Translation of "Risk" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Risk" in a sentence and their turkish translations:

- Risk nothing!
- Don't risk anything!

Hiçbir şeyi riske atmayın!

- I'll risk it.
- I'll risk that.
- I'll take the risk.

Onu riske atacağım.

- Don't risk it.
- Don't risk it!

Onu riske atmayın.

- There's a risk.
- There is a risk.

Bir risk var.

Let's risk it.

Bunu göze alalım.

We'll risk it.

Bunu riske atacağız.

Everybody's at risk.

- Herkes risk altında.
- Herkes tehlikede.

What's at risk?

Tehlikede olan nedir?

I'll risk it.

Onu riske atacağım.

That's a risk.

Bu bir risk.

There's no risk.

Hiçbir risk yok.

- It's not worth the risk.
- It isn't worth the risk.

Risk almaya değmez.

- You're taking a big risk.
- You're taking quite a risk.

Sen büyük bir risk alıyorsun.

In life, if you don’t risk anything, you risk everything.

Hayatta, risk almazsanız her şeyi riske atarsınız.

The higher the risk.

...risk o kadar artıyor.

Why take the risk?

Niçin risk alalım?

We can't risk it.

Onu göze alamayız.

I can't risk that.

Onu riske atamam.

We'll take that risk.

O riski alacağız.

We'll take the risk.

Riske gireceğiz.

We can't risk waiting.

Beklemeyi göze alamayız.

We can't risk that.

Onu riske atamayız.

We couldn't risk it.

Onu riske atamadık.

Would you risk it?

Bunu riske atar mısın?

Why take that risk?

Neden o riski alıyorsun?

It's a calculated risk.

Bu tahmini bir risk.

There's absolutely no risk.

Kesinlikle hiçbir risk yok.

I knew the risk.

Riski biliyordum.

I understand the risk.

Ben riski anlıyorum.

It's worth the risk.

Riske değer.

We're all at risk.

Hepimiz tehlikedeyiz.

I'll take the risk.

Riski alacağım.

I'll take that risk.

Ben bu riski alacağım.

This risk is unacceptable.

Bu risk kabul edilmez.

The risk is small.

Risk küçük.

I won't risk it.

Onu riske atmayacağım.

I accept the risk.

Riski kabul ediyorum.

I can't risk it.

Onu riske edemem.

No risk, no reward.

Risk yoksa ödül de yok.

Will you risk it?

Bunu riske atacak mısın?

All investments involve risk.

Bütün yatırımlar risk içerir.

They're all at risk.

Onların hepsi riskte.

That risk paid off.

O riskin karşılığını aldık.

We wouldn't risk it.

Bunu riske atmazdık.

Tom won't risk it.

Tom bunu riske atmayacak.

And finally, more importantly, heroes are risk-takers, huge risk-takers.

ve daha da önemlisi risk alan kişilerdir.

- I'm not willing to risk that.
- I'm unwilling to risk that.

Onu riske atmaya istekli değilim.

- We must take that risk.
- We need to take that risk.

O riski almamız gerekiyor.

- We've got to take the risk.
- We have to take the risk.

Biz riski almak zorundayız.

- It's a risk we must take.
- It's a risk we have to take.
- That's a risk we have to take.

Bu almamız gereken bir risk.

It requires judgment and risk.

Muhakeme ve risk gerektiriyor.

To mimic repeated risk exposures.

öğrenciler testi 3 gün boyunca 12 kere aldılar.

Why did you risk that?

Bunu neden riske attınız?

Don't risk insulting your boss.

Patronuna hakaret ederek riske atmayın.

They took a big risk.

Onlar büyük bir risk aldı.

He took a big risk.

O büyük bir risk aldı.

She took a big risk.

O büyük bir risk aldı.

I can't take that risk.

Ben o riski alamam.

We can't take the risk.

Biz risk alamayız.

We shouldn't take the risk.

Biz risk almamalıyız.

It's still a big risk.

O hâlâ büyük bir risk.

Tom took a big risk.

Tom büyük bir risk aldı.

Is it worth the risk?

Bu, riske değer mi?

It's not worth the risk.

Bu, riske değmez.

There's a large risk involved.

İlgili büyük bir risk var.

The risk is too great.

Risk çok fazla büyük.

They won't risk doing that.

Onlar onu yapma riskini göze almayacaklar.

You've taken a big risk.

Büyük bir risk aldın.

We'll have to risk it.

Bunu riske atmak zorunda olacağız.

Tom is a risk taker.

Tom tehlikeyi göze alan biri.

We must take that risk.

O riski göze almalıyız.

It was a calculated risk.

Bu hesaplanmış bir riskti.

I'm going to risk it.

Onu göze alacağım.

You're taking quite a risk.

Oldukça risk alıyorsun.

I'm willing to risk that.

Onu riske atmaya hazırım.

Who would risk doing that?

Bunu yapmayı kim göze alırdı?

I couldn't take that risk.

Ben o riski alamadım.

Dan's life is at risk.

Dan'in hayatı risk altında.

Isn't that worth some risk?

O biraz riske değmez mi?

You can't ignore the risk.

Riski göz ardı edemezsin.

You're taking an awful risk.

Sen korkunç bir risk alıyorsun.

You risk losing my trust.

Sen benim güvenimi kaybetmeyi göze alıyorsun.

Investing in stocks involves risk.

Hisse senetlerine yatırım yapmak risk içerir.

Who exactly is at risk?

Tam olarak kim risk altındadır?

This is a serious risk.

Bu ciddi bir risktir.

That's the risk Tom ran.

- Tom bu riski göze aldı.
- Tom bu riske girdi.
- Tom bu riskle karşı karşıya.

How great is the risk?

Risk ne kadar büyük?

We're taking a big risk.

Biz büyük bir risk alıyoruz.

Tom was taking a risk.

Tom risk alıyordu.

It's a risk worth taking.

Almaya değecek bir risk.

I wouldn't take that risk.

Bu riski almazdım.

It wasn't worth the risk.

Riske atmaya değmezdi.

Are you a risk taker?

Risk almayı sever misin?

- I'd prefer to not take that risk.
- I'd prefer not to take that risk.

O riski almamyı tercih ederim.