't have the space.

Bizim yerimiz yok.

We're running out of space.

Uzayı tüketiyoruz.

Voyager 1 entered interstellar space.

Voyager 1 yıldızlararası uzaya girdi.

He's a waste of space.

O bir yer kaybıdır.

Space is full of mysteries.

- Uzay gizemlerle doludur.
- Uzay gizemlerle dolu.

Do you have enough space?

Yeterli yerin var mı?

Storage space isn't a priority.

Depolama alanı bir öncelik değil.

We've got enough space here.

Burada yeterli yerimiz var.

People on space stations float.

Uzay istasyonlarındaki insanlar uçarlar.

That's a nice space ship.

O güzel bir uzay gemisi.

Do you need more space?

Daha fazla yere ihtiyacınız var mı?

Which parking space is Tom's?

Tom'un park yeri hangisi?

You're a waste of space.

Sen bir yer israfısın.

We all came from space.

Hepimiz uzaydan geldik.

It gives a lot of living space and a lot of lab space,

Bu bize bir çok yaşama alanı ve laboratuvar sahası veriyor

- Tom told me that he needed space.
- Tom told me he needed space.

Tom bana yere ihtiyacı olduğunu söyledi.

And the men hold the space.

Erkekler, alanı tutun.

That is a revelation of space.

Bu bir boşluğun açığa çıkışı.

This is the Hubble Space Telescope.

Bu Hubble Uzay Teleskobu.

There is no air in space.

Uzayda hava yoktur.

The rocket was launched into space.

Roket uzaya gönderildi.

They were pioneers of space flight.

Uzay seferlerinin öncüleriydiler.

Is there space for another person?

Başka biri için yer var mı?

Is there life in outer space?

Dış uzayda yaşam var mı?

Every vector space has a basis.

Her vektör uzayının bir temeli vardır.

Leave more space between the lines.

Hatlar arasında daha fazla boşluk bırakın.

A 140-meter-wide space rock

140 metre genişliğinde bir uzay taşı

I don't have enough closet space.

Yeterli dolap alanım yok.

I just need my own space.

Sadece kendi yerime ihtiyacım var.

I just need some more space.

Benim sadece biraz daha yere ihtiyacım var.

I need a little more space.

Biraz daha alana ihtiyacım var.

You should give Tom some space.

Tom'a biraz yer vermelisin.

Leave a space between the lines.

Satırlar arasında bir boşluk bırak.

We have space for two beds.

İki yataklık yerimiz var.

An astronaut can float in space.

Bir astronot uzayda yüzebilir.

There is space under the bed.

Yatağın altında yer var.

Space has no "up" or "down."

Uzayın hiç "yukarı" veya "aşağı"sı yoktur.

These boxes have plenty space inside.

Bu kutuların iç kısmında bol alanı var.

You should give them some space.

Onlara biraz yer vermelisin.

You should give him some space.

Ona biraz yer vermelisin.

We should give them some space.

Onlara biraz yer vermeliyiz.

We should give Tom some space.

Tom'a biraz yer vermeliyiz.

Space probes have landed on Mars.

Uzay sondaları Mars'a indi.

How much storage space is needed?

Ne kadar depolama alanı gerekli?

I'm running out of closet space.

Benim dolap alanı tükeniyor.

America is ahead in space technology.

Amerika uzay teknolojisinde ilerdedir.

Tom lives in a small space.

Tom küçük bir yerde yaşıyor.

How much space do you need?

Ne kadar alana ihtiyacınız var?

I couldn't find a parking space.

Bir park yeri bulamadım.

All Tom needed was some space.

Tom'un tek ihtiyacı biraz yalnız kalmaktı.

- Is there any space for one more person?
- Is there space for one more person?

Bir kişi için daha yer var mı?