Translation of "Record" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Record" in a sentence and their turkish translations:

What's your record?

Rekorun ne?

It's public record.

Bu kamu rekoru.

- He has broken the record.
- He broke the record.

O, rekoru kırdı.

- Tom has a perfect record.
- Tom had a perfect record.

Tom'un mükemmel bir kaydı vardı.

It's a world record.

O bir dünya rekoru.

That's a new record.

O yeni bir rekor.

Your record is good.

Senin plağın iyi.

I've seen your record.

- Kayıtlarını gördüm.
- Siciline baktım.

That's an Olympic record.

Bu bir olimpiyat rekoru.

Tom set this record.

Tom bu rekoru kırdı.

Did you record it?

Onu kaydettin mi?

Tom broke the record.

- Tom rekoru kırdı.
- Tom plağı kırdı.

Please record Tom's speech.

Lütfen Tom'un konuşmasını kaydet.

- Tom doesn't have a criminal record.
- Tom has no criminal record.

- Tom'un bir sabıka kaydı yok.
- Tom'un sabıka kaydı yok.
- Tom'un sabıka kayıtları yok.

And breaking records on record

ve reytinglerde rekor üzerine rekor kırıyor

Teacher can record these images

bu görüntüleri öğretmen kayıt altına alabiliyor

But your record gets dirty

Fakat siciliniz kirleniyor

(“Amazon has submitted record results.

('' Amazon rekor bilanço açıkladı.

They will buy a record.

Onlar bir kayıt alacaklar.

He gave me a record.

O bana bir kayıt verdi.

He has broken the record.

O, rekor kırdı.

Nobody can break his record.

Hiç kimse onun rekorunu kıramaz.

You must record his speech.

Onun konuşmasını kaydetmelisin.

She broke the world record.

O, dünya rekorunu kırdı.

I broke the world record.

Dünya rekorunu kırdım.

This is off the record.

Bu kayıt dışı.

Tom has no prison record.

Tom'un hiç hapishane kaydı yok.

He broke the world record.

O dünya rekoru kırdı.

I've got a criminal record.

Bir sabıkam var.

Record the broadcast on tape.

Yayını kasete kaydet.

Tom has got a record.

Tom'un bir rekoru var.

That's probably a new record.

O muhtemelen yeni bir rekor.

That's likely a new record.

O muhtemelen yeni bir rekor.

Tom has a perfect record.

- Tom'un mükemmel bir rekoru var.
- Tom mükemmel bir sicile sahiptir.

Do you record your calls?

Aramalarını kaydediyor musun?

Tom broke the world record.

Tom dünya rekoru kırdı.

Tom has a criminal record.

Tom'un sabıkası var.

Tom has broken the record.

Tom rekoru kırdı.

Attendance has hit record levels.

Katılım rekor seviyelere ulaştı.

Tom's record speaks for itself.

- Tom'un kaydı kendisi için konuşuyor.
- Tom'un kaydı herhangi bir açıklamaya ihtiyaç duymuyor.

Tom's record was wiped clean.

- Tom'un kaydı silindi.
- Tom'un rekoru silindi.

Are we off the record?

Biz kayıt dışı mıyız?

Sami has a long record.

Sami'nin yüklü bir sicili var.

I have a criminal record.

Bir sabıka kaydım var.

Tom broke his own record.

Tom kendi rekorunu kırdı.

Tom broke the Olympic record.

Tom, Olimpiyat rekoru kırdı.

Sami had a clean record.

Sami'nin temiz bir kaydı vardı.

- This is going on your permanent record!
- This is going on your permanent record.

Bu senin kalıcı kaydına gidiyor.

She set a new world record.

O, yeni bir dünya rekoru kırdı.

His record will never be broken.

Onun rekoru asla kırılamayacak.

He has a good school record.

Onun iyi bir okul kaydı var.

The children listen to a record.

Çocuklar kayıt dinliyorlar.

