Translation of "Sharp" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Sharp" in a sentence and their turkish translations:

- You are sharp.
- You're sharp.

Sen dolandırıcısın.

Stay sharp.

Tetikte ol.

I'm sharp.

Zekiyim.

- Baby teeth are sharp.
- Milk teeth are sharp.

Bebeklerin dişleri keskindir.

This is sharp.

Bu zor olacak.

But she's sharp.

ama zehir gibi.

She is sharp.

O diyezdir.

Tom was sharp.

Tom keskindi.

You're very sharp.

Çok keskinsin.

It's really sharp.

Gerçekten keskin.

You look sharp.

Zeki görünüyorsun.

Tom is sharp.

Tom dolandırıcı.

They're quite sharp.

Onlar oldukça keskin.

Tom looked sharp.

Tom uyanık görünüyordu.

You seem sharp.

Zeki görünüyorsun.

- He is sharp-witted.
- He has a sharp mind.

Onun keskin bir zihni var.

- The knife is not sharp.
- The knife isn't sharp.

Bıçak keskin değil.

A sharp knife is nothing without a sharp eye.

Keskin bir göz olmadan keskin bir bıçak işe yaramaz.

- Tom has a sharp mind.
- Tom is sharp-witted.

Tom'un keskin bir zihni var.

A sharp tongue is more dangerous than a sharp knife.

Keskin bir dil, keskin bir bıçaktan daha tehlikelidir.

- He has a sharp tongue.
- She has a sharp tongue.

Onun keskin bir dili var.

He has sharp hearing.

Onun keskin bir işitmesi var.

Crocodiles have sharp teeth.

Timsahların keskin dişleri vardır.

Birds have sharp eyes.

Kuşlar keskin gözlere sahiptirler.

Animals have sharp teeth.

Hayvanların keskin dişleri vardır.

He is sharp-witted.

O, keskin zekalıdır.

Mayuko has sharp eyes.

Mayuko'nun keskin gözleri var.

Birds have sharp vision.

Kuşların keskin bir görme gücü vardır.

You've got sharp eyes.

Keskin gözlerin var.

It's ten o'clock sharp.

Saat tam on.

My knife is sharp.

- Bıçağım keskin.
- Bıçağım keskindir.

You're a sharp one.

Kurnaz birisin.

Tom was certainly sharp.

Tom kesinlikle çok zeki.

- You're deceitful.
- You're sharp.

Sen dolandırıcısın.

Tom is pretty sharp.

Tom, oldukça keskin biri.

Tom has sharp eyes.

Tom'un keskin gözleri var.

Tom is sharp-witted.

Tom keskin zekalı.

The knife is sharp.

Bıçak keskin.

This knife isn't sharp.

Bu bıçak keskin değil.

- This knife is not sharp enough.
- This knife isn't sharp enough.

Bu bıçak yeterince keskin değil.

- I think Tom is sharp.
- I think that Tom is sharp.

Sanırım Tom zeki.

- This knife is very sharp.
- This is a really sharp knife.

Bu bıçak çok keskin.

- He was aware of a sharp pain.
- He felt a sharp pain.

O, keskin bir acı hissetti.

The scissors are not sharp.

Makas keskin değil.

He has a sharp tongue.

Onun keskin bir dili var.

Come at ten o'clock sharp.

Saat tam onda gel.

He is a sharp-shooter.

O bir keskin nişancıdır.

Vinegar has a sharp taste.

Sirkenin keskin bir tadı vardır.

We climbed a sharp slope.

- Keskin yokuşu tırmandık.
- Keskin bir yamaca tırmandık.

A lion's teeth are sharp.

Bir aslanın dişleri keskindir.

There are very sharp writers.

Çok sivri dilli yazarlar var.

You're quite sharp, aren't you?

Sen oldukça keskinsin, değil mi?

Tom is sharp, isn't he?

Tom çok akıllı, değil mi?

They need a sharp knife.

Onların keskin bir bıçağa ihtiyaçları var.

Tom drew a sharp breath.

Tom keskin bir nefes aldı.

A guest has sharp eyes.

Bir konuğun keskin gözleri var.

This imbecile has sharp teeth.

Bu aptalın keskin dişleri var.

I have a sharp knife.

Benim keskin bir bıçağım var.

The blade was very sharp.

Kılıç çok keskindi.

Be careful. It's very sharp.

Dikkatli ol. O çok keskin.

This knife isn't very sharp.

Bu bıçak çok keskin değil.

This knife is very sharp.

Bu bıçak çok keskin.

Kate came at five sharp.

Kate tam beşte geldi.

Tom needs a sharp knife.

Tom'un keskin bir bıçağa ihtiyacı var.

Tom came at six sharp.

Tom tam altıda geldi.

The dogs have sharp teeth.

Köpeklerin keskin dişleri vardır.

He needs a sharp knife.

Ona keskin bir bıçak gerekiyor.

- Be careful! The knife is very sharp.
- Careful! The knife is very sharp.

Dikkatli ol! Bıçak çok keskin.

- Be careful. The knife is very sharp.
- Be careful! The knife is very sharp.

Dikkatli ol! Bıçak çok keskin.

His pencil has a sharp point.

Onun kalemi keskin bir uca sahiptir.

I have a sharp pain here.

- Benim burada keskin bir ağrım var.
- Burada keskin bir ağrım var.

A sharp pain pierced her stomach.

Keskin bir ağrı onun midesini deldi.

You've got a sharp eye, Tom.

Keskin bir gözün var, Tom.

Tom is really sharp, isn't he?

Tom gerçekten kurnaz, değil mi?

Tom is very sharp, isn't he?

Tom çok zeki, değil mi?

An anxious mother has sharp eyes.

Endişeli bir annenin keskin gözleri vardır.

Be careful. That knife is sharp.

Dikkatli ol. O bıçak keskindir.

Tom is quite sharp, isn't he?

Tom oldukça zeki, değil mi?

The birthday pictures are very sharp.

Doğum günü fotoğrafları çok net.

Surely he is a sharp boy.

Kesinlikle o zeki bir çocuk.

This cheese has a sharp taste.

Bu peynirin keskin bir tadı var.

He got home at seven sharp.

O, saat tam yedide eve geldi.

This is a really sharp knife.

Bu gerçekten keskin bir bıçak.

This spider has big sharp fangs.

Bu örümceğin büyük, sivri dişleri var.

The meeting began at nine o'clock sharp.

Toplantı tam dokuzda başladı.

The roof declines at a sharp angle.

Çatı keskin bir açıyla eğimlidir.

The knife has a very sharp edge.

Bıçağın çok keskin bir kenarı var.

He has a sharp eye for painting.

Onun boyama için keskin bir gözü vardır.