Translation of "Complaining" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Complaining" in a sentence and their turkish translations:

- Stop complaining!
- Stop complaining.

- Şikayet etmeyi kes!
- Mızmızlanmayı kes!

- Who's complaining?
- Who is complaining?

Kim şikâyet ediyor?

- Hey, quit complaining.
- Hey, stop complaining.

Hey, şikayet etmekten vazgeç.

Quit complaining.

Şikayet etmeyi kes.

- You are always complaining.
- You're always complaining.

Her zaman şikâyet ediyorsun.

- They are always complaining.
- They're always complaining.

Onlar her zaman şikâyet ediyorlar.

- He is always complaining.
- He's always complaining.

O her zaman şikâyet ediyor.

He's always complaining.

O her zaman şikâyet ediyor.

I'm not complaining.

Ben şikayet etmiyorum.

We're always complaining.

Biz hep şikayet ediyoruz.

You're always complaining!

Devamlı yakınıyorsun.

We aren't complaining.

Biz şikayet etmiyoruz.

Tom isn't complaining.

Tom şikâyet etmiyor.

Tom wasn't complaining.

Tom şikâyet etmiyordu.

Is Tom complaining?

Tom şikâyet ediyor mu?

We weren't complaining.

Biz şikayetçi değildik.

We're not complaining.

Biz şikayet etmiyoruz.

I wasn't complaining.

Şikayet etmiyordum.

- It is no use complaining.
- It's no use complaining.

- Şikâyet etmenin bir faydası yok.
- Şikayet etmenin faydası yok.

- What's Tom complaining about?
- What is Tom complaining about?

Tom ne hakkında şikayet ediyor?

Are Turkish companies complaining?

Türk şirketleri şikayet mi ediyor ?

He is constantly complaining.

O, sürekli şikâyet ediyor.

He is always complaining.

Her zaman şikâyet eder.

Stop complaining and obey!

Şikayet etmeyi kes ve itaat et!

She never stops complaining.

O asla şikayet etmeyi durdurmaz.

Tom is always complaining.

Tom her zaman şikayet ediyor.

You are always complaining.

Her zaman şikâyet ediyorsun.

It's no use complaining.

Şikâyet etmek yersiz.

Complaining won't change anything.

Şikâyet bir şey değiştirmez.

Why are you complaining?

Neden şikayet ediyorsun?

Why are they complaining?

Onlar neden şikayet ediyorlar?

Are you done complaining?

Şikayet ettin mi?

Tom is still complaining.

Tom hala yakınıyor.

Tom never stops complaining.

- Tom şikayet etmeyi hiç kesmez.
- Tom şikayet etmeyi hiç durdurmaz.
- Tom sızlanmayı hiç kesmez.

What are you complaining about?

Ne hakkında şikayet ediyorsunuz?

Mary accepted everything without complaining.

Mary sızlanmaksızın her şeyi kabul etti.

He's always complaining about something.

O, her zaman bir şey hakkında şikâyet ediyor.

Stop complaining about the weather.

Hava durumu hakkında sızlanmayı bırak.

Complaining won't remedy the situation.

Yakınmak bu durumu çözmeyecek.

What was Tom complaining about?

Tom ne hakkında yakınıyordu?

Tom's constant complaining annoys me.

Tom'un sürekli şikayeti benim canımı sıkıyor.

What are they complaining about?

Onlar ne hakkında şikayet ediyorlar?

I wasn't complaining about that.

Ben bunun hakkında şikayet etmiyordum.

There's people complaining of everything.

Her şeyden şikayetçi olan insanlar var.

- Tom was complaining.
- Tom complained.

Tom şikâyet ediyordu.

Why are you always complaining?

Neden her zaman şikayet ediyorsun?

Why are you still complaining?

Neden hâlâ şikayet ediyorsun?

I wish you'd stop complaining.

Keşke şikayet etmeyi bıraksan.

You're always complaining about something.

