Examples of using "Lobster" in a sentence and their turkish translations:
- Tom ıstakozu seviyor.
- Tom ıstakozu sever.
Istakozu severim.
- Tom ıstakoz sipariş etti.
- Tom ıstakozu sipariş etti.
- Tom ıstakozu ısmarladı.
Istakoz iyiydi.
Biz ıstakoz ve biftek yedik.
Çok nadir ıstakoz yerim.
Hayır, ben ıstakoz sevmem.
Benim dikenli ıstakoza alerjim var.
- Istakoz seversiniz, değil mi?
- Istakoz seversin, değil mi?
Tom bir ıstakoz dürümü yedi.
Bu gece ıstakoz yemek istiyorum.
Istakoz mu yoksa yengeç mi tercih ediyorsunuz?
Japon dikenli ıstakoz'una alerjim var.
Thomas ıstakoz gibi kırmızıydı.
Neredeyse bir asırdır,
Taze ıstakoz görmek beni acıktırdı.
Bu gece tekrar ıstakoz yemek istiyorum.
Boston, ıstakoz sevenlerin uğrak yeridir.
Fransızca ıstakoz nasıl denir?
Bir ıstakozu nasıl pişireceğini biliyor musun?
Noel için ıstakoz mu yiyeceksin? Ciddi misin?
Canlı bir ıstakoz yemek istemiyorum.
Taze ıstakozun görünümü iştahımı açtı.
İlk başta ıstakoz avlamak için de yengeç yönteminin aynısını kullandı.
Istakoz sipariş edelim! Buranın özel yemeği olduğunu duydum.
Bu yüzden, yavrulayan ıstakozları yakalamıyorlar.
Istakoz ciğeri zehirli olabilir. Yememek en iyisidir.
ıstakozla benim arama girmek için beni yanaştırdı.
Canlı bir ıstakozu kaynar su dolu bir kaba atmak acımasızca.
Biraz güneş kremi sürmezsen bir ıstakoza benzeyeceksin.