Translation of "Particular" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Particular" in a sentence and their turkish translations:

You're particular.

Sen özelsin.

We're particular.

Biz özeliz.

I'm particular.

Ben özelim.

A particular resource;

Belli bir kaynak;

Tom is particular.

Tom özel.

We're very particular.

Biz çok özeliz.

But particular narrative structures.

belli anlatı yapıları için de geçerli.

Tom is very particular.

Tom çok müşkülpesent.

And in this particular dialogue,

Bu özel diyalogda,

She is particular about food.

O, yemek hakkında seçicidir.

Is there something in particular?

Özel bir şey var mı?

I have no particular talent.

Özel bir yeteneğim yok.

We did nothing in particular.

Özel olarak bir şey yapmadık.

That particular person would run.

Şu belirli kişi çalışacaktı.

That particular person will run.

Şu belirli kişi çalışacak.

These particular persons will run.

Bu belirli kişiler çalışacak.

Those particular persons will run.

Şu belirli kişiler çalışacak.

I guess Tom's not particular.

Sanırım Tom özel değil.

Tom is actually very particular.

Tom aslında çok özel.

Sami needs this particular book.

Sami'nin bu özel kitaba ihtiyacı var.

You're very particular, aren't you?

Çok özelsin, değil mi?

- Are you thinking of anything in particular?
- Are you thinking about something in particular?

Özellikle bir şey düşünüyor musun?

I'm not very particular about food.

Yemek hakkında pek müşgülpesent değilim.

I have no pain in particular.

Özel olarak bir ağrım yok.

I have nothing particular to say.

- Söyleyeceğim önemli bir şey yok.
- Söyleyeceğim özel bir şey yok.

I remember one poem in particular.

Özellikle bir şiiri hatırlıyorum.

- You're too particular.
- You're too picky.

- Sen çok seçicisin.
- Sen çok titizsin.

Are we in any particular hurry?

Herhangi bir acelemiz var mı?

This restaurant is particular about cutlery.

Bu lokanta çatal kaşık bıçakta özeldir.

I remember one fellow in particular.

Özellikle bir adam hatırlıyorum.

I'm not accusing anyone in particular.

Ben özel olarak kimseyi suçlamıyorum.

I'm not in any particular hurry.

Hiçbir acelem yok.

Tom is a very particular man.

Tom çok özel bir adamdır.

I have bought nothing in particular.

Özel olarak bir şey satın almadım.

I was impressed with the particular theatrics

O akşam bizi park alanında bulan adamın

Or membership in a particular social group.

koruma sağlamak için oluşturuldu.

A particular community that manages that resource;

o kaynağı idare eden belli bir topluluk

I'm working independently on one particular idea

Ben karbondioksiti havadan temizleyecek şekilde

Laura is very particular about her clothes.

Laura elbiseleri hakkında çok özel.

Why did you choose that particular subject?

Bu özel konuyu neden seçtiniz?

She is very particular about her food.

Yemeği hakkında çok müşkülpesenttir.

He is particular about how he dresses.

Nasıl giyineceği hakkında müşkülpesent.

He is very particular about his food.

Yiyeceği hakkında çok müşkülpesenttir.

- You're special.
- You are special.
- You're particular.

Sen özelsin.

Tom is very particular about his food.

Tom yiyeceği hakkında çok titiz.

Tom wasn't here on that particular day.

Tom o özel günde burada değildi.

Are you looking for anyone in particular?

Özellikle birini arıyor musun?

Are you looking for someone in particular?

Özellikle birini mi arıyorsun?

Are you looking for anything in particular?

Özellikle bir şey arıyor musun?

Are you worried about anything in particular?

Özellikle bir şey hakkında endişeli misin?

Railway workers have their own particular terminology.

Demiryolu işçilerinin kendi özel terminolojileri var.

What was she worried about in particular?

O özellikle ne hakkında endişeliydi?

She is particular about what she wears.

O, giydiği şey hakkında özeldir.

I had nothing in particular to say.

Özellikle söyleyecek bir şeyim yoktu.

What, in particular, did Tom not like?

Tom özellikle neyden hoşlanmadı?

You handled that particular problem very well.

O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.

You handled that particular situation very well.

O özel durumun çok iyi şekilde üstesinden geldin.

I don't have anything particular to say.

Söyleyecek özel bir şeyim yok.

My father is very particular about food.

Babam yiyecekler hakkında çok müşkülpesenttir.

I have nothing particular to do now.

Şimdi yapacak belirli bir şeyim yok.

Tom is very particular about his clothes.

Tom giysileri hakkında çok titizdir.

I wasn't talking about anyone in particular.

Ben özellikle bir kimse hakkında konuşmuyordum.

Are you doing anything in particular tonight?

Bu gece özel bir şey yapıyor musunuz?

Choose a particular event you remember well.

İyi hatırladığın özel bir olayı seç.

Japanese are not so particular about religion.

Japonlar din konusunda o kadar özel değiller.

I have nothing particular to say now.

Şimdi söyleyecek özel bir şeyim yok.

Tom is particular about what he wears.

Tom giydiği hakkında seçicidir.

Tom is particular about what he eats.

Tom yediği hakkında seçicidir.

Tom did it for no particular reason.

Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.

I'm not as particular as Tom is.

Ben Tom kadar özel değilim.

- Is there something in particular you're looking for?
- Is there something in particular that you're looking for?

- Özel olarak aradığınız bir şey var mı?
- Özellikle aradığın bir şeyler var mı?
- Özellikle aradığın bir şey var mı?

Notices that the dosage for a particular patient

bir hastanın dozajının

What makes this technology in particular so dangerous?

Peki bu teknolojiyi özellikle bu kadar tehlikeli yapan nedir?

I have no particular reason to do so.

Böyle yapmak için özel bir nedenim yok.

I want to emphasize this point in particular.

Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.

I don't want to go anywhere in particular.

Ben özellikle bir yere gitmek istemiyorum.

He had no particular reason to go there.

Oraya gitmek için özel bir nedeni yoktu.

Is there something in particular that you want?

Özellikle istediğin bir şey var mı?

Tom doesn't want to go anywhere in particular.

Tom özellikle bir yere gitmek istemiyor.

What were you doing at that particular moment?

O özel anda ne yapıyordun?

I don't want to go there in particular.

Ben özellikle oraya gitmek istemiyorum.

She's very particular about her choice of hotels.

O, otel seçimi hakkında çok özeldir.

I have nothing in particular to do tomorrow.

Yarın özellikle yapacak bir şeyim yok.

Do you have anything to say in particular?

Diyecek özel bir şeyiniz var mı?

Do you have any particular style in mind?

Aklında belirli bir tarzın var mı?

Tom is very particular about what he eats.

Tom yedikleri hakkında çok müşkülpesenttir.

- Is there something in particular that you want to eat?
- Is there something in particular you want to eat?

Özellikle yemek istediğin bir şey var mı?

Do you have anything particular to do on Sunday?

Pazar günü yapacak özel bir şeyin var mı?

Is there anything in particular you want to do?

Özellikle yapmak istediğin bir şey var mı?

Is there anything in particular I should be doing?

Özellikle yapmam gereken bir şey var mı?

There's one thing in particular that I'm interested in.

Özellikle ilgilendiğim bir şey var.

"Do you have anything to do?" "Nothing in particular."

"Yapacak bir şeyin var mı?" "Özellikle bir şey yok."

What I wanted to say concerns this particular issue.

Benim demek istediğim şu iş hakkında.

I have no particular desire to discuss that matter.

Bu konuyu tartışmak için özel bir isteğim yok.