Examples of using "Opposed" in a sentence and their turkish translations:
Lincoln köleliğe karşı çıktı.
- Biz savaşa karşıyız.
- Savaşa karşıyız.
- O plana karşı çıktı.
- Plana karşı çıktı.
Jane bizim kararımıza karşı çıktı.
Tom tedbire karşı çıktı.
Yüzde on üç karşıydı.
Tom kapatmaya karşı çıktı.
Tom o fikre karşı çıktı.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
Hoover, plana karşı çıktı.
Birçok senatör ona karşı çıktı.
Tom plana karşı çıktı.
O fikre karşı çıktım.
- Plana karşı çıktım.
- Plana itiraz ettim.
Ben buna kesin bir biçimde karşıyım.
Ben o tasarıya karşıyım.
Lincoln köleliğe karşı idi.
- Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- O ırksal ayrımcılığa karşıdır.
Hiç kimse seçime karşı çıkmadı.
Birçok Amerikalı anlaşmaya karşı çıktı.
John Kerry, bu fikre karşı çıktı.
Başkan Roosevelt karara karşı çıktı.
- O, tekellere karşıydı.
- Tekellere karşıydı.
Ben şiddetle bir uzlaşmaya karşıyım.
düşünmeden hareket etmek yerine,
Çoğu Japon, vergi artışına karşı çıktı.
Onlar Darwin'in evrim teorisine karşı çıkıyorlar.
Birkaç işçi, yöneticinin önerisine karşı çıktı.
Neden buna karşısın?
Ben işkenceye kesin olarak karşıyım.
Onun söylediğine karşıyım.
Britanya halkı köleliğe kuvvetle karşı çıktı.
Tom plana karşı çıkıyor.
Tom projeye karşıdır.
- Biz savaşa karşıyız.
- Savaşa karşıyız.
Ben plana oldukça karşıyım.
Arkadaşım fikrime karşı.
Ben savaşın her türüne karşıyım.
Ailem evliliğimize karşı çıktı.
Tom yeni plana karşı çıkıyor.
Senatör Tom Jackson zorunlu askerliğe karşı çıktı.
Katolik kilisesi boşanmaya karşıdır.
Köleliğin daha fazla yayılmasına karşı çıktılar.
Onun politikalarına karşı olanları mahkûm etti.
Her iki adam Vietnam'da savaşa karşı çıktı.
O, yeni plana karşı.
Politik doğruluğa şiddetle karşıyım.
O şiddetle politik doğruluğa karşı oluyor.
Biz şiddetle politik doğruluğa karşı çıkıyoruz.
Onlar şiddetle politik doğruluğa karşı çıkıyorlar.
O şiddetle politik doğruluğa karşı çıkıyor.
Bunu yapmaya karşı olmazdım.
yakınlaştıracak olan şey.
Komite öneriye karşı olacaktır.
Onlardan birkaçı tasarıya karşı.
Aramızdan hiçbirimiz onun fikirlerini desteklemedik.
Hiçbirimiz onun düşüncelerine karşı değildik.
Onlar, Darwin'in evrim teorisine karşı çıkıyorlar.
Mary oğlunun evlenme kararına karşı çıktı.
Yönetim bu yeni vergilere karşı.
Onun gibi şeyleri denemeye karşı değilim.
Boston'a geri dönmeye karşı değilim.
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
Öğrenci birliği yeni kurallara karşı çıkıyor.
- Üzgünüm, ama bu projeye karşıyım.
- Üzgünüm ama ben bu projeye karşıyım.
Ben şirketin iflas ilan etmesine kesin bir biçimde karşıyım.
Ben ağacın kesilmesine kesinlikle karşı çıkıyorum.
Oturanların yarısından fazlası plana karşı çıkıyor.
Karşı çıkan herkes kötü olarak görülürdü.
Kırmızı yeşilin aksine bir tehlike işaretidir.
Mariko'nun anne babası, onun bir Amerikalı ile evlenmesine kuvvetle karşılar.
Neden benim görüşüme karşı olduğunu anlamıyorum.
Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.
Oturanların yarısından fazlası plana karşı çıkıyor.
Metrik sisteme dönmeye üreticileri tarafından karşı çıkıldı.
Ebeveynlerim kız kardeşimin bir yabancıyla evlenmesine karşı.
Oturanların yarısından daha fazlası plana karşı çıkıyor.
Babam özel kuvvetlere yazılma kararıma karşı çıktı.
Onu yapmaya karşı değilim.
Herkes ona karşı çıktı fakat buna rağmen Sally ve Bob evlendiler.
Onun söylediğine karşıyım.
Herkes ona karşı çıktı fakat her şeye rağmen Mary ve John evlendi.
O politikayı destekliyor musun yoksa ona karşı mısın?
Hiçbirimiz onun fikrine karşı değiliz.
Mareşal Ney gibi, başlangıçta Napolyon'un sürgünden dönüşüne karşı çıktı, ancak rüzgarın hangi yönden estiğini gördü
Üzgünüm, ama bu projeye karşıyım.
Boris Johnson'un Kurtuluş Savaşı'na şiddetle muhalefet eden Türk büyük dedesi hain olarak görülüp linç edilmişti.