Translation of "Public" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Public" in a sentence and their turkish translations:

And through spending public money on public goods

ve kamu parasını kamu mallarına harcayarak

In public institutions.

kamu kurumlarında.

Better public policies.

daha iyi kamu politikaları göreceksiniz.

Heed public opinion.

Kamuoyunu dikkate alın.

It's public knowledge.

Bu kamu bilgisi.

It's public record.

Bu kamu rekoru.

The public is stupid, so the public will pay.

- Halk aptaldır, yani halk ödeyecek.
- Halk aptaldır, bu nedenle halk ödeyecek.

And even public art.

ve hatta halka açık sanat galerisi.

Don't swear in public.

Herkesin önünde küfretmeyin.

Tom's company went public.

Tom'un şirketi halka açıldı.

The public demands answers.

Kamuoyu cevapları istiyor.

He embezzled public money.

O kamu parasını zimmetine geçirdi.

The public is invited.

Halk davet ediliyor.

The public was shocked.

Halk şok oldu.

Tom uses public transportation.

Tom toplu taşıma kullanıyor.

The public knows that.

Halk onu bilir.

- Tom doesn't like to speak in public.
- Tom dislikes speaking in public.
- Tom doesn't like speaking in public.

Tom topluluk önünde konuşmayı sevmiyor.

- My kids graduated from public schools.
- My children graduated from public schools.

Çocuklarım devlet okullarından mezun oldu.

Human dignity and public safety.

insanlar ile de ilgileniyoruz.

At home or in public,

cümlesinin ortasında lafını kesiyor

Had fired her public defender,

devlet tarafından atanan avukatını kovmuş,

Milk brothers withdrew public loved

süt kardeşler çekildi halk çok sevdi

The president saluted the public.

Devlet başkanı halkı selamladı.

Where is a public telephone?

Bir kamu telefonu nerededir?

She hates speaking in public.

O, herkesin önünde konuşmaktan nefret eder.

He has surprised the public.

O, halkı şaşırttı.

He insulted me in public.

O, bana herkesin önünde hakaret etti.

I was humiliated in public.

Herkesin önünde aşağılandım.

This is a public place.

- Burası umuma açık yer.
- Burası halka açık bir yer.

What public equipment is there?

Hangi kamu ekipmanı var?

Let's keep public places clean.

Halka açık yerleri temiz tutalım.

She detests speaking in public.

O topluluk önünde konuşmaktan nefret eder.

I love Canadian public radio.

Kanada devlet radyosunu seviyorum.

Don't criticize him in public.

Onu herkesin içinde eleştirme.

This is a public beach.

Bu bir halk plajıdır.

Tom is a public defender.

Tom bir kamu avukatıdır.

Tom is a public official.

Tom bir kamu görevlisidir.

Tom was a public servant.

Tom bir kamu görevlisiydi.

I work for public welfare.

Ben kamu refahı için çalışıyorum.

It's in the public domain.

O, kamu arazisinde.

This is a public school.

Bu bir devlet okulu.

I went to public school.

Ben devlet okuluna gittim.

I was a public servant.

Ben bir devlet memuruydum.

It's a public safety concern.

Bu bir kamu güvenliği endişesi.

The public deserves to know.

Kamu bilmeyi hak ediyor.

No details were made public.

Hiçbir ayrıntı açıklanmadı.

The news shocked the public.

Haber kamuoyunu şok etti.

Tom was abducted in public.

Tom halkın önünde kaçırıldı.

Tom hates speaking in public.

Tom halk içinde konuşmayı sevmez.

I don't like public speaking.

Ben topluluk önünde konuşmayı sevmiyorum.

Public opinion began to change.

Kamuoyu değişmeye başladı.

Cumming called a public meeting.

Cumming halka açık bir toplantıya çağırdı.

Tom never sings in public.

Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.

She's a public health volunteer.

O bir halk sağlığı gönüllüsü.

Where's the nearest public phone?

En yakın ankesörlü telefon nerede?

Tom insulted me in public.

Tom halkın içinde bana hakaret etti.

The American public deserves better.

Amerikan halkı daha iyisini hak ediyor.

The public is really responding.

Halk gerçekten tepki veriyor.

The public already distrusts us.

Halk zaten bizi güvenmiyor.

The public will accept it.

Halk onu kabul edecektir.

The public didn't buy it.

Halk bunu satın almadı.

Fadil took a public bus.

Fadıl bir halk otobüsüne bindi.

I've never sung in public.

Ben hiç halkın içinde şarkı söylemedim.

We never sing in public.

Asla herkesin içinde şarkı söylemeyiz.

Layla kissed Sami in public.

Layla Sami'yi dışarıda öptü.

Tom kissed Mary in public.

Tom Mary'yi herkesin önünde öptü.

I hate speaking in public.

Halk arasında konuşmaktan nefret ediyorum.

Tom is a public notary.

Tom halka açık bir noterdir.

Tom attended a public school.

Tom devlet okuluna gitti.

It was a public holiday.

Resmî tatildi.

It's a public safety issue.

Bu bir kamu güvenliği meselesi.

- Tom doesn't like to speak in public.
- Tom doesn't like speaking in public.

Tom topluluk önünde konuşmayı sevmez.

- He is accustomed to speaking in public.
- He's used to speaking in public.

O, herkesin önünde konuşmaya alışkındır.

- He's used to speaking in public.
- He is used to speaking in public.

O, herkesin önünde konuşmaya alışkındır.

- Is that book in the public domain?
- Is that a public domain book?

O kitap kamu mülkiyetinde mi?

- I am not accustomed to speaking in public.
- I'm not used to speaking in public.
- I'm not accustomed to speaking in public.

Ben herkesin önünde konuşmaya alışık değilim.

- Don't wash your dirty linen in public.
- Do not wash your dirty linen in public.
- Don't air your dirty laundry in public.

Kirli çamaşırlarını ortaya dökme.

- He was arrested for abusing public funds.
- He was arrested for misappropriating public funds.

O, kamu fonlarını kötüye kullandığı için tutuklandı.

- It is difficult to speak in public.
- It is hard to speak in public.

Herkesin içinde konuşmak zordur.

- Tom is used to speaking in public.
- Tom is accustomed to speaking in public.

Tom herkesin önünde konuşmaya alışkındır.

Often when I'm out in public,

Dışarıda olduğumda

The public has no legal standing.

halkın yasal bir duruş sergileme hakkı yok.

There is no public defender system,

Bir kamu avukatı sistemi yok

RH: Well, they are public schools.

RH: Bunlar devlet okulları.

Because he was also a public

çünkü o da halktan birisiydi

For the sake of public interest

halkın çıkarı uğruna bu tarz adamlara neler verdiği ortada

But what happened was always public

ama olan hep halka oluyordu

He loves the public so much

Halkı bu kadar çok seviyor yani

Concessions, work awards and public contracts.

imtiyazlar, iş ödülleri ve kamu sözleşmeleri.

The public is the best judge.

Halk en iyi yargıçtır.

They are always quarrelling in public.

Onlar her zaman toplum önünde tartışıyorlar.

He is known to the public.

O halk tarafından bilinir.

He was laughed at in public.

Herkesin önünde ona gülündü.

He threatened to make it public.

Onu ortaya dökmekle tehdit etti.