Examples of using "Holding" in a sentence and their turkish translations:
Onu tutuyorum.
- Nasıl başa çıkıyorsun?
- Nasıl üstesinden geliyorsun?
- Nasıl baş ediyorsun?
- Durumun nasıl?
nefesini tuttun veya
ve patent yenilikçisi avukat kızı
Ben bir kitap tutuyorum.
Sen çekiniyorsun.
Onu tuttuğun için teşekkürler.
Herkes nefesini tutuyor.
- Tom nasıl katlanıyor?
- Tom'un durumu nasıl?
Tom direniyor.
Tom bir şey tutuyor.
Ne tutuyorsun?
O onu tutuyor.
Tom onu tutuyor.
O onu tutuyor.
"Neden onun elini tutuyordun?" "Onun elini tutmuyordum!"
"Neden onun elini tutuyordun?" "Onun elini tutmuyordum!"
Sizi engelleyen, çok mutlu olmaktan alıkoyan bir şey var.
Şimdiye kadar tuttu.
Torununuzu veya çocuğunuzu elinden tutup
Brian Kate'in ellerini tutuyor.
O, bir şemsiye tutuyordu.
Tom bir bıçak tutuyor.
Sadece el ele tutuşuyorduk.
- Tom bir not panosu tutuyor.
- Tom'un elinde bir not panosu var.
- Seni zaptetmiyorum.
- Sizi zaptetmiyorum.
Tom neden geri çekiliyor?
Nefesimi tutmuyorum.
Bunu tutar mısın?
Onu tutuyorsun , değil mi
Tom Mary'nin elini tutuyor.
Onlar bir tasfiye satışı düzenliyorlar.
Bir tasfiye satışı düzenliyorlar.
Yerlerini tutuyorlardı.
Meşaleyi kim tutuyor?
Fadıl silahı tutuyordu.
Fadıl bebeğini tutuyordu.
Tuttuğun şeyi bana göster.
- Tom bir silah tutuyordu.
- Tom'un elinde silah vardı.
Tom nefesini tutuyor.
Acaba seni engelleyen ne olabilir?
dışarı çıkaracaktır.
Niçin ellerimi tutuyorsun?
O, onu nefesini tutarak izledi.
O kırmızı bir çiçek tutuyor.
Tom ve Mary el ele tutuşuyorlar.
Benden gizliyorsun.
Tom artık gizli tutmuyor.
Tom bir nezarethanede.
Beni çok sıkı tutuyorsun, Tom.
- Bunu senin için tutuyordum.
- Buna senin için katlanıyordum.
- Buna senin için dayanıyordum.
Neden onun elini tutuyordun?
Neden onun elini tutuyordun?
O onun işini engelliyor.
Tom kin tutuyor olabilir.
Tom'un elini tuttuğunu gördüm.
Bir içki tutarken dans edemem.
Fadıl bütün kartları tutuyordu.
Neden Tom'un elini tutuyordun?
Neden bir bıçak tutuyorsun?
Sami tutmakta olduğu her şeyi düşürdü.
Sami ve Leyla el ele tutuşuyorlardı.
Tom ve Mary el ele tutuşuyorlardı.
Tom bir beyzbol sopası tutuyor.
O resimde elimi tutuyorsun.
Benden gizlediğini biliyorum.
Nefesinizi tutarak kendinizi öldüremezsiniz.
sorumluluk sahibi olduğumu düşünen birisi olduğunu bana hatırlattığı için.
, saçını tutan adamın ellerini keser .
Mary, Tom ve Conchita'yı el ele tutuşurlarken gördü.
Tom Mary'yi kollarında tutuyor.
Tom, John ve Mary'yi el ele tutuşurlarken gördü.
Bil bakalım elimde ne var.
Xueyou bir Çin haritası tutuyor.
Çiçekleri tutan o kadın kimdir?
Tom arkada bir şey saklıyor gibi görünüyor.
Tom'un Mary ile el ele tutuştuğunu gördüm.
Tom bir şişe bira tutuyor.
Tom bir buket çiçek tutuyor.
Tom bir şişe şarap tutuyordu.
Şişman kadın bir maymun tutuyordu.
Tom arkasında bir şey tutuyor.
Acaba Tom'un durumu nasıl?
Tom elini tutarak Mary ile oturdu.
Tuttuğum kalemi düşürdüm.
Şemsiye tutan adam Ken'dir.
Onların Tom'u nerede alıkoyduğunu tahmin etmek mümkün değil.
Onlar el ele tutuşarak plajda yürüdüler.
Tom, Mary ve John'un el tutuştuğunu gördü.
- Tom ve Mary'yi el ele tutuşurken gördüm.
- Tom ve Mary'nin ele ele tutuştuğunu gördü.
Fotoğrafta elimi tutuyorsun.
Tom Mary'nin yanında onun elinden tutarak oturdu.
Elinde çiçek tutuyor.
Tom John ve Mary'nin el ele tutuştuklarını fark etti.
Tom'un bana boyun eğmediğini biliyordum.
Durumun nasıl?