Translation of "Must've" in Turkish

- I must've missed something.
- I must've overlooked something.

Bir şeyi gözümden kaçırmış olmalıyım.

Tom must've left.

- Tom terk etmiş olmalı.
- Tom gitmiş olmalı.

Something must've spooked them.

Bir şey onları korkutmuş olmalı.

Something must've spooked him.

Bir şey onu korkutmuş olmalı.

Something must've spooked her.

Bir şey onu korkutmuş omalı.

It must've been them.

Bu onlar olmalı.

It must've been her.

Bu o olmalı.

I must've made a mistake.

Bir hata yapmış olmalıyım.

Tom must've forgotten his key.

Tom anahtarını unutmuş olmalı.

This must've belonged to them.

Bu onlara ait olmalı.

This must've belonged to him.

Bu ona ait olmalı.

This must've belonged to her.

Bu ona ait olmalı.

I must've mistyped the number.

Numarayı yanlış yazmış olmalıyım.

It must've slipped my mind.

Aklımdan çıkmış olmalı.

- Tom must've taken the wrong train.
- Tom must've gotten on the wrong train.

Tom yanlış trene binmiş olmalı.

Tom's mother must've been very disappointed.

Tom'un annesi çok hayal kırıklığına uğramış olmalı.

Tom must've sensed something was wrong.

Tom bir şeyin yanlış olduğunu hissetmiş olmalı.

Tom must've gone to the library.

Tom kütüphaneye gitmiş olmalı.

- Someone must have left it there.
- Someone must've left it there.
- Somebody must've left it there.

Birisi onu orada bırakmış olmalı.

- Someone must've stolen your watch.
- Somebody must've stolen your watch.
- Someone must have stolen your watch.

Birisi saatini çalmış olmalı.

- Tom must've done that already.
- Tom must've already done that.
- Tom must have done that already.

Tom bunu zaten yapmış olmalı.

- Tom must be wrong.
- Tom must've been incorrect.
- Tom must be incorrect.
- Tom must've been wrong.

Tom hatalı olmalı.

- Tom must be lonely.
- Tom must've been lonely.
- Tom should be alone.
- Tom must've been alone.

Tom yalnız olmalı.

- That must have hurt!
- That must've hurt.

O acıtmış olmalı!

- Tom must be dead.
- Tom must've died.

Tom ölmüş olmalı.

- I must've fainted.
- I must have fainted.

Bayılmış olmalıyım.

- I must have misunderstood.
- I must've misunderstood.

Yanlış anlamış olmalıyım.

- I must've forgotten.
- I must have forgotten.

Unutmuş olmalıyım.

- Something must've happened.
- Something must have happened.

Bir şey olmuş olmalı.

- Tom must've escaped.
- Tom must have escaped.

- Tom kaçmış olmalı.
- Tom firar etmiş olmalı.

- They must have failed.
- They must've failed.

Onlar başarısız olmuş olmalı.

- You must've known.
- You must have known.

Sen bilinmeliydin.

- You must've misunderstood.
- You must have misunderstood.

Yanlış anlamış olmalısın.

Tom must've thought Mary could do that.

Tom Mary'nin bunu yapabileceğini düşünmüş olmalı.

- Tom must've cried.
- Tom must have cried.

Tom ağlamış olmalı.

- Tom must've won.
- Tom must have won.

Tom kazanmış olmalı.

- Tom must've died.
- Tom must have died.

Tom ölmüş olmalı.

- Tom must've left.
- Tom must have left.

- Tom terk etmiş olmalı.
- Tom gitmiş olmalı.

It must've rained hard during the night.

Gece çok yağmur yağmış olmalı.

They must've hidden it somewhere very special.

Çok özel bir yere saklamış olmalılar.

- Somebody must have seen something.
- Someone must've seen something.
- Somebody must've seen something.
- Someone must have seen something.

Biri bir şey görmüş olmalı.

- Tom must've been sick.
- Tom must've been ill.
- Tom must have been sick.
- Tom must have been ill.

Tom hasta olmuş olmalı.

- Tom must've gone fishing by himself.
- Tom must've gone fishing alone.
- Tom must have gone fishing by himself.

Tom tek başına balık tutmaya gitmiş olmalı.

- Tom must be hungry.
- Tom must've been hungry.

Tom aç olmalı.

You must've been surprised to see Tom there.

Orada Tom'u gördüğüne şaşırmış olmalısın.

Tom's car isn't here, so he must've left.

Tom'un arabası burada değil, bu yüzden o gitmiş olmalı.

Surely, the security cameras must've picked something up.

Güvenlik kameralarına mutlaka bir şeyler takılmıştır.

- Someone must have left the door open.
- Someone must've left the door open.
- Somebody must've left the door open.

Biri kapıyı açık bırakmış olmalı.

- Someone must have left the water running.
- Someone must've left the water running.
- Somebody must've left the water running.

