Translation of "Physical" in Turkish

In physical space.

fiziksel mekânda yaşanıyor.

- Tom may need physical therapy.
- Tom might need physical therapy.

Tom'un fizik tedaviye ihtiyacı olabilir.

We have physical education.

Bizim beden eğitimimiz var.

We never were physical.

Biz asla somut değildik.

- He is in good physical condition.
- He's in good physical condition.

Fiziksel durumu iyidir.

The physical world as well…

olabilecekleri düşünün...

Tom passed the physical test.

Tom fiziksel testi geçti.

She's in good physical condition.

O iyi fiziksel durumda.

Superconductivity is a physical property.

- Üstüniletkenlik fiziksel bir özelliktir.
- Süperiletkenlik fiziksel bir özelliktir.
- Aşırıiletkenlik fiziksel bir özelliktir.

Tom will need physical therapy.

Tom'un fizik tedavisine ihtiyacı olacak.

Your physical condition is crucial.

Fiziksel durumun çok önemlidir.

I had a physical checkup.

Ben bir sağlık kontrolü yaptırdım.

The physical demands are extreme.

Fiziksel talepler aşırıdır.

Was there any physical evidence?

Herhangi bir fiziksel kanıt var mıydı?

Tom is a physical therapist.

Tom fiziksel terapisttir.

Sami had some physical problems.

Sami'nin bazı fiziksel sorunları vardı.

Jim was afraid of physical labor.

Jim bedensel çalışmadan korkuyordu.

Is physical education a required course?

Beden eğitimi gerekli bir ders mi?

He is in excellent physical condition.

O, mükemmel fiziksel durumda.

She is in excellent physical condition.

O fiziksel olarak mükemmel durumda.

I'm interested in things meta-physical.

Ben metafizik şeylerle ilgileniyorum.

Tom is in good physical condition.

Tom'un fiziksel durumu iyi.

Physics is the basic physical science.

Fizik esas doğa bilimidir.

Physical fitness requires time and dedication.

Fiziksel form zaman ve özveri gerektirir.

Police failed to produce physical evidence.

Polis fiziksel kanıt göstermekte başarısız oldu.

This is a physical endurance test.

- Bu bir fiziksel dayanıklılık testidir.
- Bu bir fiziki metanet testidir.

Tom is in terrible physical condition.

Tom'un fiziksel durumu çok kötü.

Scientists deal mainly with physical matters.

Bilim adamları temel olarak fiziksel konularla uğraşırlar.

I don't own any physical books.

Herhangi bir fizik kitabım yok.

Sami wasn't looking for anything physical.

Sami fiziksel bir şey aramıyordu.

We still live in the physical world.

ve hâlâ fiziksel dünyada yaşıyoruz.

You must be in good physical condition.

Sen iyi fiziksel durumda olmalısın.

Tom gets a physical once a year.

Tom yılda bir kez sağlık kontrolü yaptırır.

The boy's problems are physical, not mental.

Çocuğun problemleri fiziksel, ruhsal değil.

Dan started a physical altercation with Matt.

Dan Matt ile atışmaya başladı.

Kelly cut physical education and went home.

Kelly, beden eğitimini kesti ve eve gitti.

Physical changes are directly related to aging.

Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.

- Tom is in better physical shape than I am.
- Tom is in better physical shape than me.

- Tom fizik olarak benden üstün.
- Tom fiziksel olarak benden daha iyi durumda.

All the physical, detectable and emotional functional changes

tüm görünen bu risk alma davranışlarını güdüleyen, kontrol eden

Mental health is as important as physical health.

Ruh sağlığı, vücut sağlığı kadar önemlidir.

The emigrants have endured physical and mental pain.

Göçmenler fiziksel ve ruhsal acıya dayandılar.

Physical contact with a child is very important.

Bir çocukla fiziksel temas çok önemlidir.

When did you have your last physical examination?

En son ne zaman muayene oldunuz?

Police conducted physical and electronic surveillance on Dan.

Polis Dan üzerinde fiziksel ve elektronik gözetim gerçekleştirdi.

Tom was subject to physical and emotional abuse.

Tom fiziksel ve duygusal istismara maruz kalmıştı.

I want to do a little physical exercise.

Biraz fiziksel egzersiz yapmak istiyorum.

Wheelchairs give people with physical disabilities more mobility.

Tekerlekli sandalye bedensel engelli insanlara daha fazla hareket özgürlüğü verir.

Sami didn't really make physical contact with Layla.

Sami, Leyla ile gerçekten fiziksel temas kurmadı.

And they all run on the fundamental physical laws

Ayrıca hepsi, mutfakta yumurta, çay bardakları,

- Exercise trains the muscles.
- Physical exercise trains the muscles.

Egzersiz kasları eğitir.

We cannot ask anything about age or physical problems.

Biz yaş ya da fiziksel sorunlar hakkında bir şey soramayız.

The army rejected Tom because of a physical disability.

Ordu bir fiziksel engel nedeniyle Tom'u kabul etmedi.

You used to be a physical therapist, didn't you?

Sen bir fizyoterapisttin, değil mi?

Sami didn't have the physical strength to overcome Farid.

