Examples of using "Infectious" in a sentence and their turkish translations:
Kahkaha bulaşıcıdır.
Senin bir bulaşıcı hastalığın var.
Onların bulaşıcı bir hastalığı var.
Kabakulak bulaşıcı bir hastalıktır.
Yeni koronavirüs çok bulaşıcı.
Tüm bulaşıcı hastalıklar bulaşıcı değildir.
Tom'un coşkusu bulaşıcıdır.
Louis Pasteur mikropların en bulaşıcı hastalıklara neden olduklarını keşfetti.
Bu şarkıyı severim. Bunun bulaşıcı bir ritmi var ve dans etmek için iyidir.