Her zaman bir şey hakkında şikayet ediyorsun.

What's Tom complaining about now?

Tom şimdi ne hakkında şikayet ediyor?

Don't blame me for complaining.

Beni şikayet etmekle suçlamayın.

Who was Tom complaining about?

Tom kim hakkında yakınıyordu?

Stop complaining and start working.

Şikayet etmeyi bırak ve çalışmaya başla.

- I'm fed up with your complaining.
- I'm fed up with all your complaining.

Şikâyetinden bıktım.

- You are always complaining about your husband.
- You're always complaining about your husband.

Her zaman kocandan şikâyet ediyorsun.

Her constant complaining speech irritated me.

Onun sürekli şikâyet konuşması beni sinirlendirdi.

Tom is complaining to the manager.

Tom yöneticiye şikayet ediyor.

I am complaining to the principal.

Ben müdüre şikayet ediyorum.

I want your complaining to end.

Şikayetinin bitmesini istiyorum.

Tom was complaining of back pain.

Tom sırt ağrısından şikâyet ediyordu.

Tom is always complaining about something.

Tom her zaman bir şey hakkında yakınıyor.

Can you stop with the complaining?

Şikayet etmeyi durdurabilir misin?

I wish she would stop complaining.

Keşke şikâyet etmeyi kesse.

I don't see any customers complaining.

Ben herhangi bir müşterinin şikayet ettiğini görmüyorum.

I've had enough of your complaining.

Şikayetinden usandım.

He's always complaining about the food.

O her zaman yemeklerden şikayetçi oluyor.

She's always complaining about the food.

- O her zaman yemek konusunda sızlanır.
- O her zaman yemek konusunda söylenir.

I don't want any more complaining.

Artık şikayet etmek istemiyorum.

Quit complaining. You have to go.

Şikayet etmeyi kes. Gitmek zorundasın.

I'm tired of Tom's constant complaining.

Tom'un sürekli şikayetinden bıktım.

I'm really tired of your complaining.

Gerçekten şikayetinden bıktım.

We're fed up with your complaining.

Şikâyetinden bıktık.

- We didn't complain.
- We weren't complaining.

Biz şikayet etmedik.

Everyone's been complaining about the snow.

Herkes kardan şikayet ediyor.

I wish Tom would stop complaining.

Keşke Tom şikayet etmeyi bıraksa.

Complaining about something doesn't change anything.

Bir şey hakkında şikayet etmek bir şey değiştirmez.

Tom has been complaining about you.

Tom senin hakkında şikayet ediyor.

Tom always seems to be complaining.

Tom her zaman şikâyet ediyor gibi görünüyor.

Tom is always complaining about Mary.

Tom her zaman Mary hakkında şikâyette bulunuyor.

I'm getting tired of your complaining.

Şikâyetlerinden bıktım.

- I wasn't complaining.
- I didn't complain.

Ben şikayet etmedim.

Tom asked Mary to stop complaining.

Tom Mary'den şikayet etmeyi kesmesini söyledi.

Tom is used to Mary's complaining.

Tom Mary'nin sızlanmasına alışkındır.

They were both complaining about Tom.

Onların ikisi de Tom hakkında şikayet ediyordu.

Tom is tired of Mary's complaining.

Tom, Mary'nin sızlanmasından bıkmış.

What are the people complaining about?

İnsanlar ne hakkında yakınıyorlar?

She was complaining of back pain.

Sırt ağrısından şikayetçiydi.

- She keeps complaining that she has no time.
- She keeps complaining that she doesn't have time.

O zamanı olmadığına dair şikayet etmeye devam ediyor.

I'm fed up with your constant complaining.

Ben sürekli şikâyet etmenden bıktım.

She was always complaining about her husband.

Kocası hakkında sürekli şikâyet ediyor.

He is always complaining of ill treatment.

O her zaman kötü muameleden şikayetçi.

The customers are complaining about the service.

Müşteriler hizmet hakkında şikayet ediyorlar.