Examples of using "Islamic" in a sentence and their turkish translations:
(Seslendirme:İslamcı adetleri yerle bir etti.)
İslam tarihi çalışalım.
İslam'ın kitabı Kuran'dır.
Bir medreseye gitti.
İslam öncesi Araplar göçebeydiler.
Portekiz bir İslam ülkesi değildir.
Sami İslam'ı öğreten hocam oldu.
- Sami bir İslam ülkesinden gelmektedir.
- Sami; Müslüman bir ülkeden gelmektedir.
Çeşitli medreselerde eğitim gördü.
İslami bir gelenek gibi görünse de
Tom asla bir İslam ülkesini ziyaret etmedi.
için seçilmişti
Sami İslam merkezinde bir Müslüman'la tanıştı.
Cezayir'de İslami bankacılığın bir geleceği var mı?
fakat bunu hırsla ve inatla yapmak İslami değerlere zarar verir
İlgi alanı politikadan İslam tarihine kaymıştı.
Müziğin islama uygun olmadığını ve fahişelerin işi olduğunu
Ölünün kırkının çıkması İslami bir gelenek değildir
sadece istediğim İslami değerlere zarar verilmeden buranın cami yapılması
Sami İslam merkezinden bazı kitaplar alıp hepsini okudu.
İslam'da beyazın siyaha üstünlüğü yoktur.
Daeş saldırıları islamik terörü ve güvensizliği Türkiyenin sokaklarına getirdi
Evet sevgili izleyicilerim, Radikal İslam sadece politika için tehlikeli değil
Ve ona Orta Doğudaki ve Kuzey Afrikada kalan son Müslüman devletleride fethetmesini emretti.
İslamın merkez gücü olmayı kaybetmiş olan Abbasi Halifesi
Hülagü Suriyeye 6 tümenden oluşan 60 bin kişilik bir kuvvetle ilerliyordu.
Kitbuqa ya düşmanın yaklaştığı haberi geldiği gibi oda İslam ordusuyla buluşmaya gitti.
Bundan başka olarak, hepimizin bildiği gibi, petrol dünya genelinde islam yanlısı kampanya
Yönetimini, halkının temel haklarınn büyük kısmını kısıtlayan İslami otokrasi