Translation of "Laughter" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Laughter" in a sentence and their turkish translations:

- I'm dying of laughter.
- I'm dying of laughter!

Gülmekten ölüyorum.

Laughter can kill.

Kahkaha öldürebilir.

Laughter is infectious.

Kahkaha bulaşıcıdır.

Laughter is contagious.

Kahkaha bulaşıcıdır.

Alan: It is. (Laughter)

Alan: Evet öyle (Gülüşme)

We roared with laughter.

Kahkaha ile güldük.

Everybody burst into laughter.

Herkes gülmekten kırıldı.

Everyone burst into laughter.

Herkes kahkahaya boğuldu.

She burst into laughter.

O kahkaha attı.

They broke into laughter.

Gülmekten kırıldılar.

He burst into laughter.

O, gülmekten kırıldı.

Tom burst into laughter.

Tom kahkaha attı.

Laughter filled the room.

Kahkaha odayı doldurdu.

Tom heard laughter outside.

Tom dışarıda kahkaha duydu.

We'll miss your laughter.

Biz kahkahanı özleyeceğiz.

There was occasional laughter.

Ara sıra kahkaha vardı.

Deep laughter brings tears.

Derin kahkaha gözyaşları getirir.

Tom squealed with laughter.

Tom kıs kıs güldü.

Tom answered with laughter.

Tom kahkaha ile cevap verdi.

Tom broke into laughter.

Tom kahkahayı bastı.

Women keep on shaking. (Laughter)

Kadınlar sallamaya devam edin

The audience exploded with laughter.

Seyirciler gülmekten patladı.

The audience roared with laughter.

İzleyici kahkaha ile güldü.

I hear your childish laughter.

Senin çocuksu kahkahanı duyuyorum.

Laughter is the best medicine.

- Kahkaha en iyi ilaçtır.
- Gülmek en iyi ilaçtır!

The room filled with laughter.

Oda kahkahayla dolu.

Everyone suddenly burst into laughter.

Herkes aniden kahkahaya boğuldu.

Laughter helps ease the pain.

Kahkaha ağrının hafiflemesine yardım eder.

The crowd erupted into laughter.

Kalabalık kahkahalara boğuldu.

Laughter is a human trait.

Kahkaha bir insan özelliğidir.

Laughter is a serious matter.

Kahkaha ciddi bir konudur.

Laughter rippled through the audience.

Kahkaha izleyiciler arasında yayıldı.

The room exploded in laughter.

Oda kahkahalarla patladı.

Laughter has no foreign accent.

Kahkahanın hiçbir yabancı aksanı yoktur.

The young man burst into laughter.

Genç adam kahkahalara boğuldu.

She couldn't help bursting into laughter.

Kahkaha ile gülmekten kendini alamadı.

Laughter is good for your health.

Kahkaha, sağlık için iyidir.

Her laughter echoed through the house.

Onun kahkahası evde yankılandı.

What is thunder? It's Satan's laughter.

Gök gürültüsü nedir? Şeytanın kahkahasıdır.

The hyena's bark sounds like laughter.

Sırtlanın havlaması kahkaha gibi ses çıkarıyor.

Laughter is a feature of mankind.

Kahkaha insanların bir özelliğidir.

All the students burst into laughter.

Bütün öğrenciler kahkahalar attı.

Hearing the joke, he burst into laughter.

Fıkrayı duyduğunda, kahkahaya boğuldu.

Mum and I are dying with laughter.

Annem ve ben kahkahadan ölüyoruz.

I heard laughter in the next room.

Bitişik odada kahkaha duydum.

She discombobulated me with her feckless laughter.

O, sorumsuz kahkahasıyle beni altüst etti.

Laughter is essential in a good relationship.

Kahkaha iyi bir ilişkide esastır.

I thought I would die of laughter.

Gülmekten öleceğimi düşündüm.

Tom could hear laughter through the wall.

Tom duvardan kahkahaları duyabiliyordu.

And making laughter commonplace in non-common places.

kahkahayı ortak alanlar dışındaki yerlerde sıradan bir şey yapmaya başladık.

