Translation of "Practiced" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Practiced" in a sentence and their turkish translations:

- You should've practiced harder.
- You should have practiced harder.

Daha çok pratik yapmalıydın.

I practiced with Tom.

Tom'la pratik yaptım.

I practiced every day.

Her gün pratik yaptım.

We've practiced long enough.

Biz yeterince uzun uygulama yaptık.

- Tom must've practiced very hard.
- Tom must have practiced very hard.

Tom çok faza pratik yapmış olmalı.

- Tom practiced hard every day.
- Tom practiced very hard every day.

Tom her gün çok pratik yaptı.

It is a practiced move.

Alışık olduğu bir eylem bu.

I think you've practiced enough.

Sanırım yeterince pratik yaptın.

Have you practiced any today?

Bugün hiç uygulama yaptın mı?

Tom practiced hard every day.

Tom her gün çok pratik yaptı.

Tom practiced his parallel parking.

Tom paralel otoparkını pratik yaptı.

- Tom must've practiced that a lot.
- Tom must have practiced that a lot.

Tom onu çok pratik yapmış olmalı.

She practiced the piano every day.

Her gün piyano çalıştı.

The woman practiced abortion three times.

Kadın üç defa kürtaj uyguladı.

Tom practiced every day at home.

Tom her gün evde pratik yaptı.

I practiced speaking French with Tom.

Tom'la Fransızca konuşma pratiği yaptım.

Tom practiced his scales all day.

Tom bütün gün ölçeklerini uyguladı.

Andy must have practiced very hard.

Andy çok sıkı pratik yapmış olmalı.

He practiced every day at home.

- O, evde her gün uygulama yaptı.
- Evde her gün pratik yaptı.

How long have you practiced this?

Bunu ne kadar süre uyguladın?

I haven't practiced French all day.

Bütün gün Fransızca çalışmadım.

Tom practiced hard to make the team.

Tom takıma katılmak için çok pratik yaptı.

Tom practiced in front of the mirror.

Tom aynanın önünde uyguladı.

We practiced very hard to beat them.

Onları yenmek için çok çalıştık.

They have practiced this custom for many years.

Onlar yıllardır bu geleneği uyguluyorlar.

Tom practiced all week for the talent show.

Tom yetenek gösterisi için bütün hafta pratik yaptı.

Tom wondered how often Mary practiced baton twirling.

Tom, Mary'nin ne sıklıkta bandonun önünde yürüdüğünü merak etti.

Tom and Maria practiced their evil laughs together.

Tom ve Maria kötü gülüşlerini birlikte uyguladılar.

I have practiced piano every day for fifteen years.

On beş yıldır her gün piyano çalıştım.

Tom hasn't practiced the piano at all this week.

Tom bütün bu hafta piyano çalışmadı.

Mary practiced her speech in front of the mirror.

Mary konuşmasını ayna önünde uyguladı.

Tom practiced his speech in front of the mirror.

Tom konuşmasını aynanın önüne uyguladı.

- Communism is the system practiced in the Soviet Union.
- Communism is the system practiced in the Union of the Soviet Socialist Republics.

Komünizm, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde uygulanmış sistemdir.

Was practiced in the West as late as the 20th century.

Batı'da 20. yüzyıl kadar geç bir zamanda gerçekleştiriliyordu.

Terrace farming is widely practiced in the mountainous regions of China.

Teras çiftçiliği Çin'in dağlık bölgelerinde yaygın olarak uygulanmaktadır.

It was a movie about how he practiced according to his head

kafasına göre uygulama yaptığını anlatan bir filmdi

Patio dining for breakfast is widely practiced in urban areas of France.

Sabah kahvaltısı için veranda yemeği Fransa'nın kentsel alanlarında yaygın olarak uygulanmaktadır.

That's because Shintoism and Buddhism are practiced in their daily customs instead of as their religion.

İşte bu nedenle onların dini olarak bunun yerine günlük geleneklerinde Sintoizm ve Budizm uygulanmaktadır.