Translation of "Guts" in Turkish

That took guts.

O epeyce cesur.

He has guts.

Onun cesareti vardır.

That takes guts.

Bu yürek gerektirir.

The boy has guts.

Çocuk cesur.

I hate Tom's guts.

Tom'un atılganlığından nefret ediyorum.

I hate your guts.

Senin atılganlığından nefret ediyorum.

They hate our guts.

Onlar bizden tiksiniyor.

Tom hates my guts.

Tom benden tiksiniyor.

Tom hates your guts.

Tom senden tiksiniyor.

It pushes out its guts...

...bağırsaklarını dışarı iterek...

You don't have the guts.

Yeterince cesaretin yok.

What you did took guts.

- Ne cesaretini topladı?
- Sana cesaret veren ne?

Tom probably hates my guts.

Tom muhtemelen benden ölesiye nefret ediyor.

You've got a lot of guts.

Sen oldukça cesursun.

So have you got the guts?

Yani cesaretin var mı?

That took a lot of guts.

- Büyük cesaretti.
- Büyük cesaret işiydi.

Tom has a lot of guts.

Tom'un çok cesareti var.

- I don't think you have the guts.
- I don't think that you have the guts.

Senin cesaretinin olduğunu sanmıyorum.

People often spill their guts to bartenders.

İnsanlar genellikle içlerini barmenlerinine dökerler .

- Tom's fearless.
- Tom is courageous.
- Tom has guts.

Tom cesareti var.

It took guts to do what Tom did.

- Tom'un yaptığını yapmak yürek isterdi.
- Tom' un yaptığını yapmak, cesaret ister.

Tom doesn't have the guts to do that.

Tom'un onu yapmak için cesareti yok.

- The boy has guts.
- The boy is brave.

Oğlan cesur.

Tom didn't have the guts to shoot Mary.

Tom'un Mary'ye ateş edecek cesareti yoktu.

Do you have the guts to do that?

Onu yapmaya cesaretin var mı?

I don't have the guts to say no.

Hayır diyecek cesaretim yok.

- No one seems to have the guts to do that anymore.
- Nobody seems to have the guts to do that anymore.

Artık hiç kimsenin onu yapmak için cesareti var gibi görünmüyor.

- What Tom did took guts.
- What Tom did took courage.

Tom'un yaptığı şey cesaret aldı.

He doesn't have the guts to say no to my plan.

Planıma hayır diyecek cesareti yok.

Tom has a lot of guts asking Mary for a loan.

Tom'un Mary'den borç para istemeye cesareti var.

Only Tom would have the guts to do that kind of thing.

O tür bir şeyi yapmaya ancak Tom'un cesareti vardı.

- I can say this now, but for a while I hated your guts.
- I can say that now, but a little while ago I hated you.

Onu şimdi söyleyebilirim ama kısa bir süre önce senden nefret ediyordum.