Examples of using "Only" in a sentence and their turkish translations:
Sadece yetişkinler için.
Büyükler için.
Sadece şaka yapıyorum.
Sadece şaka yapıyorum.
Biraz önce çıktı.
Bu senin tek şansın.
Tom sadece kahve içer.
Biz sadece başladık.
Sadece kendini kandırıyorsun.
Tom sadece bana anlattı.
Sadece onu istiyorum.
Bu tek yol.
Sadece İtalyanca konuşuyorum.
O sadece tali hasar.
Sadece nakit alıyoruz.
Tom sadece et yer.
Bu sadece bir kez oldu.
Keşke, keşke diye bir kelime olmasa.
Sadece yüzde on.
Sadece olumlu yönler."
Medistasyon sadece gerçekten huzurlu pozitif bir zihin
sadece Fransa için savaşacaktı
Sadece Allah bilir.
- Sadece on beş dakika.
- Yalnızca on beş dakika.
- O sadece numara yapıyor.
- O sadece rol yapıyor.
Biz sadece öpüştük.
Sadece bir tane al.
O sadece geçici.
Bu sadece benim.
Sadece oraya git.
Sadece oraya git.
Bu sadece Tom.
sadece 15 megaton'du
O sadece kan.
Onlar sadece sözcükler.
Biz sadece arkadaşız.
Dikkat! Yalnızca +18.
Sadece Tom biliyor.
Sadece Tom gülümsedi.
Sadece Tom kaldı.
Sadece on sekiz yaşındayım.
Ben sadece insanım.
O sadece adil.
O sadece para.
Bu sadece adil.
Bu sadece doğal.
Sadece pazartesi.
Sadece çalışanlar için.
Sadece Tanrı bilir!
O sadece on beş yaşında.
Biz yalnızca arkadaş mıyız?
Sadece bir insansın.
Biz sadece balıkçıyız.
Onlar sadece fikirlerdir.
Ben sadece on üç yaşındayım
Sadece Tom gitti.
Sadece çalışanlar.
Sadece Tom geldi.
Kim yalnızca Çinli?
Biz sadece bakıyoruz.
Sen sadece bir kez gençsin.
Sen teksin.
Sen bizim tek umudumuzsun.
Ben sadece bir müşteriyim.
Ben sadece bir insanım.
Daha az önce başladım.
Sadece bir yastık var.
Sadece az önce geldim.
Sen benim tek umudumsun.
Bu bizim tek şansımız.
Ben bir tek çocuğum.
Sadece bir çözüm var.
Bana sadece bir kez söyle benim tek aşkım, oh sadece bir kere söyle: Seni seviyorum!
Bunu sadece bir kez yaptım.
Yalnızca bir kız kardeşim var.
Tom sadece on üç yaşında.
Tek sen değilsin.
Sadece bir sorum var.
O benim tek gerçek arkadaşım.
Tom, Mary'nin tek çocuğudur.
Şimdiki zaman, tek gerçeklik ve tek kesinliktir.
Sadece bir şansımız var.
Sadece bir şansımız var.