A day without laughter is a day wasted.

Kahkaha olmayan bir gün, boşa harcanmış bir gündür.

Children's laughter could be heard in the distance.

Çocukların kahkahası uzaktan duyulabiliyordu.

I can't hold back my laughter any longer.

Artık kahkahamı tutamıyorum.

- Tom burst out laughing.
- Tom burst into laughter.

- Tom kahkaha attı.
- Tom birden gülmeye başladı.

Are you sad? Laughter is the best medicine.

Üzgün müsün? Gülmek en iyi ilaçtır.

Sami's home was filled with love and laughter.

Sami'nin evi sevgi ve kahkaha ile doluydu.

When they heard the story, they burst into laughter.

Onlar hikayeyi duyunca, kahkahaya boğuldular.

It was so hilarious that I snorted with laughter.

O o kadar komikti ki gülmekten homurdandım.

When he heard the joke, he burst into laughter.

O, fıkrayı duyunca kahkahaya boğuldu.

There was a roar of laughter from the audience.

- İzleyiciler kahkahaya boğulmuştu.
- Seyirciler arasında kahkaha tufanı koptu.

So while laughter is great, a smile is also good.

Kahkaha harikadır ama gülümsemek de iyidir.

As soon as I saw him, I burst into laughter.

Onu görür görmez gülmekten kırıldım.

He cannot act his way out of a paper bag. (Laughter)

Çocuğun kendine hayrı yok. (Gülüşmeler)

The boy was not humiliated by the laughter of his classmates.

Çocuk, sınıf arkadaşlarının kahkahalarından gocunmadı.

On the speaker's saying so, the audience burst out into laughter.

Konuşmacı öyle söylediğinde seyirci kahkahalara boğuldu.

The circus and the show are brimful of fun and laughter.

Sirk ve gösteri eğlence ve kahkahalarla doludur.

Her laughter is an authentic expression of the joy of living.

Onun kahkahası yaşamanın keyfinin otantik bir ifadesi.

, methane called laughing gas is not a cause for laughter. Maybe even

gülme gazı denen metan kahkaha sebebi değil. Hatta

When I saw his new hairstyle I tried hard to suppress my laughter.

Onun yeni saç stilini gördüğümde kahkahamı bastırmaya çalıştım.

Tom has joined a laughter club and his stress levels have decreased significantly.

Tom bir kahkaha kulübüne katıldı ve onun stres seviyeleri önemli ölçüde düştü.

He was so funny at the party that I simply couldn't restrain my laughter.

Partide o kadar çok komikti ki, kendimi gülmekten alıkoyamadım.

Laughter is the only cure against vanity, and vanity is the only laughable fault.

Kahkaha kibire karşı tek tedavidir ve kibir gülünebilir tek hatadır.

But if you came to our helpline in the UK, you would also hear laughter.

Ama bizim İngiltere'deki yardım hattımıza gelirseniz, siz de gülüşmeler duyarsınız.

The demon grabbed my sister and, with howling laughter, cast her into a bottomless pit.

Şeytan kız kardeşimi yakaladı ve, muazzam bir kahkahayla, onu dipsiz bir çukura fırlattı.

Laughter is like a windshield wiper. It can't stop the rain, but it lets you move ahead.

Kahkaha bir cam sileceği gibidir. Yağmuru durduramaz, ancak seni ileri doğru hareket ettirir.

- As soon as I saw him, I burst into laughter.
- I burst out laughing when I saw him.

Onu görür görmez gülmekten kırıldım.

- I thought I would die of laughter.
- I thought I would die laughing.
- I thought that I would die laughing.
- I thought that I'd die laughing.
- I thought I'd die laughing.

Gülmekten öleceğimi düşündüm.

The house was full of little children and laughter and songs; and now it is empty, and nothing ever wanders through it but the wind. How lonely and sorrowful it must feel!

Ev küçük çocuklarla, kahkahalar ve şarkılarla doluydu; şimdiyse boş ve içinde rüzgar haricinde hiçbir şey dolaşmıyor. Ne kadar da yalnız ve kederli hissediyordur.