Sami'nin Ferit'i yenecek fiziksel gücü yoktu.

When was the last time you had a physical?

En son ne zaman muayene oldunuz?

They're improving their mental health, they're improving their physical health,

Ruh sağlıklarını, fiziksel sağlıklarını geliştiriyorlar,

Here, the physical structure of the brain is actually changing

Burada, beynin fiziksel yapısı değişiyor.

For example changes in the physical structure of the brain,

beynin fiziksel yapısındaki değişiklikler gibi

And as such, both has a physical component, the sound,

ve aslında, ikisinin de fiziksel bir ögesi vardır, yani ses

- She's in fantastic shape.
- She is in excellent physical condition.

O fiziksel olarak mükemmel durumda.

The doctor ordered a full physical examination for the patient.

Doktor, hasta için tam bir fizik muayene talimatı verdi.

I can already tell, this is going to be physical, this!

Fiziksel açıdan  zorlayıcı olacağı şimdiden belli.

- Tom worked as a physical therapist.
- Tom worked as a physiotherapist.

Tom bir fizyoterapist olarak çalıştı.

I read physical books, because I like the way they feel.

Fiziksel kitaplar okurum, çünkü onların hissetme tarzından hoşlanıyorum.

Cardiovascular endurance is one of the six components of physical fitness.

Kardiyovasküler dayanıklılık, fiziksel uygunluğun altı bileşeninden biridir.

Sami's daughter didn't have the physical strength to overcome her father.

- Sami'nin kızı, babasının üstesinden gelmek için fiziksel güce sahip değildi.
- Sami'nin kızı, babasının üstesinden gelecek fiziksel güce sahip değildi

Is felt in the body first, as a bodily or physical sensation.

ilk önce, vücudumuzda bedensel veya fiziksel bir his olarak ortaya çıkar.

All that chemo had taken a permanent physical toll on my body.

Tüm o kemoterapi vücudumu kalıcı olarak kötü etkilemişti.

You can apply for a physical fitness test regardless of your age.

Sen yaşına bakılmaksızın bir fiziksel uygunluk testi için başvuruda bulunabilirsin.

After her physical training session, she rewarded herself with some ice cream.

- Onun fiziksel eğitim oturumundan sonra, o kendini bira dondurma ile ödüllendirdi.
- Fiziksel antrenmandan sonra kendisini biraz dondurma ile ödüllendirdi.

He was not only supposed to be able to navigate the physical world,

Sadece fiziksel dünyayı değil,

His loss of memory is a psychological problem rather than a physical one.

Onun hafıza kaybı fiziksel bir sorundan ziyade psikolojik bir sorun.

The chakras are constantly spinning. If they weren't, the physical body couldn't exist.

Çakralar sürekli dönüyor. Eğer olmasalar, fiziksel beden mevcut olamazdı.

- I injured myself during the physical education lesson.
- I injured myself during PE class.

- Beden dersinde sakatlandım.
- Beden eğitimi dersinde sakatlandım.

For a person who is in good physical condition, climbing mountains is a cinch.

İyi fiziksel durumda olan biri için dağa tırmanmak bir çocuk oyuncağı.

- The physical world is a complex web of events, and nothing happens for only one reason..
- The physical world is a complex network of events, and nothing occurs for only one reason.

Fiziksel dünya; olayların karmaşık bir ağıdır ve hiçbir şey tek bir nedenden ötürü gerçekleşmez.

Company leaders have set the goal of revolutionizing commerce, not just e-commerce, but physical

şirket liderleri ticareti kökten değiştirme hedefi koydular. Yalnızca online ticareti değil,

The woman promised to go on a diet, to stop smoking, and to do physical exercises.

Kadın diyet yapacağına, sigarayı bırakacağına ve fiziksel egzersiz yapacağına söz verdi.

The physical world is a complex web of events, and nothing happens for only one reason..

Fiziksel dünya olayların karmaşık ağıdır ve hiçbir şey tek bir sebeple gerçekleşmez.

- Tom is a PE teacher.
- Tom is a physical education teacher.
- Tom is a phys ed teacher.

Tom beden eğitimi öğretmeni.

After thoroughly examining Mary, the doctor could find no physical reason for her condition, and concluded that the cause was psychosomatic.

Mary'yi etraflıca muayene ettikten sonra doktor, onun bu durumuna yol açacak hiçbir fiziksel sebep bulamadı ve sebebin psikosomatik olduğu sonucuna vardı.

Talking a lot about what might happen in the future could have made the real and physical struggle we were dealing with seem like a fiction.

İleride olabilecekler üzerine çok konuşmak, giriştiğimiz gerçek ve maddesel savaşa boş kuruntular niteliği verebilirdi.

Stamina is the capacity to carry on a physical or mental activity for an extensive period of time without getting tired. You can increase your stamina by training, by maintaining a healthy lifestyle and by consuming a healthy and balanced diet.

Yaşama gücü yorulmadan zamanın geniş bir süreci için bir fiziksel veya zihinsel aktivite taşıma kapasitesidir. Sen sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürerek sağlıklı ve dengeli bir diyet tüketerek, eğitim tarafından yaşama gücünü artırabilirsin.