Biri suyu açık bırakmış olmalı.

- Tom should be worried.
- Tom must be worried.
- Tom must be concerned.
- Tom must've been concerned.
- Tom must've been worried.

Tom endişeli olmalı.

- I think Tom must've done that.
- I think Tom must have done that.
- I think that Tom must've done that.

Sanırım bunu Tom yapmış olmalı.

- I think Tom must've been right.
- I think Tom must have been right.
- I think that Tom must've been right.

Bence Tom haklı olmalıydı.

- I must have forgotten it.
- I must've forgotten it.

Onu unutmuş olmalıyım.

- Tom must have been asleep.
- Tom must've been asleep.

Tom uyuyor olmalı.

- Something must have gone wrong.
- Something must've gone wrong.

Bir şey yanlış gitmiş olmalı.

- You must've seen something.
- You must have seen something.

Bir şey görmüş olmalısın.

- You must've done something.
- You must have done something.

Bir şey yapmış olmalısın.

- Tom must have seen something.
- Tom must've seen something.

Tom bir şey görmüş olmalı.

- That must've been something.
- That must have been something.

Önemli bir şey olmalı.

- Something must've spooked Tom.
- Something must have spooked Tom.

Bir şey Tom'u korkutmuş olmalı.

- You must have lost them.
- You must've lost them.

Onları kaybetmiş olmalısın.

- I must have been dreaming.
- I must've been dreaming.

- Rüya görüyor olmalıyım.
- Ben hayal görüyor olmalıyım.

- Tom must've gone ahead.
- Tom must have gone ahead.

Tom önden gitmiş olmalı.

- Tom must've gone inside.
- Tom must have gone inside.

Tom içeri gitmiş olmalı.

- Tom must've seen it.
- Tom must have seen it.

Tom onu görmüş olmalı.

- Tom must've done it.
- Tom must have done it.

Bunu Tom yapmış olmalı.

- Tom must've changed it.
- Tom must have changed it.

Tom onu değiştirmiş olmalı.

- Tom must've been lying.
- Tom must have been lying.

Tom yalan söylüyor olmalı.

- It must've been love.
- It must have been love.

Bu aşk olmalı.

- I must have dozed off.
- I must've dozed off.

Uyuyakalmış olmalıyım.

- You must have dropped them.
- You must've dropped them.

Onları düşürmüş olmalısın.

- Someone must have planted them.
- Someone must've planted them.

Birisi onları dikmiş olmalı.

- Tom must've misunderstood Mary.
- Tom must have misunderstood Mary.

Tom Mary'yi yanlış anlamış olmalı.

- I must have lost it.
- I must've lost it.

Onu kaybetmiş olmalıyım.

- I must have fallen asleep.
- I must've fallen asleep.

Ben uyuyakalmış olmalıyım.

- I must have blacked out.
- I must've blacked out.

Bayılmış olmalıyım.

- I must have nodded off.
- I must've nodded off.

Uyuyakalmış olmalıyım.

- I must have passed out.
- I must've passed out.

Kendimden geçmiş olmalıyım.

- I must've misplaced it.
- I must have misplaced it.

Onu yanlış yere koymuş olmalıyım.

- You must've measured wrong.
- You must have measured wrong.

Hatalı ölçmüş olmalısın.

- Tom must have seen us.
- Tom must've seen us.

Tom bizi görmüş olmalı.

- I must've overlooked something.
- I must have overlooked something.

Bir şeyi gözümden kaçırmış olmalıyım.

- I must've been drugged.
- I must have been drugged.

İlaçla uyuşturulmuş olmalıyım.

- Tom must've drugged me.
- Tom must have drugged me.

Tom beni uyuşturmuş olmalı.

- Tom must have seen me.
- Tom must've seen me.

Tom beni görmüş olmalı.

- You must've been dreaming.
- You must have been dreaming.

Sen hayal kuruyor olmalısın.

- You must've been asleep.
- You must have been asleep.

- Uyuyor olmalısın.
- Uyuyor olman gerekir.

- We must've been followed.
- We must have been followed.

Takip ediliyor olmalıyız.

- Tom must've gone out.
- Tom must have gone out.

Tom çıkmış olmalı.

- That must've been hard.
- That must have been hard.

O zor olmalı.

- That must've been fun.
- That must have been fun.

O eğlenceli olmalı.

- That must've been difficult.
- That must have been difficult.

O zor olmalıydı.

- It must've been Tom.
- It must have been Tom.

Bu Tom olmalı.

- It must've been stolen.
- It must have been stolen.

O çalınmış olmalı.

- It must've been quick.
- It must have been quick.

O çabuk olmalı.

- It must've been awful.
- It must have been awful.

O korkunç olmalı.

- They must have been tired.
- They must've been tired.

- Onlar yorgun olmalılar.
- Yorulmuş olmalılar.