Translation of "Jane" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Jane" in a sentence and their turkish translations:

Peter loves Jane.

Peter Jane'i seviyor.

Will Jane sing?

Jeanne şarkı söyleyecek mi?

Jane married young.

Jane erken evlendi.

Peter loved Jane.

Peter, Jane'i sevdi.

Jane was angry.

Jane kızgın idi.

Jane looks happy.

Jane mutlu görünüyor.

Jane was fuming.

Jane kızgındı.

Jane was distressed.

Jane sıkıntılıydı.

Jane was upset.

Jane üzgündü.

The Jane Aubrey House

Jane Aubrey Evi,

When Jane was 18,

Jane 18'ine geldiğinde

We elected Jane chairperson.

Biz Jane'i başkan seçtik.

Maybe Jane will come.

Belki Jane gelecektir.

Jane opposed our decision.

Jane bizim kararımıza karşı çıktı.

Jane comes from Australia.

Jane, Avustralyalı.

Jane looks very happy.

Jane çok mutlu görünüyor.

Jane is out shopping.

Jane alışverişe çıktı.

Jane has auburn hair.

Jane'in kumral saçı var.

Jane was not happy.

Jane mutlu değildi.

Jane will probably come.

Jane muhtemelen gelecektir.

Jane plays tennis too.

- Jane de tenis oynar.
- Jane de tenis oynuyor.

Jane keeps early hours.

Jane erken yatıp erken kalkar.

Jane has five handbags.

Jane'in beş el çantası vardır.

Jane never backs down.

Jane asla sözünden dönmez.

They named her Jane.

Ona Jane adını verdiler.

Jane looks very pale.

Jane çok solgun görünüyor.

- I told Jane to calm herself.
- I told Jane to calm down.

Ben Jane'e sakinleşmesini söyledim.

- Jane grew taller than her mother.
- Jane became taller than her mother.

Jane annesinden daha uzun oldu.

- It is probable that Jane will come.
- Jane is likely to come.

Jane muhtemelen gelecektir.

- It is probable that Jane will come.
- Jane is likely to come.
- Jane is very likely to come.
- There's a good chance that Jane will come.
- There's an eighty to ninety percent chance that Jane will come.
- Jane is more than likely to come.
- It's quite likely that Jane will come.

Büyük olasılıkla Jane gelecek.

Mary and Jane are cousins.

- Mary ve Jane kuzendir.
- Mary ve Jane kuzenlerdir.

Jane is sick in bed.

Jane yatakta hasta.

I met Jane by accident.

Kazara Jane ile karşılaştım.

Jane is doing her homework.

Jane ödevini yapıyor.

Jane understands how you think.

Jane düşünme tarzını anlar.

Jane objected to our decision.

Jane bizim kararımıza itiraz etti.

Mary and Jane are screaming.

Mary ve Jane bağırıyor.

I invited Jane to dinner.

Jane'i akşam yemeğine davet ettim.

We made friends with Jane.

Biz Jane ile arkadaşlık kurduk.

Jane is in serious trouble.

Jane'in başı ciddi belada.

I shook hands with Jane.

Jane ile tokalaştım.

They named her baby Jane.

Onlar onun bebeğine Jane adını verdiler.

I've become friends with Jane.

Jane ile arkadaş oldum.

Did Jane pray last night?

Jane dün gece dua etti mi?

Jane wrote the letter herself.

Jane mektubu kendisi yazdı.

Jane made an angry gesture.

Jane kızgın bir jest yaptı.

Jane is talking with somebody.

Jane biriyle konuşuyor.

Jane filled out an application.

Jane başvuru formunu doldurdu.

Jane is the president's secretary.

Jane başkanın sekreteri.

Jane swims better than Yumi.

Jane Yumi'den daha iyi yüzer.

Jane is loved by Peter.

Jane Peter tarafından sevilir.

Jane sometimes runs to school.

Jane bazen okula kadar koşar.

Jane will get straight A's.

Jane doğrudan A alacaktır.

I guess you're right, Jane.

Sanırım sen haklısın, Jane.

John was married to Jane.

John Jane ile evliydi.

They named their baby Jane.

- Onlar bebeğe Jane adını verdiler.
- Onlar bebeklerine Jane adını verdiler.

Calamity Jane lived in California.

Calamity Jane, California'da yaşadı.

Jane prefers dogs to cats.

Jane, köpekleri kedilere tercih eder.

Jane is likely to come.

Jane muhtemelen gelecektir.

- Jane is very likely to come.
- Jane is more than likely to come.

Jane büyük ihtimalle gelecek.

- Mr Smith proposed marriage to Jane.
- Mr. Smith asked Jane to marry him.

Bay Smith Jane'e kendisi ile evlenmesini rica etti.

- Tom didn't come, nor did Jane.
- Tom didn't come and neither did Jane.
- Tom didn't come and Jane didn't come either.

Tom gelmedi ve Jane de gelmedi.

Which is what happened to Jane.

ve Jane'de olan şey de buydu.

Steve received a letter from Jane.

Steve Jane'den bir mektup aldı.

Mary is cute. So is Jane.

Mary şirin. Jane de.

He took Jane out for dinner.

O, Jane'i akşam yemeğine çıkardı.

His crude jokes made Jane angry.

Onun nezaketsiz şakaları Jane'i kızdırdı.

Jane became taller than her mother.

Jane annesinden daha uzun oldu.

Jane Austen was a British writer.

Jane Austen bir İngiliz yazardı.

It was Jane who came first.

İlk gelen Jane'di.

Jane is fun to be with.

Jane ile birlikte olmak zevkli.

Jane told Mary the whole story.

Jane, Mary'ye bütün hikayeyi anlattı.

Tom didn't come, nor did Jane.

Tom gelmedi, Jane de.

Jane had a very boring weekend.

Jane çok sıkıcı bir hafta sonu geçirdi.

Jane likes dogs better than cats.

Jane köpekleri kedilerden daha çok sever.

Jane came home at 6 o'clock.

Jane eve saat altıda geldi.

Jane ended up not buying it.

Sonunda Jeanne bunu satın almadı.

Jane spent some time with Marie.

Jane, Marie ile biraz zaman geçirdi.

Jane expects Mary will help her.

Jane Mary'nin ona yardım edeceğini umuyor.

Jane is a very beautiful girl.

Jane çok güzel bir kızdır.

Jane can sing some Japanese songs.

Jane bazı Japonca şarkılar söyleyebilir.

Jane is interested in flower arrangement.

Jane çiçek aranjmanı ile ilgileniyor.

Jane has been doing her assignment.

Jane onun ödevini yapıyor.

Jane insisted that she was right.

Jane haklı olduğu konusunda ısrar etti.

Jane threw a glance at us.

Jane bize bir bakış attı.