Examples of using "Increases" in a sentence and their turkish translations:
Zaman geçerken bilgelik artar.
Kanseri erken yakalamak hayatta kalma oranını arttırır.
Yükseklik arttıkça hava basıncı düşer.
Vergi artışları hayatlarımızı önemli ölçüde etkiledi.
Uyku yoksunluğu kalp krizi riskini artırır.
Don artarken kalp ısınır.
Obezite, diyabet ve kalp hastalığı riskini arttırır.
Basınç arttıkça sıcaklık artar.
Ölüm riski, yaş yükseldikçe çok artıyor.
ve toplam risk çoğalmaları nispeten küçük olmasına rağmen,
...günler uzar ve karanlık yerini aydınlığa bırakır.
buda kafamızdaki soru işaretlerini artırıyor ama
Bu ise şüpheleri arttırmakta tuz ve biber oluyor
İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.
Dünyada mülteci sayısı giderek artmaktadır.
Esnek bir çalışma programı, çalışanların verimliliğini artırır.
Potansiyel ürün artışı yönünden Hindistan avantajlı.
Maaşınızın bir yıl sonra artacağını garanti edeceğim.
Eğer araba sayısı artarsa, trafik de artar.
Üretim artarsa fiyatların düşeceğini iddia ediyorlar.
Tek bir bardak alkol kanser riskini artırır.
Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.
Doğu Asya ekonomileri enerji fiyat artışlarından çok etkilenmiştir.
Gelir vergisi oranı maaş artışı ile orantılı olarak artar.
Fiyat artışları reel ve nominal büyüme oranları arasındaki farkı açıklar.
Yüksek tansyion kalp ve damarlara binen yükü artırır.
O zaman buradan şunu çıkarabiliriz mesafe arttıkça zaman bükülür
beyin gücümüzü de çoğaltan bir kimyasal olan serotonini salgılar.
gazlarının konsantrasyonları sürekli artmaktadır. Sanayi öncesi döneme kıyasla
Dünya nüfusu her yıl yüzde iki oranında artıyor.
Pilavı yemek çubuğu ile yemek, kan şekerini kaşıkla yemeye göre daha az yükseltiyor. Çünkü daha zor ve yemesi daha uzun sürüyor.