Translation of "Burst" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Burst" in a sentence and their turkish translations:

- Tom burst out laughing.
- Tom burst into laughter.

- Tom kahkaha attı.
- Tom birden gülmeye başladı.

The ballon burst.

Balon patladı.

- The pupils burst out laughing.
- The students burst out laughing.

Öğrenciler kahkahalara boğuldu.

Everybody burst into laughter.

Herkes gülmekten kırıldı.

Everyone burst into laughter.

Herkes kahkahaya boğuldu.

Tom burst into tears.

Tom gözyaşlarına boğuldu.

He burst into tears.

Gözyaşlarına boğuldu.

Don't burst my bubble.

Benim kabarcığımı patlatmayın.

She burst out laughing.

Kahkaha patlattı.

I burst out laughing.

Ben bir kahkaha patlattım.

The water pipe burst.

Su borusu patladı.

She burst into laughter.

O kahkaha attı.

He burst into laughter.

O, gülmekten kırıldı.

They burst into tears.

Onlar gözyaşlarına boğuldu.

She burst into sobs.

O hıçkırıklara boğuldu.

She burst out crying.

O gözyaşlarına boğuldu.

Tom burst into laughter.

Tom kahkaha attı.

The light bulb burst.

Ampul patladı.

Our water pipes burst.

Bizim su boruları patlamış.

The balloon will burst.

Balon patlayacak.

Sami burst in tears.

Sami gözyaşlarına boğuldu.

- Tom burst out crying.
- Tom burst into tears.
- Tom started to cry.

Tom birden ağlamaya başladı.

My wife burst into tears.

Karım gözyaşlarına boğuldu.

The pupils burst out laughing.

Öğrenciler kahkahalara boğuldular.

Mary burst into the kitchen.

Mary aceleyle mutfağa girdi.

They all burst out laughing.

Onların hepsi gülmekten patladılar.

He burst into the room.

O, aceleyle odaya daldı.

Suddenly, Hiroko burst into tears.

Aniden Hiroko gözyaşlarına boğuldu.

The building burst into flames.

Apartman patladı.

Tom suddenly burst out laughing.

Tom birden kahkahayı patlattı.

The buds began to burst.

Tomurcuklar patlamaya başladı.

Everybody suddenly burst out laughing.

Aniden herkes kahkahayı patlattı.

Everyone suddenly burst into laughter.

Herkes aniden kahkahaya boğuldu.

The audience burst into applause.

Seyirciler aniden alkışlamaya başladılar.

Tom burst into the apartment.

Tom aceleyle daireye girdi.

The front door burst open.

- Ön kapı hızla açıldı.
- Sokak kapısı pat diye açıldı.

The bus burst into flames.

- Otobüs alevler içinde.
- Otobüs tutuştu.

The audience burst out laughing.

Seyirci gülmekten patlıyor.

The airship burst into flames.

Zeplin alevler içinde patladı.

Tom burst into the room.

Tom aceleyle odaya girdi.

The young man burst into laughter.

Genç adam kahkahalara boğuldu.

The little girl burst into tears.

Küçük kız gözyaşlarına boğuldu.

The young girl burst into tears.

Genç kız gözyaşlarına boğuldu.

Both of them burst into tears.

Onların her ikisi de gözyaşlarına boğuldu.

All the students burst into laughter.

Bütün öğrenciler kahkahalar attı.

The water main froze and burst.

Ana su borusu dondu ve patladı.

Hearing the joke, he burst into laughter.

Fıkrayı duyduğunda, kahkahaya boğuldu.

Tom was about to burst into tears.

Tom ağlamak ağlamak üzereydi.

Tom was about to burst out crying.

Tom gözyaşlarına boğulmak üzereydi.

Tom burst into tears and ran upstairs.

Tom gözyaşlarına boğuldu ve üst kata koştu.

The pipe burst due to great pressure.

Büyük basınç nedeniyle boru patladı.

A mighty cheer burst from the crowd.

Kalabalıktan muazzam bir tezahürat patladı.

A blood vessel burst inside his brain.

Beyninde bir kan damarı patladı.

The water pipes froze and then burst.

Su boruları dondu ve sonra patladı.

- As soon as I saw him, I burst into laughter.
- I burst out laughing when I saw him.

