Examples of using "Burst" in a sentence and their turkish translations:
- Tom kahkaha attı.
- Tom birden gülmeye başladı.
Balon patladı.
Öğrenciler kahkahalara boğuldu.
Herkes gülmekten kırıldı.
Herkes kahkahaya boğuldu.
Tom gözyaşlarına boğuldu.
Gözyaşlarına boğuldu.
Benim kabarcığımı patlatmayın.
Kahkaha patlattı.
Ben bir kahkaha patlattım.
Su borusu patladı.
O kahkaha attı.
O, gülmekten kırıldı.
Onlar gözyaşlarına boğuldu.
O hıçkırıklara boğuldu.
O gözyaşlarına boğuldu.
Tom kahkaha attı.
Ampul patladı.
Bizim su boruları patlamış.
Balon patlayacak.
Sami gözyaşlarına boğuldu.
Tom birden ağlamaya başladı.
Karım gözyaşlarına boğuldu.
Öğrenciler kahkahalara boğuldular.
Mary aceleyle mutfağa girdi.
Onların hepsi gülmekten patladılar.
O, aceleyle odaya daldı.
Aniden Hiroko gözyaşlarına boğuldu.
Apartman patladı.
Tom birden kahkahayı patlattı.
Tomurcuklar patlamaya başladı.
Aniden herkes kahkahayı patlattı.
Herkes aniden kahkahaya boğuldu.
Seyirciler aniden alkışlamaya başladılar.
Tom aceleyle daireye girdi.
- Ön kapı hızla açıldı.
- Sokak kapısı pat diye açıldı.
- Otobüs alevler içinde.
- Otobüs tutuştu.
Seyirci gülmekten patlıyor.
Zeplin alevler içinde patladı.
Tom aceleyle odaya girdi.
Genç adam kahkahalara boğuldu.
Küçük kız gözyaşlarına boğuldu.
Genç kız gözyaşlarına boğuldu.
Onların her ikisi de gözyaşlarına boğuldu.
Bütün öğrenciler kahkahalar attı.
Ana su borusu dondu ve patladı.
Fıkrayı duyduğunda, kahkahaya boğuldu.
Tom ağlamak ağlamak üzereydi.
Tom gözyaşlarına boğulmak üzereydi.
Tom gözyaşlarına boğuldu ve üst kata koştu.
Büyük basınç nedeniyle boru patladı.
Kalabalıktan muazzam bir tezahürat patladı.
Beyninde bir kan damarı patladı.
Su boruları dondu ve sonra patladı.
Onu görür görmez gülmekten kırıldım.
Haberleri dinlerken gözyaşlarına boğuldu.
O ağlamaya başladı.
Haberi duyduğunda, gözyaşlarına boğuldu.
Ben gözyaşlarına boğuldum ve sonra gülmeye başladım.
Ağlamaya başladım.
Su şebekesi deprem nedeniyle patladı.
Tom ve diğerlerinin hepsi kahkahayı patlattı.
Su basıncı borunun patlamasına neden oldu.
- Yoğun yağış sebebiyle baraj taştı.
- Şiddetli yağmur yüzünden baraj taştı.
- Şiddetli yağmur yüzünden baraj kapakları patladı.
Mary gözyaşlarına boğuldu ve odadan çıktı.
Araba devrildi ve ateş aldı.
Tom Mary'yi gördüğünde kahkahalara boğuldu.
Beni gördüğünde kahkaha patlattı.
Biraz mısır patlatırken parmağım yandı.
Annesini görünce, kız gözyaşlarına boğuldu.
normalde yangına dayanıklı malzemeler bile alev haline geldi.
Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.
Radyonun sesi kulaklarımızın üzerinde patladı.
Onlar hikayeyi duyunca, kahkahaya boğuldular.
Kötü haber işitince, o gözyaşlarına boğuldu.
Beni gördüğü an gözyaşlarına boğuldu.
Linda o kadar hayal kırıklığına uğradı ki gözyaşlarına boğuldu.
Dikkatsiz hatası tarafından kafası karıştığı için, gözyaşlarına gömüldü.
O, haberi duyduğunda, gözyaşlarına boğuldu.
Haberleri duyduğunda gözlerinde yaşlar birikti.
O beni çıplak görünce kahkaha patlattı.
O, fıkrayı duyunca kahkahaya boğuldu.
Boru hattında çıkan patlamadan dolayı bütün alan sular altında kaldı.
O beni çıplak gördüğünde gülmekten patladı.
Kız odaya girdi ve gözyaşlarına boğuldu.
- Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.
- Kız annesini görür görmez gözyaşlarına boğuldu.
Çocuk birden ağlamaya başladı.
O, test puanını gördüğünde gözyaşlarına boğuldu.
- O beni görür görmez, gözyaşlarına boğuldu.
- Beni görür görmez gözyaşlarına boğuldu.
Jack onu görür görmez ağlamaya başladı.
O, onunla karşılaşır karşılaşmaz göz yaşlarına boğuldu.
Tom odaya hücum etti.
Onu görür görmez gülmekten kırıldım.
Tom titrek bir alışveriş arabası iterek bakkala dalıverdi.