He holds a record in swimming.

O, yüzmede rekoru elinde tutuyor.

Do you have a criminal record?

Sabıka kaydın var mı?

Does Tom have a criminal record?

Tom'un sabıka kaydı var mı?

Tom has no prior criminal record.

Tom'un eski suç kaydı yok.

That must be a new record.

Bu yeni bir rekor olmalı.

Tom doesn't have a criminal record.

Tom'un bir sabıka kaydı yok.

We have investigated his criminal record.

Biz onun sabıka kaydını araştırdık.

You sound like a broken record.

- Hep aynı teraneyi çalıyorsun.
- Bozuk plak gibi aynı şeyi tekrarlıyorsun.

I lent the record to Ken.

Plağı Ken'e verdim.

Tom set a new world record.

- Tom dünya rekoru kırdı.
- Tom yeni bir dünya rekoru kırdı.

I want to beat that record.

O rekoru yenmek istiyorum.

Tom has an impressive academic record.

Tom'un etkileyici bir akademik kaydı var.

This must be a new record.

Bu yeni bir rekor olmalı.

I don't have a criminal record.

- Sabıka kaydım yok.
- Sabıkam yok.

- I think Tom's record speaks for itself.
- I think that Tom's record speaks for itself.

Tom'un rekoru kendisini anlatıyor sanırım.

Now, Anna didn't have a criminal record,

Şimdi, Anna'ın bir suç kaydı yoktu

Inequality and new, record levels of indebtedness --

Eşitsizlik ve rekor düzeyde borçlanma.

But now you have a criminal record

Ancak şimdi bir adli siciliniz var,

Stock prices plunged to a record low.

Hisse senedi fiyatları rekor seviyede düştü.

Who was looking for the record shop?

Pilakçıyı kim arıyordu?

It was the greatest earthquake on record.

Şimdiye kadar kaydedilen en büyük depremdi.

The boy has a good school record.

Çocuğun iyi bir okul sicili var.

She investigated the company's output record carefully.

Şirketin çıktı kayıtlarını dikkatlice inceledi.

He was proud of his school record.

Okul kaydı ile gurur duyuyordu.

Are you going to record today's episode?

Bugünkü bölümü kaydedecek misin?

I want to set the record straight.

Yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak istiyorum.

We had a record crop this year.

Bu yıl rekor bir mahsulümüz oldu.

This is the worst earthquake on record.

Bu kaydedilen en kötü deprem.

Thank you for setting the record straight.

Konuyu açıkladığın için teşekkür ederim.

French unemployment is at a record high.

Fransız işsizliği bir rekor yükseklikte.

State your full name for the record.

Kayıt için tam adınızı söyleyin.

Did you show your record of service?

Hizmet kaydını gösterdin mi?

The children are listening to a record.

Çocuklar bir kayıt dinliyorlar.

Dan had a criminal record in Mexico.

Dan'in Meksika'da bir sabıka kaydı vardı.

At the tone, please record your message.

Sinyal sesinde, lütfen mesajınızı kaydedin.

I bought that record in this store.

O plağı bu mağazada aldım.

This year unemployment will reach record levels.

Bu yıl işsizlik rekor seviyelere ulaşacak.

Tom wanted to set the record straight.

Tom yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak istedi.

The record was sent to the ministry.

Dosya bakanlığa gönderildi.

2016 was the hottest year on record.

2016 kayıtlı en sıcak yıldı.

You can take this for the record.

Bunu kayıt için alabilirsin.

I think I can break Tom's record.

Sanırım Tom'un rekorunu kırabilirim.

I think I can beat Tom's record.

Sanırım Tom'un rekorunu kırabilirim.

He wanted to set the record straight.

Konuyu netleştirmek istedi.

- Setting a new record added luster to his name.
- Setting a new record added to his fame.

Yeni bir rekor kırması, onun şöhretini artırdı.