Onu görür görmez gülmekten kırıldım.

She burst into tears to hear the news.

Haberleri dinlerken gözyaşlarına boğuldu.

- He burst into tears.
- He began to cry.

O ağlamaya başladı.

Upon hearing the news, she burst out crying.

Haberi duyduğunda, gözyaşlarına boğuldu.

I burst into tears and then started laughing.

Ben gözyaşlarına boğuldum ve sonra gülmeye başladım.

- I burst into tears.
- I started to cry.

Ağlamaya başladım.

The water mains burst due to the earthquake.

Su şebekesi deprem nedeniyle patladı.

Tom and the others all burst out laughing.

Tom ve diğerlerinin hepsi kahkahayı patlattı.

The water pressure caused the pipe to burst.

Su basıncı borunun patlamasına neden oldu.

The dam burst owing to the heavy rain.

- Yoğun yağış sebebiyle baraj taştı.
- Şiddetli yağmur yüzünden baraj taştı.
- Şiddetli yağmur yüzünden baraj kapakları patladı.

Mary burst into tears and left the room.

Mary gözyaşlarına boğuldu ve odadan çıktı.

The car turned over and burst into flames.

Araba devrildi ve ateş aldı.

Tom burst out laughing when he saw Mary.

Tom Mary'yi gördüğünde kahkahalara boğuldu.

She burst out laughing when she saw me.

Beni gördüğünde kahkaha patlattı.

I burnt my finger when some popcorn burst.

Biraz mısır patlatırken parmağım yandı.

Seeing her mother, the girl burst into tears.

Annesini görünce, kız gözyaşlarına boğuldu.

Materials that were normally fire-resistant burst into flame.

normalde yangına dayanıklı malzemeler bile alev haline geldi.

Such was Linda's disappointment that she burst into tears.

Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.

The blare of the radio burst upon our ears.

Radyonun sesi kulaklarımızın üzerinde patladı.

When they heard the story, they burst into laughter.

Onlar hikayeyi duyunca, kahkahaya boğuldular.

On hearing the bad news, she burst into tears.

Kötü haber işitince, o gözyaşlarına boğuldu.

The moment she saw me, she burst into tears.

Beni gördüğü an gözyaşlarına boğuldu.

Linda was so disappointed that she burst into tears.

Linda o kadar hayal kırıklığına uğradı ki gözyaşlarına boğuldu.

Confused by her careless mistake, she burst into tears.

Dikkatsiz hatası tarafından kafası karıştığı için, gözyaşlarına gömüldü.

When she heard the news, she burst into tears.

O, haberi duyduğunda, gözyaşlarına boğuldu.

She burst into tears when she heard the news.

Haberleri duyduğunda gözlerinde yaşlar birikti.

When she saw me naked, she burst out laughing.

O beni çıplak görünce kahkaha patlattı.

When he heard the joke, he burst into laughter.

O, fıkrayı duyunca kahkahaya boğuldu.

The whole area was flooded when the main burst.

Boru hattında çıkan patlamadan dolayı bütün alan sular altında kaldı.

When he saw me naked he burst out laughing.

O beni çıplak gördüğünde gülmekten patladı.

The girl came into the room and burst into tears.

Kız odaya girdi ve gözyaşlarına boğuldu.

Instantly the girl saw her mother, she burst out crying.

- Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.
- Kız annesini görür görmez gözyaşlarına boğuldu.

- The child burst out crying.
- The baby started to cry.

Çocuk birden ağlamaya başladı.

When she saw her test score, she burst into tears.

O, test puanını gördüğünde gözyaşlarına boğuldu.

As soon as she saw me, she burst out crying.

- O beni görür görmez, gözyaşlarına boğuldu.
- Beni görür görmez gözyaşlarına boğuldu.

As soon as Jack saw her, he burst out crying.

Jack onu görür görmez ağlamaya başladı.

As soon as she met him, she burst into tears.

O, onunla karşılaşır karşılaşmaz göz yaşlarına boğuldu.

- Tom burst into the room.
- Tom stormed into the room.

Tom odaya hücum etti.

As soon as I saw him, I burst into laughter.

Onu görür görmez gülmekten kırıldım.

Tom burst into the grocery store, pushing a wobbly cart.

Tom titrek bir alışveriş arabası iterek bakkala dalıverdi.